8-Kapan

145 7 13
                                    

-Annabelle-

Sonu gelmez koridor ve kapıların ardından sonunda durduk.Vücudumun titremesine engel olamıyordum.Panik her saniye ensemde,aldığım her nefesteydi.Bulunduğumuz odanın ışığı loştu.Durmadan eriyen mumların kokusu ve küf tüm odayı doldurmuştu.Odanın tavanı devasa bir kubbeydi.Onu sarmış metrelerce uzunlukta ki pencereler etrafı aydınlatıyordu.Kristallerle taçlanmış avize göz alıcıydı.Oyma duvarlarda ki mumluklar örümcek ağlarıyla dolup taşmış kasvetli ve yıpranmış bu oda içimde bir şeylere dokundu.Kıpırtı ve elektriklenme vücudumu baştan aşağı silkeledi.Odanın ortasına geldiğimizde kolumu bıraktı.Yorgun gözlerle onu izledim.

"Gerçekten değer mi?"Duygusuz ve hırıltılı sesi tüylerimi diken diken etti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gerçekten değer mi?"Duygusuz ve hırıltılı sesi tüylerimi diken diken etti.Kafası karışmış bir şekilde ona baktım."Hayatlarınız..bir inat uğruna kaybetmeye değer mi?.."Birkaç saniye boyunca yüzüne uzun uzun baktım.Ona doğru birkaç adım attım."Silahlarımız sizin elinize geçince bizim hayatımızın ne anlamı kalacak?"Nefretle gözlerinin için baktım."Öylece boyun eğip bizi yok etmenize izin vereceğimizi mi zannediyorsun.Savaşacağız.Hemde sonuna kadar."Alaylı bakışları saniyelerce beni inceledi.Yüzünde ki o kurnaz gülüş hiçbir zaman kaybolmuyordu.Kendimi rahatsız hissetmem için her daim ordaydı."Bunca cesaretin boşa gidecek olması gerçekten üzücü."Elini ceketinin cebine götürdü ve siyahlara bezenmiş bir hançer çıkardı.Korkusuz gözükmeye çalışarak yüzüne öfkeyle bakmaya devam ettim."Asıl üzücü olan bunca ukalalığın kaybetmene neden olacağı.."Gözlerinde bir an şimşekler çaktı.Kenarda duran eski sandalyeyi yanımıza çekti ve beni oturmam için ittirdi.O ellerimi bağlarken engel olmadım.Şuan bir anlamı yoktu.İşi bittiğinde kollarıyla sandalyeden destek alarak bana doğru eğildi.

İşi bittiğinde kollarıyla sandalyeden destek alarak bana doğru eğildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O kadar yakındık ki nefeslerimiz birbirine karışıyordu.Bir an nefesim kesildi.Yaşadığım karmaşadan zevk alarak dudaklarıma doğru fısıldadı."Artık işimize dönelim ne dersin?".....

-Valerie-

Gözlerimi açtığımda eski ahsap bir sandalyede oturuyordum.Üzerimde tonlarca ağırlık varmış gibiydi.Zihnimi toparlamaya çalışırken kıvırcık saçlı çocuğun ellerimi bağlamasını izledim."Val?"hemen sesin geldiği yere döndüm.Şuan mutluluktan ağlayabilirdim.İyiydi,iyiydik.O da benim gibi yorgundu,halsizlik suratına bir perde gibi inmişti.Odaya göz gezdirdim ve Skyla'nın burada olmadığını gördüm.Yüzüm tekrar düştü.Annabelle'de benden birkaç metre uzakta sandalyeye bağlanmıştı.Buraya benden daha önce gelmiş olmalıydı.Kıvırcık saçlı çocuk işi bitince diğerinin yanına gitti."Draco bir sorun var."dediğini duydum.Draco uğraştığı malzemeleri bırakıp tüm dikkatini kıvırcığa çevirdi."Kıza büyü yapamıyorum"dedi kıvırcık çocuk,normalde olduğundan daha gergin gözüküyordu.Draco kafası karışmış şekilde bana baktı.Karanlık bakışları içimi ürpertti."Bir daha dene."Sert ve emir veren sesi kıvırcığı hemen harekete geçirdi.Yanıma doğru hızla yaklaştı,karşıma geçti ve bana çok dikkatli bakmaya başladı.İçimde ki korku her an birşeylerin olmasını bekliyor.Kalbim ciğerlerimde atıyordu.Fakat yine hiç birşey olmadı.Rahat bir nefes aldım.Kıvırcık tepki beklercesine Draco'ya döndü.Şaşkın gözüküyordu."Diğerinde dene."Çocuk Annebelle'e döndü.Annabelle ne bekleyeceğinden emin değildi.Birkaç saniyeliğine bana endişe ile baktı.Kaskatı kesilmiş ne olacağını bekliyordu.

Under The MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin