Gizemli Köy -I-

62 9 9
                                    

Gözlerini açtığında kendini bir ağacın yanında buldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerini açtığında kendini bir ağacın yanında buldu. Gün çoktan ağarmış, kuş cıvıltıları ormanda yankılanmaya başlamıştı. Tekrar eski haline dönmüş hastalığı anormal derecede kaybolmuş gibiydi. Daha az önce bilinci yerinde değil iken neden şimdi önceki haline dönmeyi başarmıştı ki ? Hastayken sadece asasam ve etrafa kanın sıçramasını hatırlıyordu. Yoksa kötü bir şey mi yapmıştı ?

Bu nedenle kendine gelmeye çalışıp kurumuş kan lekelerinden rahatsız olarak etrafına baktı. Samson yanı başında uyuyakalmıştı. Samson'ı gördüğüne sevinerek  yanına uzandı. Tıpkı kendisini bulduğu ağaçta duruyor gibiydi. Gözleri Samson'nın suratında durdu. Uyurken daha farklıydı. Umut verici ifadesi yerine sakin, çocuksu biri iken daha olgun duruyordu. Bu sırada sol gözündeki bandaja dikkat etti. Acaba gözüne ne olmuş olmalıydı ? Ancak bunun cevabı çok bariz bir şekilde ortada gözüküyordu. İstemsizce suratına dokunmak, bandajın altında kalan kısmı okşamak istemesiyle yanaklarının kızardığını hissetti. Gözlerini kırpmadan sadece birkaç santim ilerisindeki Samson'a olabildiğince dikkatli bakarken suratının ekşimesi ve hafif bir inilti çıkarmasıyla beraber Renee şaşkınlıkla geri çekildi. Samson'a bakan meraklı gözler, acı dolu ifadesini görmesi ile değişti. Samson'a telaşla "Samson iyi misin, iyi misin !? " diyerek onu ileri geri oynattı. Acı çekiyordu. Sırtındaki dikişin biri patlamıştı. Daha dikiş atılalı bir gün olmuş ve şimdiden patlatmıştı. Renee'nin acilen bir şey yapması lazımdı ancak ne yapacağını bilmiyordu. Samson yorgun gözlerini hafif araladı ve Renee'ye baktı, pürüzlü sesi ile güçlükle seslendi.

"Şükürler olsun ki iyisin..." 

Renee ağlamaya başlamak üzeriydi. Çok kötü gözüküyor ve gittikçe kötüleşiyordu. Tam bu sırada ağaçların arasından iki yaşlı adam çıktı. Renee yalvaran gözlerle adamlara baktığında adamlar küçük kızın yanındaki askeri fark ettiler. Hemen askerin yanına koşup ona baktılar. 

"Durumu çok kötü !" 

Diğer adam ise Samson'ın sırtındaki yarayı fark etti. 

"Yarası var ancak tedavi edilebilir. Üstelik bu adam bir asker. Kesinlikle onu iyi bir yere götürmemiz lazım." 

Renee sadece adamların sözlerini dinliyordu. Ağzından bir kelime dahi çıkmadan Samson'ı alan adamların peşinden gitti. Adamlar birkaç metre ileride ufak bir köye doğru yol almışlardı. Renee ormanın içindeki böyle bir köy olmasına şaşırdı. Adamların getirdiği askeri gören kadınlar direk bir kulübe ayarlayıp onu içeri soktular. Renee ise kulübenin dışında kalıp Samson'a bir şey olmaması için yalvarıyordu. Kadının biri küçük kıza bir şey olmayacağından bahsetti. Renee birkaç saat boyunca artık insanlara almış olmasından gerek yerli halkın arasında oradan oraya gezdi. Küçük kıza aç olup olmadığını olduğunu sordular ancak Renee'nin nedense karnı aç değildi. Küçük kulübelerden oluşan bu köy onun çok ilgini çekti. Dışarısı tehlikeli olduğu halde neden burada kalıyorlardı ki ? 

Samson'nın kaldığı kulübenin yanına geldi ve toprağın üstüne oturdu. Onu bekleyecekti. Kafasını eski tahtalara dayamış bir şekilde sessizce beklerken kapının gıcırdaması ile kafasını kaldırıp son hız kapıya döndü. İçeriden elinde su dolu bir kap ve kanlı bez ile çıkmış kadın küçük kızı fark edip gülümseyerek "Şimdi iyi oldu." dedi. Renee koşarak içeriye girdi ve yanı başında olan iki kadını fark etti. 

"Merak etme sadece dikişi patlamış."  

Sevinerek Samson'nın yattığı yatağın yanına geldi elini tuttu. Yanında olmak istiyordu. 

Kadınlar ikisini baş başa bırakıp çıkarken bir kadın "Ancak nedense dikişler çok yeni." diye kendi kendine konuşarak çıktı. 

Kendine gelmiş Samson, Renee'ye bakarak "Şimdi daha iyisin değil mi ?" diye sordu.

Renee başını yukarı aşağı salladı lakin bir şeyler tersti. 

"Samson. Bende bir şeyler yanlış. Bedenimi daha dinç hissediyorum ama gece bana bir şeyler oldu." 

Samson tedirgin olsa da belli etmedi. Dün gece Renee, beş ırktan biri olan asasamı canlı canlı yemişti. Ama bunu yaparken bilinci yerinde değildi. Hastalığı bununla mı ilgiliydi ki ? Sonra aklına bir şeyler dank etti. Renee... Yoksa o kadar kötü olmasının sebebi açlık mıydı ? Ağzının salyası akması, bedenini kontrol edememesi ve kendinde olamaması. Hepsi açlık belirtileriydi. Yemeğini yuvada yemiş olması gerekiyordu. Belki de insan olmamasından kaynaklanıyordu. 

Yutkundu ve gözlerini yumdu. Hemen ayağa kalkıp Renee'yi tam anlamı ile korumak istiyordu. Dün gece onu koruyamamıştı. Renee de kendisinin insan olmadığını biliyordu ama ırkının ne olduğunu ya da tam olarak ne olduğunu bilmiyordu. Sadece soğuk bir diyarda ailesi ile yaşadığını hatırlıyordu. 

Bu esnada bedenine elektrik yemiş gibi oldu bir an. Kafasını sağa sola çevirdi ve etrafına baktı. Bir şey olduğu yoktu ancak bu köyde rahatsız eden bir şeyler vardı. Samson da aslında aynı fikirdeydi. Böyle bir yerin olduğundan haberi yoktu. Asker üniforması giydiği için yerli halk kim olduklarını dahi sorgulamamış direk yardım etmiş olmalıydı. Ana şehre bağlı biri olduğunu düşünmüş olmaları gerekirdi. Bu onu rahatsız etmişti çünkü artık kaçak bir askerdi ama pişman değildi. 

Unutulan IrkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin