1-Oyuncak Ayı.

491 31 4
                                    

Ağabeyi elinde süt biberonuyla içeri gelmişti. Defnenin ağzına doğru tuttu artık ağlamayı kesmişti. İçirdikten sonra yanlarında duran küçük masaya koydu. Peçeteyle defnenin ağzını sildi ve onuda bir köşeye koydu.

Defnenin ela gözleri ve pembe dudakları vardı. İki kardeşte bu bebeğe bakıyorlardı. Başlarındaki sorumluluk her insanın alabileceği bir sorumluluk değildi. Onlar artık kendi ayaklarının üstünde durmaya çalışacaklardı. 

" Zorlanıcak mıyız Gözde ? " diye sordu Umut , Gözdeye bakarak.

Gözde ise Defne'den bakışlarını çekip ağabeyine doğru baktı. " Hayır zorlanmayız. Hem zorlanırsakta Hayriye Teyze bize yardım etmez mi? Sonuçta o bizden büyük birisi " dedi Gözde. Aslında Umutun kastettiği şey bu değildi. Onun kastettiği şey daha derin konulardı. Ama gözde küçük olduğu için aklına bunun gelmesi biraz tuhafa kaçardı. Düşüncelerinden kurtuldu. Bebek için burasının tehlikeli olacağını düşündü. O küçüktü , düşebilirdi. Ona uygun bir yer yapmaları lazımdı. Yerdeki minderlere baktı uzun süre elini çenesine dayayarak düşündü. Minderlerin olduğu tarafa gitti ve minderleri birleştirdi. Yan tarafta bulunan ahşap dolaptan bir yastık ve üstüne örtmek için birşeyler aldı. Ardından elleri dolu olduğu için ayağıyla dolabı örterek bulundukları odaya geçti.

Minderin üstüne yastığı koydu ve ardından defneyi kucağına alarak oraya yatırdı üstünede ince örtüyü örttü. Diğer odada bulunan bebek çantasını aldı. Bebek için eşyalar vardı içinde. İçini karıştırıyordu Umut. Belki ilgisini çekecek bir şey bulurdu.

Koltuktan kalkıp diğer odaya geçen Gözdeyi gördü. Ne yaptığını merak etti ama sormadı. Çünkü kardeşinin gelince söyleyeceğinden adı gibi emindi. Elinde peluş bir ayıyla gelmişti. Defnenin olduğu yerin yanına doğru çömeldi ve ağabeyine karşı baktı.

" Bu oyuncak benim. Ama artık kullanmama gerek yok. Ben büyüdüm çünkü. Bunla artık Defne oynasın. " diyerek oyuncağı Defnenin yanına koydu.

Bu peluş ayıcığı annesi almıştı. Onların maddi durumu iyi değildi. Küçükken oynayabilecekleri pek oyuncak yoktu. Kendi çaplarınca oyuncak yapmaya çalışıyorlardı. Annesi yaptığı ev işlerinden para biriktirip Gözdeye oyuncak almıştı. Gözde ayıcığı görünce çok sevinmişti. Gerçek bir ayıcığı vardı çünkü. Başkaları için sıradan bir şeymiş gibi görünüyordu ama onun için çok farklı bir duyguydu. 

Umut gözdenin gözlerine baktı. " Çok mutlu olacak Defne şimdi " dedi. Gözde ise gülümser bir ifadeyle ona baktı.

Ardından ahşap kapılarından duyulan kapı sesiyle irkildiler. Umut " Ben bakarım " diyerek kapıya doğru yönelid. " Kim O?" sorusunu yönelttikten sonra kapıyı açtı. Gelen ses tanıdığı bir sesti. Gelen kişi Mahallenin Bakkalı olan Rüstem efendinin çırağı Aliydi. Elinde iki ekmek ve biraz yiyecek vardı. Ayrıca ustası onlar sevinsin diye yanına çikolata gibi onların mutlu olacağı türden birşeyler daha eklettirmişti içine.

Umut " Buyur , Ali ağabey " dedi. Çırak ali ise sadece " Bunlar sizin çocuklar ustam gönderdi " dedi. Umut Ali ağabeyin elindeki yiyecekleri elinden aldı ve " Teşekkürler " dedi. Çırak Ali ise başını sallayıp uzaklaştı. Umut kapıyı örttükten sonra yanına Gözde geldi. Ağabeyisinin elindeki yiyeceklerin birkaçını aldı ve mutfağa taşıdı. Umutta arkasından geliyordu. Dolaplara yerleştirdikten sonra Gözdenin " Ağabey , ben acıktım " sesi duyuldu. Umut " Tamam gözde şuralarda bir konserve olması gerekiyordu " diyerek dolapları karıştırmaya başladı. Eline bir menemen konservesi gelince küçücük çocuklar gibi mutlu olarak " Hah işte buldum ! " dedi. Onu tavaya döktüktü ve ocağın altını açtı. Olduktan sonra uygun bir şeye boşaltıp tepsinin içine koydu. Ardından yanına içecek bir şeyler daha ekledikten sonra kardeşinin yanına koydu ve ikiside yemeye başladılar.

Bazı şeyleri belkide düşe kalka öğreneceklerdi. Düşerek büyüyecek ve olgunlaşacaklardı. Hiçbir şeyden habersiz sadece gülümsüyorlardu. Belkide en iyisi buydu.

Defne.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin