-6-

2.9K 123 57
                                    

Sabah alarmın sesiyle uyandım. Okul yoktu veya erkenden yapabileceğim işlerim de yoktu.
Dün o kadar ağlamıştım ki yorgunluktan uyuyakalmıştım.
Alarmı kapatmayı bile unutmuştum.

2 gün oluyordu konuşmayalı. Dün ilk gündü ve bugünde ikinci gün.

Sanki yıllar geçmiş gibiydi. Yıllar geçmiş ve biz birbirimize iki yabancı olarak bakıyorduk.

Dün instagram hesabına bakmıştım. Hala benimle olan fotoğrafları vardı, bende silmemiştim.

Whatsapp profil resmimiz bile aynıydı. Duvara yaslamıştım, arkamdaki duvar toz pembe rengindeydi. Üzerime siyah bir tişört ve yırtık kot pantolon vardı.
Aras, tişörtümün aynısını giyiyordu ve altında kot vardı.

Ben yere oturmuştum ve sırtımı duvara yaslamıştım. Aras ise kucağıma kafasını koymuş, ayakları ise biri birinin üzerindeydi.

Sağ elimle pamuk şekeri tutuyordum. Sol elimle ise Aras'a pamuk şekeri yediriyordum.

Hala kapatmadığım alarm çalmaya devam ettiğinde, istemeyerek de olsa başımı yastıktan kaldırdım.

Perdeleri açarak odaya güneş girmesini sağladıktan sonra sabahlığımı üzerime geçirerek odadan çıktım.

"Uyanmışsın, günaydın."

Küçük mutfak sandalyesinde oturmuş dergi okuyan Aleyna'yı yeni fark ediyordum.

"Günaydın sanada." Dedikten sonra buzdolabından portakal suyu şişesini çıkardım.

Buzdolabında da bir şeyler yoktu. Bu kız alışverişe gitmeyi mi sevmiyordu acaba? Yoksa benim gelmemi mi bekliyordu?

Bir bardak portakal suyunu içtiğimde kendimi daha hazır hissediyordum.

Yaşıyormuş gibi yapmaya, yeni bir güne başlamaya hazırmış gibi yapmaya...

"Bugün alışverişe gidelim mi?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.

"Tabi, olur ondan önce de kahvaltıya gideriz."

"Ben hazırlanıyım," dedikten sonra odadan çıktım.

Yarın doktorla konuşsam iyi olacaktı. Yada herhangi bir başka zamanda.

Halının üzerinde duran bavulumdan siyah kot bir pantolon, siyah uzun kollu ince bir tişört aldım. Tişört dar ve kısa olduğundan göbeğimin bir kısmını açık bırakıyordu. Sadece ufak bir kısmını. Hızlıca seçtiğim kıyafetleri giydikten sonra saçlarımı taradım. Bileğimdeki siyah tokayla bir süre bakıştıktan sonra toplamamaya karar vererek açık bıraktım saçlarımı.

Ardından lavaboya gittim. Aynadaki yansımam yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Sarıya kaçan kumral saçlarımdan başlayıp, daha sonra yüzüme çevirdim bakışlarımı.

Asıl felaket buradaydı.

Dün gece ağladığımın somut kanıtı olan morluklar, gözaltılarıma hücum etmişti.

Özellikle gözlerim, yorgun bakıyordu. Her şeyden yorulduğumun somut kanıtı da gözlerimdi.

Makyaj yapan biri değildim. Arada sırada yapardım ama şu an elimde en son ne zaman kullandığımı unuttuğum makyaj malzemelerim duruyordu.

İnsanlara böyle gözükmek istemiyordum. Yorgun.

Aslında çok umrumda değildi nasıl gözüktüğüm, ama en azından güçlü olarak görmelilerdi beni.

UMUT -Ablamın Sevgilisi 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin