Under The Moonlight

10-Firar

"Artık çok geç.."

Kafam karışmış halde hala ona bakıyordum."Bu da ne demek şimdi ?"Düşünceli bakışlarını tekrar bana çevirdi.Plan yapmaya çalışıyor gibi gözüküyordu."Açıklamaya zaman yok.Bana burdan en hızlı nasıl çıkabileceğimizi söyle."..Bir istek değil emirdi bu.Uzaktan gelen sesler gittikçe yükseliyordu.Aklım iyice karışmıştı.Ne düşüneceğimi dahi bilmiyordum."Draco.."Robin'in sesi gerginliği bıçak gibi kesti.Uyarı dolu ses tonu Draco'yu harekete geçirdi."Annabelle!"Kolumda ki tutuşu gittikçe sıkılaşırken pes ettim."Alt kata inmelisiniz.Kargaşadan dolayı kimse orayı kontrol etmez.Koridorun sonunda olan kapı bir merdivene açılıyor.Oradan teknelerin oraya gidebilirsiniz.Anahtarlar kapının arkasında yeşil bir kutuda olacaklardır."Pes edercesine bir nefes verdim.Bir yandan da artık kolumu bırakabileceğini göstermek için elimi çekmeye çalıştım.Fakat kolumu bırakmadı.Hala yüzüme bakmaya devam ederken, "Gidelim.."dedi ve kapıya doğru ilerlemeye başladı.Beni de beraberinde sürüklüyordu." Sana nasıl kaçacağını çoktan söyledim!"Bağırışlarımı görmezden gelip yürümeye devam ediyordu.Diğerlerinin durumu da benden çok farklı değildi.İleride yaşanan karmaşadan dolayı etrafımızda kimse yoktu.Hızlı adımlarla aşağı indik.Biz kaostan uzaklaşırken yaklaşan sesler tam tersi gibi hissettiriyordu.Anahtarları almak için odaya girdiğimizde Draco elini belime koyup beni hafifçe öne doğru ittirdi.Sessiz bir emir.

Onu dinlemekten başka bir seçeneğim yoktu.Anahtarı kutusundan aldım ve en hızlı çıkabileceiğimiz tekneye doğru ilerlemeye başladım.Hızlı ilerlemem ile süpheye düşmüş olmalı ki sıcak nefesini ensemde hissedecek kadar bana yaklaştığında ürperdim.Hızla tekneye yerleştik.Droca anahtarı elimden alıp arkadaşına doğru fırlattı."Nereye gideceğimizi biliyorsun Axel."Arkasını dönüp ilerleyecekken kolunu yakaladım.Ani temas ile vücudu kaskası kesildi.Soru soran tehditkar gözleriyle bana bakmaya başladı.O da benim kadar gergindi."Neler olduğunu konuşmamız gerekiyor artık.Bize bir açıklama borçlusun."sesimin onun gibi otoriter çıkmasını umdum sadece.O sırada tekne hareket etmeye başlamıştı.Merkezden gelen bağırış ve çatışma sesler bir uğultu olarak geliyordu kulağa.Derin bir nefes aldı.Pes ediyor gibiydi fakat Robin araya girdi."Draco önce diğerlerine haber vermemiz lazım.Artık harekete geçtiklerine göre tehlikede olan sadece biz değiliz."Draco'nun aralanmış dudakları geri kapandı ve kolunu elimden kurtardı.Kaşlarımı çattım yüzümde oluşan hayal kırıklığını görmüş olmalı ki eliyle çenemi yakaldı.İlk defa gözlerinde nefret görmedim.Parmakları sıkı değildi,dokunuşu bir tüy kadar hafifti."Sabret Belle.Bunları konuşacak zamanımız olacak."Nefesi suratımı okşarken nazik ses tonu kalbimin hızlanmasına yol açtı.Ardından elini çekti ve Robin ile Axel'ın yanına gitmeye başladı.Zihnim bu karmaşanın içinden çıkmaya çalışırken,sonunda kızlarla yalnız kaldığımızı fark ettim.Tekne oldukça büyüktü.Kızlara kafamla işaret edip beni takip etmelerini istedim.Draco ve diğerleri üst katta dümenin orda bir şeyler tartışıyorlardı.Bir kaç basamak aşağı inip kendimi oturma alanına bıraktım.Hava yavaşça kararmaya başlamıştı.Etrafta rüzgar ve dalgalardan başka ses yoktu.Vücuduma bir yorgunluk çökmüştü.Yaşanan bunca şeyden sonra zihnimde tekarladığım her soru beynime br iğne gibi batıyordu.Bir kaç dakika boyunca sessiz kaldık.Konuşulması gereken onca şey havada asılı duruyordu.Skyla derin bir nefes aldı."Bu meselenin düşündüğümüzden fazlası olduğunu hissediyorum."dedi.Kafamı hafifçe yana eğip devam etmesini bekledim."Bana depoyu bulmak istemelerinin sebebinin bizim silahlarımız olmadığını söyledi.Başka bir şey varmış."Bir kaç saniye duraksadı ve devam etti."Bazı kişilerin eline geçmemesi gereken bir şey olduğunu söyledi.Bu bir melek şeytan kavgasından fazlasıymış."Sessizlik yine ortamı yuttu.Valerie derin bir nefes verdi."Onların söylediklerine güvenmek konusunda emin olmasamda bu yaşananlar daha büyük bir şeyin ortasında olduğumuzu düşündürüyor bana da."