Zara'dan
Uyanalı beş altı dakika olmuştu. Açlıktan midem sırtıma yapışmış, yaralarım intihaplı kabuk bağlamış, vucudumdaki kırmızı renkteki kanların rengi koyulaşmıştı. Tek bir hareketimde ölecekmiş gibi hissediyordum. Fazlasıyla hastaydım. Soğuk mermere uzanmış yatıyordum. Hoş Can beni yere fırlattığından beri kalkmamıştım. Şuan ölü gibiydim. Hareket edemiyordum. Her tarafım yaralar ve morluklarla doluydu.
Silah sesi geldiğinde irkildim. Gözlerim hızla kapıya döndü. Neler oluyordu böyle? Şuan öldürülmekten korkmuyordum. Zira bunun için can atıyorum diyebilirdim. Çektiğim acılardan, duygulardan böylelikle kurtulabilirdim.
Kapı önüme düşerken istemsizce gözlerimi kapattım. İçeri birilerinin girdiğini duyunca hafifçe gözlerimi araladım. Heralde tek hareket ettirebildiğim yer gözlerimdi. Rüzgar yanıma çökmüş yavaşça kollarını bacaklarımın ve belimin olduğu yere getirmeye çalışıyordu. Belimi tuttuğunda acıyla bağırdım. Canım çok yanmıştı. Sanki ince, her an kırılabilecek bir porselenmişim gibi dokunuyordu. Rüzgar, ben kucağında ayağı kalkarken göz yaşlarım canımın acısına yenik düşüp akmaya başladı.
"Şışş... Tamam geçti yanındayım," kulaklarıma güven verircesine fısıldadı. O gün ben ormana kaçarken bana sarılıp yine aynı şeyi söylemişti. Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Lara öldükten sonra ilk kez bu hissi yaşamıştım.
Bir kapıdan çıkmıştık. Soğuk vucudumdaki yaralara kırbaç misali çarparken titremeye başladım.
Rüzgar bir küfür mırıldandı. Arabaya ilerleyip ben kucağında olduğum için eğilerek kapıyı açtı. Beni yavaşça arabanın arka koltuklarına yatırdı ve üzerindeki ceketi üstüme örttü. Hızla ön koltuğa geçip arabayı sürmeye başladı.
Beni nasıl bulabilmişti? O silah sesi nereden gelmişti? Bilmiyordum ama öğrenecektim.
1 AY SONRA
"Barış ya çekil," kahkahalarım arasından konuşurken Özen araya girip beni itti ve şirince sırıttı. Pis. "Barış ben gideceğim bak ona göre," Barış tehtitlerimin ardından gülümsedi ve beni kendine çekip dudağıma bir buse kondurdu. Hırıltı çıkaran Rüzgar'a döndüğümde yumruklarını sıkmış bizi izliyordu.
"Gidemezsin," alayla sırıtıp göz kırptığında dilimi çıkardım ve Rüzgar'ın yanına oturdum. Rüzgar hiçbir tepki vermemişti. Ozan'da yanıma oturup kafamı kollarının arasına alıp saçımı karıştırdı. "Yenge valla ben çok açım," Ozan zoraki acıkırdı. Hep tok bir tipti. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Nasıl olur? Nasıl Ozan acıkır?" güldüğünde "Ciddiyim," dedi. Benden yemek çıkmayınca yanımdan kalkıp Anna'nın yanına gitti.
Rüzgar beni Can'ın ölüme terkedişinden kurtarınca hastaneye götürmüştü. İki buçuk hafta hastanede yatmıştım. Yanımda da Rüzgar kalmıştı. Barış'ta o gün yaralanmış hatta duyduğum silah sesi, Barış'a sıkılmış ve kolunu sıyırıp geçmiş. Rüzgar ve Barış hafta boyunca kavga etmişlerdi. Barış sevgilimdi onu seviyordum ya da öyle sanıyordum ama Rüzgar daha güvenilirdi benim için. Şuan ya ben Barış ile onun evinde kalıyordum ya da o bizim evde kalıyordu. Hoş nerede kalısak kalalım Rüzgar yanımızdan ayrılmıyordu o da ayrı mesele.
Barış bana dönüp "Tuvalete gidiyorum haberin olsun." diyip yanımızdan ayrılmıştı. Ayağı kalkıp Açelya'nın yanına gidecekken ayağım takıldı ve kendimi Rüzgar'ın kucağında buldum. Her yerim karıncalamaya başlamıştı ve hareket edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN •Ölümün Başlangıcı•
RomanceAşkımdan divane olduğum adama, önceden küfredeceğim lakin şu an midemin dahi kaldırmadığı uzaklıkta durdum. Bulunduğum yer her geçen saniye öldürüyordu. Kalbim ona yaklaştıkça öfke ile deli gibi atıyor, nefesimi kesiyordu. Gözleri öylesine yoğundu k...