2-Kan ve Çığlıklar

946 23 5
                                    

Yoğun sis sokağı görünmez kılıyordu.Söğüt ağacının yaprakları dökülmüş,her an fırtına çıkabilirmişcesine gök gürüldüyor,rüzgarın esintisi sokağı hoş bir sessizliğe boğuyordu.Gri bulutlar sokağın tüm neşesini alıp götürmüştü.Acınası derecede muhteşem bir gün...

Pencereden dışarı bakarken bunları düşünmek beni sakinleştiriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pencereden dışarı bakarken bunları düşünmek beni sakinleştiriyordu.Vücudum yorgunluktan uyuşmuştu.Evin sessizliği huzur vericiydi...Gözlerim odada gezinirken kapımın yanında asılı takvime takıldı gözüm.Midem acıyla kıvrıldı.Yalnızca bir hafta kalmıştı.Koskoca mutsuz bir yıldan sonra yalnızca bir hafta.

Tarih tekerrür edecek mi?

Kalbim endişeyle çarpmaya başladı.Bütün sene boyunca kafamdan atmaya,düşünmemeye çalıştığım gün,kafamda her ayrıntısına kadar tekrar canlandı...

Bütün sene boyunca kafamdan atmaya,düşünmemeye çalıştığım gün,kafamda her ayrıntısına kadar tekrar canlandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dolunay'ın o parlak beyaz rengi gitgide kaybolmaya başlamıstı.Bulutlar siyaha kaçan grilikleriyle gökyüzünü sarmıştı.Sessiz gecede duyulan tek ses gök gürültüsüydü.Karanlık gökyüzü zaman zaman şimşekle aydınlanıyordu.Esen sert rüzgar yaprakları hışırdatıyor,dakik aralıklarla öten baykuş tüyler ürpertiyordu.Kimse konuşmuyordu..Sessizlik bedenleri ele geçirmişti...İki farklı dünyanın yolları Kristal Saray'da kesişiyordu..Baş Melek ve Baş Şeytan'ın huzurunda başka bir toplantı için yol alınıyordu...Yolun sonunda salonda toplanıldığında buz gibi bakışlar havada uçuyordu..Salondaki sessizliği nefret dolu mırıltılar doldurdu.Konuşmayan tek bir kişi bile yokken uzaktan gelen topuk ve adım sesleri herkesin susmasına neden oldu..Ölümcül sessizlik geri gelmişken Baş Melek boğazını temizledi.Bembeyaz elbisesinin içinde mükemmel görünüyordu.Göz alıcıydı.Boğazını temizledi "Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz..Burada bulunmamızın sebebini sanırım hepimiz biliyoruz.Anlaşmaları yenilemek için.İki taraf arasındaki barışın ve huzurun sonsuza kadar sürmesini diliyorum.."dedi hepimize gurur duymuş bir şekilde bakarak.Ardından bir adım geriledi ve sözü Baş Şeytan'a bıraktı."Huzurlu bir yıl geçirdik.Sakin ve çatışmasız bunun daimi olmasını umuyorum.Elbette meleklere tebriklerimi sunmak isterim.Zaman zaman yeryüzünde bulundukları ve adaleti sağladıkları için.Düşmüşler çoğu zaman sorun çıkardılar..."Şeytanlardan mırıltılar duyuldu.Düşmüşler tehlikeliydi.Tanrı'ya karşı gelip yeryüzüne hapsedilen yaratıklardı.Liderleri Simone Blackyard şeytanların kanına elementlerin özünü karıştırmış ve onlara doğaüstü güçler vermişti.Tanrı öğrenince onları gökyüzünden sürmüş yeryüzüne hapsetmişti.Şeytanlarda Düşmüşler kadar ağır olmasada ceza alıp yeraltına gönderilmişti.Şeytanlardan bir grup "Haksızlık!"diye bağırdı.Baş Şeytan'ın kafası kızgınca halkına çevrildi."Nedir haksızlık!"Sinirden beyaz suratı kızarmaya başlamış,arada gözü seğiriyordu."Yeryüzü bizimde hakkımız!"Mırıltılar salonu doldurdu.Baş Şeytan keskin bakışlarını halkının üzerine kenetledi."Melez Cecelia'nın bize Şeytanlar demesinin bir sebebi var çocuk!"dedi hiddetle.Kısa sessizlikten sonra kavganın yatışacağı düşünülürken Şeytanlar aynı anda "İsyan!!"diye bağırdı.Etrafta bulunan herşeyi yakıp yıkmaya başladılar.Baş Melek ve Baş Şeytan'dan ses çıkmadı..Sadece son bir kere hayal kırıklığı ile bakıp ortadan kayboldular.Meleklerın bazıları köşede korkuyla beklerken bazı meleklerde şeytanlara karşı koyuyordu.Kristal Saray'ın pencereleri bir anda parçalandı.İçeriyi gri dumanlar doldurdu.Şimşekler odaya doldu.Herkes şaşkınlıkla neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Ardından şeytanlardan acı haykırışlar gelmeye başladı.Fakat yalnız değillerdi.Aynı şey meleklerde olmaya başladı.Meleklerden bir kız endişeyle koşuşturuyor vücudu korkuyla sarsılıyordu.Takii şimşeklerden biri diğer herkese olduğu gibi sırtına çakana kadar..Çığlıklar sarayda dolup taşmıştı.Genç kız acıyla dizlerinin üzerine düştü.Çığlığı haykırışlar arasında bir fısıltı gibiydi..Acı tüm vücüdunu hissiz kılmaya yaklaşmışken genç kızın önüne bir siyah ve bir beyaz tüy düştü..Beyni acının sebebini anladığında acı katlanızmazdı.Kanatlar diye düşündü kız.Kanatlarımız!Haykırışlar sona erdiğinde yer kayganlaşmıştı.Aşağı bakmak istemiyordu.Sıvının yoğunluğu ve kokusu ben burdayım diyordu.Kan.Şoktan bedenler kaskatı kesilmişti.Gözyaşları o an kana karışmasa bir sel olabilirdi.Acı şiddetini kaybetmeye başladığında herkes dehşetle tüylere bakıyordu..Kelimeler yetersizdi.Sessizlik boğucuyken bir yansıma belirdi.Loş odayı aydınlattı.Herkesin dili tutuldu.Melez Cecelia.Kafa karışıklığı kelimesi, yetersiz kalıyordu.Melez Cecelia "Siz benim kutsadığım kanatlı yaratıklar!Lanetlendiniz!Bizlere karşı gelmenin bedelini fani dünyada yaşayarak ödeyeceksiniz!"Ardından herşey karanlığa büründü...

Vücudum şiddetle sarsılırken birinin beni dürttüğünü hissediyordum hatta sertçe salladığını."Annabell!"diye bağırdı biri.Ses tanıdıktı.Gözlerimi yerden ayırdığımda yere çökmüş olduğumu fark ettim.Ve ağladığımı.Gözlerimi tanıdık olan sese,Valerie'ye çevirdim.Kızıl saçları yüzüne düşmüş dehşetle bana bakıyordu."B-ben..."diye başladım ama devamını getiremedim.O ise sadece bana sarıldı."Biliyorum Annabell az kaldı..."
...
Merhabalar :) biliyorum bu bölümün çoğunda anılar vardı fakat bir sonraki bölümde,karakterleri tanıyabileceksiniz ;) okuduğunuz için teşekkürler...Votelarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.Düşünceleriniz benim için çok önemli :)Karakterleri merak ediyorsanız oyuncular bölümüne göz atın :*^_^


Under The MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin