Medyadaki Diana
Gözlerimi usul usul açarken magaranın dört bir yanına dağılmış insanlar usulca oturuyorlardı , kimse kimseyle konuşmuyordu , göz kapaklarım sonuna kadar açılırken gözüm Max'i aradı mağarın ağzında oturmuş ayaklarını kendine çekip elleriyle birleştirirken kafasını birleştirdigi dizinin üzerine koyup hıçkırıkları ortamdaki tek sesti , Diana desen başka bir köşede arkasını duvara dayamış başını duvara yaslayarak yaşlı gözlerle Max'e bakıyordu arada elinin tersiyle yüzünde ki yaşları silerken başucumda yorgunluktan uyuya kalmış bir adet Anastasia vardı şu adını bilmedigim iki atletik gençler Max'in sağına ve soluna oturup ellerini omzuna koyup birlikte gözyaşlarını akıtırken şimşeklerin sesleri kulağımı doldurdugunda sol tarafıma giren sancı ile zorla yutkunup yattığım yerden dogrulup kurumuş dudaklarımı yalarken bir elimide mağaranın duvarından destek alarak ayakta durmaya çalıştım , ilk defa gözümden o sıvı yaşın aktığını hissediyorum , vicdanım sızlıyor , yaptığım en aptalca seçim onları peşimden sürümek oldu . Ben nasıl burayı kurup bu insanları buraya koydum ? Ama artık tek olacagım yaptıklarımın ve yapacaklarımın bütün sorumlulugu kendime ait olacak.
Dengemi topladıkdan sonra duvara tutunmayı bırakıp yere egilip çantamın içindeki defteri çıkarıp ikinci sayfasını açtığımda kahverengi eski görünümlü kağıdın ortasında yazan yazılı şöyleydi
" Kaybetmek oyunun kuralıdır Percy ! Üzülme ki kalbinle degilde aklınla hareket et ! Güneşi gördüysen hemen sevinme , güneş sadece 3 saat etrafı aydınlatacak ve gidecegin yeni istikamet orman ! ormanın bir girişi birde çıkışı var , Çıkmayı becerirsen bu oyunda başarılı olursun !" son satırları okuduktan sonra bu defteri çantama koyan kişiyi bulduğum an defteri kafasında parçalayacagım , defteri kapatıp çantanın içine koyup mağaranın ağzına yaklaşıp bu yükseklikten görünen sığınaga baktıgım da tuhaf giden birşeyler vardı kalbim sıkışmaya başladı , kulağıma dolan ufak çığlık sesleri daha da büyümeye başladı beynimin içinde yankılan bu seslere dayanamayıp iki elimlede kulaklarıma baskı uygulayarak çığlıgı basınca etrafa dağılmış insanlar başıma toplanmaya başladıgı sıra ruhum bu seslerle ızdırap çekerken başımı iki üç defa oldukça sert bir şekilde duvara vurdugum sıra kolumdan tutup geriye dogru sürükleyen yaşlı gözleriyle Max ve adını bilmedigim yapılı bir çocuk elimi kulağımdan çekerlerken yere diz çökerken iki elimi de tutan Maxe bakarak
" Yeter Canım çok yanıyor ! Susun Susun canım çok yanıyor abi !" derken alnımdan süzülen kanlara hıçkırıklarıma göz yaşlarım da eklenirken Max beni sakinleştirmeye çalışırken biryandan da sorular soruyorlardı
" Percy sakin ol ! Ne oluyor tek tek anlat " dediğinde bileklerimi Max den kurtarmaya çalışarak
" Yalvarırım bırak ellerimi dayanamıyorum , susmuyorlar , çıglıkları beynimde yankılanıyor Max herkes çıglıklar içerisinde can veriyorlar , Susmuyorlar Max kulağım patlıyacak çok canım yanıyor !" dediğim sıra korkulu gözlerle bana bakan insanların dikkatini büyük bir patlamanın sesi yönlerini dışarı çevirdiklerinde Max hâlâ benim yanımda yüzü merakla onlara dönükken Anastasia bize döndügün de yüzünde ki dehşetle
" Sığınak patladı !" dediginde kulağımdaki acı dolu çığlıklar son bulurken Max kolumu bırakıp mağaranın ağzına gittiğinde bende arkasından ilerledigimde anladım ki bütün şimşeklerin hedefi sığınak olmuştu heryer paramparça olmuşken Max ağzı açık
" Bu bu nasıl olur herkes öldü mü ? Belki yaralı kurtulan vardır gidelim yardım etmeliyiz!" kurduğu cümleye kendi bile inanamazken güneşin ilk ışıkları yüzümüze vururken sevincimizi kedere boğdular , arkamı dönüp üzerimde ki kapşonu çıkarıp üzerimde ki tsortu çıkardıgım sıra kızlar ve diğerleri arkalarını döndügün de kimisi istemsizce sırıtırken Max de sağındaki Diananın gözünün üstüne elini koyup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Oyun
Science FictionDünyanın kausa uğramasıyla yıkımların ardı arkası kesilmeden etrafta tek bir bina bırakmamasının ardından , beklenmedik yağışlarla sel baskınına uğrayan dünya yok oluşa dogru ilerlerken , ölümden kurtlan şanslı insanları , bu felaketi beklemiş ve h...