12.Bölüm

503 13 8
                                    

***

         Durudan

    Çıkış saatinin gelmemiş olmasını umursamadan  çantamı toplayıp gittim. Yolda yürürken Doruk'la mesajlaşmalarım aklıma geliyordu. Bana böyle bir  oyun oynaması hiç  hoşuma gitmemişti ama bir yandan da kendimi rahatlamış hissediyordum. Bu cidden tuhaf bir duyguydu...

   Issız bir yoldan gidiyordum. Giderken bir kaç erkek bana bakıp gülüyorlardı ama onları takmadım ve yoluma devam ettim. Arkamdan geldiklerini anlayınca daha hızlı yürümeye başladım. Bir anda biri kolumu tuttu. Kolumu çekmeye çalıştım  ama bırakmayınca ani bir hareketle elimi kurtardım ve yüzüne dirsek attım. Diğeri gelip kollarımı tutunca ona da tekme attım. Zaten dört kişilerdi ikisi gitti geriye kaldı iki. 

  Bir anda biri ''Duru!'' diye bağırınca oraya döndüm. Gelen Doruktu. Doruk geldiği gibi birine yumruk attı. Geriye kaldı bir.

''İyi misin?'' diye sordu. ''İyiyim'' dedim gülerek. Bu sırada adam dövüyordum tabi.

   Doruk  tuhaf tuhaf bana  bakmaya başladı. Tam onun boş anından yararlanıp başka bir adam ona saldıracak iken ona tekme attım. Bir anda tekme attığım adam Doruk'un saçından tuttu ve onu kendine döndürdü. Elindeki bıçağı gördüğüm anda koşarak önüne atladım. O anda bir sessizlik oldu.  Doruk'un ''Duru!'' diye bağırıp önümdeki adama vurduğunu görüyorum. Elimi karnıma götürdüğümde elime kan bulaşmıştı. Bıçaklanmıştım. 

  Erkekler kaçtılar ve Dorukla tek kaldık. Doruk ''Duru, dayan  ambulansı çağırıyorum. Lütfen dayan.'' dedi. Gözünden bir damla yaş düştüğünü gördüm. Yavaş yavaş gözüm kapanmaya başlıyordu.

Ve tamamen gözlerim kapandığında, tek hatırladığım şey bir damla gözyaşıydı...

Doruktan

   Ambulans gelmişti ama ben hala ağlıyordum. Duru'nun çantasından telefonunu aldım ve annesini aradım. Annesi bir süre cevap vermedi ve telefonu kapattı. 

   Hastahaneye vardığımızda hızlıca götürdüler Duruyu ve ameliyathaneye soktular. Dışarıda çaresizce beklemeye başladım. ''Duru! Kızım!'' diye bir ses duyduğumda annesinin geldiğini anladım. Arkasında Cemre, Alper ve anneleri geliyordu. Cemre ağlıyordu, Alper'in gözleri ise kıpkırmızıydı. 

   ***

   Bir süredir burada bekliyorduk. Beklemeye devam ederken ameliyathanenin kapısı açıldı  ve içeriden doktor çıktı. Hepimiz ayaklandık ve doktor'un yanına gittik. Hepimiz doktor'un diyeceği şeyi bekliyorduk. 

''Ameliyatı iyi geçti. Ama biraz daha geç kalsaydı kurtaramayabilirdik. Şuan durumu iyi. Geçmiş olsun.'' deyince  hepimiz rahatladık. ''İyileşecek değil mi? diye sordu Cemre. Zar zor konuşuyordu.  ''Dediğim gibi ameliyatı iyi geçti. Biz çabucak iyileşeceğini düşünüyoruz. Ama kesin bir şey diyemem. Geçmiş olsun.'' dedi ve gitti. Ardından ameliyattan Duruyu çıkardılar. Sedyeyle giderken biz de peşinden gidiyorduk. Bir ara gözüm Alper'e takıldı. O da benim gibi ağlamamak için kendini zor tutuyordu. 

     **

     Her ne kadar ısrar etsemde, Duru'nun annesi  hepimizin yorgun olduğunu söyleyerek gönderdi  bizi. Eve gelmiştim ve yatağımda yatıyordum. Kendimi çok kötü hissediyordum, çünkü  Duru hem benim yüzümden bıçaklanmıştı, hem de benim onun yanında  olmam gerekirken ben evde yatıyordum. Her ne kadar hastahaneye  gitmek istesem de annesi yine beni gönderirdi. Ben de kafamı biraz dağıtmak için telefonumla uğraşmaya başladım. Önce Mehmet'e yarın okula gelmeyeceğimi bildiren bir mesaj attım. Bir sürü soru sormaya başlayınca telefonumu kapatıp yanıma koydum.  

   Aklıma Duru'nun bıçaklanışı geliyordu. Neden o bıçağın önüne ben atlamadım ki? Eğer ben bıçaklansaydım Duru şu an Hastanede değil evinde olurdu. Hepsi benim suçum. En başta oynamayacaktım o oyunu Duru'ya.

  Ben düşüncelere dalmışken telefonumdan ses geldi. Telefona baktığımda Alper'in mesaj attığın gördüm. Hemen açtım.

'Alo. Doruk, hemen hastaneye gelmelisin hemen!' yazmıştı. Mesajı gördüğüm gibi hemen ayağa kalktım ve ceketimi  üstüme atıp hastaneye yol aldım.

***

 Bakalım diğer bölümde ne olacak? :)

Ormantik Öküz'ümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin