YN: Herkese selam, sanırım beni yanlış anlayan bazı arkadaşlar var. siz "YB" ve ya "Yeni Bölüm" diye düzinelerce aynı yorumu tekrarlayınca yeni bölüm atacak değilim kusura bakmayın.
Sizden tek istediğim iki satır da olsa bölümle ilgili düşüncelerinizi benimle paylaşmanız. Çünkü bu şekilde emeğimin karşılığını alabiliyorum.
Keyifli okumalar.
*-*-*-*-*
Sehun ve Jongin'in bakışları buluştu. Sanki etraflarında hiç kimse yokmuş gibi bir süre birbirlerine özlemle baktılar.
"Bakın size kimi getirdim."
Dedi Young-Ho, zor duyulabilen bir sesle. Luhan, Sehun ve Jongin'in bakışmalarını görmüştü.
"Young-Ho çok ısrar edince bir uğramak istedim."
Her ne kadar kendine engel olmaya çalışsa da, bakışlarını Sehun'dan çekemiyordu. Hem onun için hem de kendisini için oldukça zor bir durumdu.
Kardeşine durumu hissettirmemek adına kendisini kasıyor ve büyük bir çaba harcıyordu. Bu nedenle bir an önce gitmesi gerektiğinin farkındaydı.
"Ben izninizi istiyorum, çünkü gerçekten gitmek zorundayım."
Young-Ho abisinin törene kalmamasından dolayı çok üzülse de, onun anne ve babasını görmek istemeyebileceğini düşününce, ısrarcı olamamıştı. Onun yerine Luhan bu durumu sorguladı.
"Daha yeni geldin, hemen mi gideceksin? Törene neden kalmıyorsun?"
Jongin, içini çekerek Sehun'un gözlerine bakmaya devam etti. Onun gözlerinden düşen her inci tanesi yüreğini paramparça ediyordu.
"İnan bana Luhan, bunu yapmayı çok istesem de yetişmem gereken bir uçak var."
"O zaman sana iyi yolculuklar Kai."
Luhan'ın imalı bir tavırla söylediğine, bakışlarını isteksizce Sehun'dan çekerek yarım bir tebessümle karşılık verdi. Young-Ho'ya doğru dönmüş ve kardeşine uzunca bir süre bakmıştı.
"Size ömür boyu mutluluklar diliyorum."
Young-Ho'ya sıkıca sarıldı ve Sehun'a kaçamak bir bakış atarak oradan ayrıldı.
O gidince odada sadece üçü kalmıştı. Young-Ho'nun yüzünde garip bir ifade vardı. Sehun'dan tarafa bakmıyordu. Bir şey olmuştu sanki... Donuklaşmıştı.
"Luhan, bizi Sehun ile biraz yalnız bırakabilir misin lütfen?"
Luhan, hiçbir şey söylemeden odadan çıkmış ve arkasından da kapıyı kapatmıştı. Young-Ho yalnız kalmalarını fırsat bilerek Sehun'a döndü.
"Sana sadece tek bir şey soracağım ama bana bütün samimiyetinle ve dürüstçe cevap vermeni bekliyorum."
"T-Tabi sor."
Sehun, merakla Young-Ho'nun söyleyeceği şeyi bekliyordu.
"Açıkçası bunu dile getirmek benim için hiç kolay değil, tıpkı kabullenmenin de zor alacağı gibi."
"Bana neler olduğunu söylemeyecek misin?"
"Sana duymaktan korktuğum bir şey soracağım aslında."
"Bu da ne demek?"
Young-Ho, Sehun'un direkt gözlerinin içine bakarak derin bir iç çekti. Düşüncesi bile zor iken, şimdi dile getirmek zorunda kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAİ
Fanfic"Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden. Pencerelere doğru akşam üzeri el kol oynatışından Söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan Korkuyorum senden. Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Ka...