Five: Second Chance

49 6 0
                                    

ÇN: Ay bu bölümü tee yazın çevirmiştim :')   Okullar tam derse başlamadan atayım dedim :)) Bu arada yazar not bırakmış , sona bıraktım, okuyun bi'.

Şarkı :')

İ Y İ O K U M A L A R

Kocaman mavi gözlerini üzerimde hissettiğimde derin bir nefes aldım.Saçıyla oynuyor ,örmeye çalışıyordu ama yapamıyordu.anında. Yere , yanına oturmuş ölü bedenimi izliyordum.

Tamam , ölmemiştim ama öyleymiş gibi görünüyordum.Her yerim yaralarla doluydu ve düşününce o kadar da canlı değildim.Komadayım ve yakın bir zamanda da uyanmamı beklemiyorlar.Herkesin nasıl hissettiğini merak ediyordum.

Evet , camdan baktığımda ağladıklarını görüyordum. Ama gerçekten içlerinde ne hissediyorlardı? Tek bildiğim , Gemma'nın planlarını yine mahvetmiştim ve hala bir baş belasıydım.Sanki her çabamda kötü bir şey olmak zorundaydı.

"Tanrım , bundan nefret ediyorum," dedi. Küçük kız inlediğinde ona bakmak için kafamı çevirdim.

"Neyden?"

"Sessizlik." Şaşkınca kaşlarımı kaldırdım.

" Öyleyse ne yapmalıyız?Yapacak hiçbir şey yok."

"Yapacak çok şey var demek istedin." Sırıttı.

"Nasıl? Biz hayaletiz."

"Aynen öyle , bu yüzden eğlenceli!" Ayağa kalktı. "Oyun oynayabilir ve eğlenceli şeyler yapabiliriz."

Siktir.Oyun oynamayı sevdiğimi ve onunla aynı yaşta olduğumu mu sanıyordu?! Kafamı iki yana salladım ve gülümsemesi soldu. "Neden?" Yavru köpek bakışları ve üzgün ses tonuyla,ekledi.Hayır,bundan nefret ediyordum.Her zaman vazgeçmeme sebep oluyordu, özellikle de çocuklarda.

"Ne kadar büyüğüm, görmüyor musun..." adını bilmediğim için takıldım.

"Lila."

"Adın Lila mı?"

"Evet bana 'Lilac'(leylak) ı hatırlatıyor!"Kıkırdadı.Sanırım okunuşu benzediğindendi. "Senin?"

"Harry." Yüzümde bir gülümseme vardı. "Ve bana Harry Potter'ı hatırlatıyor, tabii ki." Yine kıkırdadı.

"Ya da Prens Harry." Onayladım. "Her neyse, ne oynamak istiyorsun şuan?" İç çektim.

"Gördüğün gibi , büyüğüm.Ben oyun oynamam canım."

"Ama oyunun yaşla bir ilgisi yok ki.Elli ya da seksen yaşında olabilirsin ama yine de oynarsın,değil mi?" Görünüşe bakılırsa akıllıydı. Çoktan onu sevmişti ve ayrıca sevimliydi.En azından bu kargaşada yalnız olmayacaktım.

"Ne kadardır bu haldesin?" Onun hikayesini merak ederek sordum.

"Aslında saymadım ama galiba uzun zamandır."

"Sen ya da biz neden bu haldeyiz?"

"Hiç film izledin mi ve ya kitap okudun mu?" Omuz silktiğimde gözlerini devirdi. "Bitmeyen işlerimiz olduğu anlamına geliyor." Tekrar kafam karıştı.

"Bu da ne demek?"

"Seni tutan bir şey var- Ah bekle!" Ellerini kaldırdı ve kendine tokat attı. "Pardon, bu öldüğünde oluyordu." Gözlerim büyüdü.

"Ölmedim!"

"Tamam,tamam."Düşünüyor gibi bir ifadesi vardı be birkaç saniye sonra hatırladı. "Ah, başka bir anlama geliyor."

"Ne anlama?"

"Hayata döneceksin eğer..." durdu ve genişçe gülümsedi.

"Eğer ne?"

"Eğer ikinci bir şansı hak ettiğini kanıtlarsan."Dizlerimde yükseldim vetüm dikkatimi ona verip dikkatlice dinledim.

"Ne?"

"Sana ne olduğunu hatırlıyor musun?" Kafamı salladım ve devam etti."Güzel , yani öncesinde neler yaptığını biliyorsun."

"Evet , yani?"

"Yani hayaletken, ikinci bir şansı hak ettiğini kanıtlaman gerekiyor."

"İyi de, nasıl?" Ellerimi saçlarımdan geçirdim.İstediğim bu değildi.

"Olay da bu zaten."

"Ve yaptıklarımı görüp kim yargılayacak?Ya da ikinci şansı verecek?"

"Bilmem, melekler?" Omuz silkti. "Tek bildiğim, senin gibi çok insan gördüm ve iyi şeyler yaptıklarında ikinci bir şansı hak ettiler ve hayata döndüler.Mutlu ve sağlıklı."

"Ama ya kanıtlayamazsam?"

"O zaman sonsuza kadar böyle sıkışıp kalırsın." Küfrederek ayaklandım ama içimden söylemiştim yani duyamazdı.

"Tanrım, ne yapmalıyım?!" Volta atmaya başladım.

"Eğer hayattayken kötü bir şey yaptıysan, hata ya da birilerini kızdırmış ve ya üzmüşsen bile düzeltmeye çalışman gerekiyor." Düşündüm, listem uzun.

"Nasıl?"

"Birçok yolu var." Ona baktım ve sıcak bir şekilde gülümsedi.

"Bildiğin var mı?" Kıkırdadı.

"Çokça bildiğim yol ve fikrim var.Tek yapmamız gereken, Tanrı'ya ve kendimize inanmak ve sonra başaracağız." Gülümsedim.Çok haklıydım, gerçekten zekiydi.

"Bunu sevdim."Tekrar yere oturdum.Yanıma yürüdü ve önümde durdu. "Akıllısın."

"Evet , eskiden bunu sürekli söylerlerdi." Lila heyecanlı ve çok mutluydu.Pozitif enerjisi iyi hissetmemi ve daha az endişelenmemi söylüyordu.Hayata döneceğime inanıyordum.

En üzücü olan ise, onun da benim gibi olmasıydı.Bir hayalet.Annesiyle ve diğer aile üyeleriyle olmayı hak ediyordu.Okulda olmalı ve arkadaşlarıyla oynamalıydı.Bu dünyada sıkışmış olmamalıydı.Ama bana yardım etmek için burada olmasına minnettardım.

İkimiz de açılan kapıyı duyduğumuzda kafalarımız,gelenin kim olduğunu görmek için oraya çevrildi.Gözlerim kocaman açıldı ve kalbim daha hızlı atmaya başladı. "O kim?"

"Ramona."

Yazar notu : Bu bölüm kısaysa çok üzgünüm.Umarım yakında, daha uzun ve iyi yazabilirim.Bildiğiniz gibi okul delice ve umarım hepiniz eğleniyorsunuzdur.Ve bölüm atamazsam beni affedin.

Ayrıca, ismi Lilac(leylak) gibi okunuyor.Çok tatlı değil mi?! Onu yedi yaşında , mavi gözlü küçücük biri olarak hayal edin.Umarım seversiniz ve lütfen oy ve yorumları unutmayın! x

Stuck | H.S • TürkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin