Kaçış -I-

73 9 4
                                    

Samson gözlerine inanamadan havada uçuşan andreale baktı. Nasıl olabilirdi?! Burası ana şehrin en güvenli yerlerinden biriydi. Her yer askerler ve muhafızlar tarafından korunuyordu. İmkanı yoktu buraya girmelerin.

 Daha dakikalar bile olmadan büyük bir gürültü ile uzun binalardan birinin çatısı yeri boyladı. Samson bir anda Renee'yi kollarının arasına alarak kavradı ve korudu. Etraf toz duman altında kalmış kırılmış binanın camları etrafa saçılmıştı. Birkaç andreal daha ortaya çıkmıştı. İnsanların o mutlu hallerinden eser kalmadan çığlık çığlığa bir o yana bir bu yana koşuşturmaya başladılar. Samson, Renee'yi kucağına alarak kaçmaya başladı.

 Renee için şuan her şey durmuş gibiydi. Hiçbir sesi, çığlığı, andreali görecek hali yoktu. Sadece birkaç metre ilerideki çocuğun cesedine bakmaktaydı. O çocuk bir anda ölmüştü ve bu sadece saniyeleri almıştı. Cesetten uzaklaşırken bağırsakların arasındaki çocuğun oynadığı kana bulanmış topa baktı. Tanrı bunu neden yapmıştı ki? O sadece oyun oynayan bir çocuk iken şimdi kafası ezilmiş, iç organları dışarı fışkırmış bir cesetti. Bu gerçekliği anladığında kendinden geçti. Bu Dünya asıl Dünya idi. Evet, insanların korktuğu, nasıl kendini bir kafese kapattığının nedeniydi. Bu nedenle herkes sadece kendisini düşünüyordu. 

Samson insan kalabalığı arasında koşarken bir ağlayışı duydu. Koşmasını durdurmadan arkasına göz ucu ile baktığında ailesinden ayrı kalmış bir çocuğun elini gözlerine götürmüş ağlayarak insan kalabalığı arasında öylece yürüdüğünü gördü. Gökyüzündeki andreal insanların kaçışını zevkle izlerken çocuğu fark etti. Samson, Renee'yi ara sokağa girerek yere bıraktı. Omuzlarından tutup sarstı. 

 "Burada dur! Kesinlikle sesini çıkartma Renee!" 

Hayatındaki amacı asla kaybetmemek için çocuğa koşmaya başladı. İnsanlar çocuğa ulaşmasını yavaşlatırken andrealde gökyüzünden yeryüzüne doğru kanatlarını açtı, büyük bir kanat çırpışı ile çocuğa doğru uçmaya başladı. Samson, insanlardan dolayı çocuğa ulaşamıyordu. 

"Hayır!" 

Son gücüyle bağırdı ve küçük çocuğun pençeler arasında havalandığını gördü. Boğazı parçalanırcasına ağlayan ve haykıran küçük çocuğun bedeni andrealin elleri arasında ikiye ayrılması ile son buldu. Omurgası yere parça parça dökülen ceset iki ayrılmış bir şekilde gökyüzünden yeryüzüne et parçaları olarak düştü. İnsanlar küçük bir çocuğu bile umursamadan can haliyle kaçmak ile meşgulken Samson gözünden dökülen bir damla yaşla kalakaldı. O çocuğu kurtaramamıştı. Tanrım, o kadar yakındı ki çocuğu kurtarmaya. Renee, köşede durmuş bir şekilde, tüm vahşeti izlemiş ellerini ağzına götürüp kapatmıştı. Cennet gibi olan bir gün cehennemle sonlanmıştı. Andreal,  dizlerinin üstüne çökmüş Samson'ı fark edip ona yöneleceği sırada Renee bunu anladı. 

"Samson kaç! Kaç!"

Renee'nin sesini duymuş andreal, Samson'ı bırakıp küçük kıza doğru yöneldi. Sonuçta andreallerin büyük zevkiydi çocukları parçalayıp yeryüzüne doğru fırlatmak. Samson bunu fark edip Renee'ye doğru koşmaya başladı. Tüm gücü ile canını dişine takıp Renee ulaşmaya çalışırken bir pençe sesi ile bir şeylerin kesilme sesi etrafı kapladı. Her şey ağır çekimde gibiydi. Renee ve Samson fışkıran kan damlalarının arasından ne olup bittiğini anlamaya çalıştı. Ne, ne olmuştu az önce ? Her şey o kadar hızlıydı ki.

Samson, Renee'nin önüne düşerek yere yığıldı. Çatlamış asfalt,  kana bulanıyor elinden düşürmüş olan beyaz civanperçemi, asıl rengine dönüyordu, kırmızıya. 

Doğru ya, küçük kız fark etmemişti. Tanrı gerçekten mükemmeldi ve kendini gösterirdi. Sadece insanoğlu ve diğer canlılar bunu fark edemezdi. Aldığı çiçek bahar yıldızı, masumluğu ve sevgiyi söylese de diğer aldığı çiçek civanperçemi, savaşı söylüyordu. Tanrı gerçekten de acımasızdı. 


Yazardan not : Bahar yıldızı çiçeği, ingilizcede baby's breath olarak geçer. Türkçesi bebeğin nefesidir. 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her ne kadar çizememiş olsam bile, tam olarak anlamı masumluğun yanında kaybedilen sevgi ile tekrar bağ kurma demektir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her ne kadar çizememiş olsam bile, tam olarak anlamı masumluğun yanında kaybedilen sevgi ile tekrar bağ kurma demektir. 

Diğer çiçek civanperçemi ise ingilizcede milfoil olarak geçer. 

Anlamı tek bir kelime ile savaştır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anlamı tek bir kelime ile savaştır. Ancak sadece beyaz olanı savaş anlamı taşır. Diğer renkleri daha farklı anlamlar taşıyabilir. 

Unutulan IrkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin