0.7

1.2K 83 11
                                    

Kafetaryanın kapısından girerken Zayn'in koluna sarıldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kafetaryanın kapısından girerken Zayn'in koluna sarıldım. Bakışlarımın yere kaydığını fark ettiğinde "Sakin ol." dedi, ses tonu oldukça tatmin ediciydi ve beni biraz rahatlatmıştı.

Köşede bir masaya geçip karşı karşıya oturduğumuzda yüzünü inceledim. Kaşında ve dudağının kenarında hâlâ minik bantlar vardı, kabuk tutmuş yaralarını gizliyorlardı. Bantların yanı sıra, boynundaki morluk tazeliğini koruyordu, Harry'nin onun boğazını sıkarkenki görüntüsü gözlerimin önüne gelince yüzümü buruşturdum.

"Kahve ister misin?" dedi.

"Olur." diyebildim. Kalkıp kahve makinasının önüne ilerlerken onu izledim. Siyah bir pantolon, beyaz bir tişört ve yırtıklı, kalın bir kot ceket giymiş, siyah botlarıyla kombinini tamamlamıştı.

Zayn neden yanımdaydı? Harry ve ben ayrılmadan önce onlar çok yakın arkadaşlardı, Zayn bana her zaman mesafeliydi. Konuşurken gözlerime bakmaz, göz göze gelince bakışlarını kaçırırdı. Harry yanımda değilken yanıma yaklaşmazdı bile.

İlişkim bittiğinde Zayn'le olan arkadaşlığım da bitecek zannetmiştim ama o her seferinde itiraz etmeden yanımda olmuş, her kötü hissettiğimde yaslanabileceğim omuz olmuştu. Birden aklıma eşyalarımı getirdiğinde dolan gözleri geldi. Ela gözlerini ıslak görmeye hiç alışık olmadığımdan o hâllerini unutabileceğimi zannetmiyordum.

Sanırım Zayn'e benim için yaptığı her şey adına teşekkkür etmeliydim. Hatta kahve için bile.

Masaya yürürken kaşlarını çatarak gülümsedi. Kahveleri koyduğunda, "Neden öyle bakıyorsun?" diye sordu.

Elim çenemde, yüzümde bir tebessümle onu izlediğimi o an fark ettim. Aceleyle kendimi toparladım ve farkında olmadığımı filan geveledim. Daha fazla saçmalamamak adına kahveyi hızla dudaklarıma götürdüm, birkaç yudum alıp karton bardağı masaya geri bıraktım.

Bu kez arkalara bir yere gözlerim dalarken, Harry'i incitmek için Zayn'e sarıldığım an aklımda canlandı. O anda duymadığım, hissetmediğim ağırlık birden bire midemde varlığını gösterdi. Pişmandım, böyle güzel bir oğlana yazık ettiğim için pişmandım.

Belki hiç kimsede olmadığı kadar içten bir şekilde tuttum masada duran elini. Geriye takılan bakışlarım Zayn'in gözlerine kitlendiğinde gözlerimin yandığını hissediyordum. "Sen iyi misin?" dediğinde başımı yukarı aşağı sallayıp burnumu çektim.

"Sadece bir an," diye başladım. Ne diyecektim ki? Seni kullanmaya çalıştım ve bundan pişman oldum mu?

"Boş versene." dedim, sustum.

Yerinden kalkıp yanıma geldiğinde bir kolunu omzuma attı. Ellerimi yüzüme kapatıp ağlamamı durdurmaya çalışırken derin bir nefes aldım ve kokusunun burnuma dolmasına izin verdim.

Neydi bu tarif edemediğim his?

Dusk Till Dawn •  ZaylenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin