Fazla duygusal bir bölüm oldu sanki. Neyse yorumu sizlere bırakıyorum. Bu arada son kısmı çok beğenerek izlediğim bir filmden alıntı yaptım, belirtmeliyim. Fazla beklettim farkındayım. Cidden çok özür dilerim. Keyifli okumalaar xx
Az önce çıktığım merdivenlerden hızlıca indim. Kendimi sıkmaktan nefes alamıyordum. Evin çıkış kapısına ulaşmaya çalışırken bir yandan da Harry'nin bana seslenişini umursamamaya çalışıyordum. Gerçekten sefil bir durumdaydım. Herkesin dikkati bana ve Harry'nin üzerine toplanmıştı. Çıkış kapısını görünce içim biraz olsun rahatlamıştı. Bu durumda daha fazla rezil duruma düşmek istemiyordum. Evime gidip sadece güzel bir uyku çekmek tüm ümidimdi. Kapıyı araladıktan sonra nihayet kendimi dışarı attım derken arkamdan kolumun sıkıca kavranmasıyla irkildim.
''Alexis yalvarırım dur.''
''Seni ne dinlemek ne de görmek istemiyorum, anlamıyor musun?''
Binbir güçlükle durdurduğum gözyaşlarım yeniden harekete geçmek için zaman kolluyorlardı. Partideki çoğu insan telefonlarını çıkarmış ya fotoğraflarımızı çekiyorlardı, ya da videolarımızı. Fakat şuan bunu umursayacak gücü kendimde bulamıyordum.
''Böyle ayrılmak hoşuma gitmiyor''
Derin bir nefes aldım.
''Benimde yaptığın bu tüm aptal şeyler hoşuma gitmiyor. Ama bak, ben bunlara katlanmak zorunda kalıyorum. Sende hoşuna gitse de gitmese de katlanmak zorundasın. ''
''Alexis beni anlamıyorsun. Hemde hiç. Sana söyledim. Mecbu-''
Sabrım fena halde taşmak üzereydi.
''Mecburdun ha? Tek savunmam bu mu? MECBURDUN. Sen acizin tekisin. Kimsenin duygularını düşünmeyen, ego manyağı olan bir popstardan başka bir şey değilsin. Şimdi.. Karşıma bidaha çıkma Styles!''
Arkamı dönüp ilerledim. Kendimi fazla çaresiz hissetmem normal miydi? Duygularım birbirine karışmış bir durumdaydı. Ruhsal olarak berbat bir haldeydim. Fiziksel olarak daha da berbat.. Suratımın bir palyaçodan farksız göründüğüne yemin edebilirdim. Suratımda ki siyah rimel elbiseme bulaşmıştı. Her şey bombok bir haldeydi. En iyisi evime gitmekti. Ah, bir de Diana vardı. Bunların hepsinin onun planı olduğuna bahse girebilirim. Bana bunların hesabını vericekti. Sonraysa onunla bir daha konuşacağımdan emin bile değildim. Yoldan geçen bir taksiyi durdurdum.
''Regents caddesi lütfen..''
Adam dikiz aynasından sürekli beni inceleyip duruyordu. Muhtemelen tecavüze uğradığımı falan düşünüyordur diye geçirdim içimden. Kafamı arka koltuğa sıkıca yaslayıp, tüm olanları ve adamın sinir bozucu bakışlarına aldırmamaya çalıştım.
''Bayan.. geldik''
Çıkan güçlü sesle, kafamı sanki yıllar önce yaslamışım gibi hissetmeme neden olan koltuktan kaldırdım. İçtiğim kokteyllerin sayesinde beynim uyuşmuş gibiydi. Yol boyunca yumduğum gözlerimi aralayıp, çantamdan elime geçen parayı adama uzattım ve para üstünü almadan arabadan indim. Dengemi bozan topuklu ayakkabılarımı elime aldım ve kapıya doğru birkaç sendelemeyle ilerlemeyi başardım. Anahtarı sokup, kapıyı açmak 15 dakikamı aldıktan sonra nihayet içeri girebildim. Çantamı ve ayakkabılarımı herhangi bir yere fırlatıp, üzerimi değiştirme gereksinimi duymadan vücudumu yatağımla buluşturdum.
Ve sonrası koca bir boşluk..
***
Gözlerimi birkaç defa kırpıştırıp araladıktan sonra başıma saniyesinde nüfuz eden yoğun ağrıyla suratımı buruşturdum. Yavaşça yorgun bedenimi yataktan kaldırıp banyoya doğru ilerledim. Aynayla karşı karşıya geldiğimde şaşkınlık içerisinde olduğum yere sabitlendim. Bu ben olamazdım değil mi? Gözlerimin altı morarmış, rimelim suratımla bir bütün oluşturmuş ve cildim tamamen sararmış bir haldeydi. Ve tüm bunlara sebep olan, kıçı kırık bir heriften başkası değildi. Kıyafetlerimi çıkarıp kendimi duşa attım. Ilık su dünden beri kasılmış olan tüm kaslarımın gevşemesine yardımcı olmuştu. Kendimi daha iyi hissediyordum. Artık onu düşünmemeliydim. Hayatıma bir anda girmişti ve bir anda çıkmak zorundaydı. Onunla başa çıkabilecek durumda değildim. Beni yıpratacağı kadar yıpratmıştı zaten. Ciddi anlamda hayatıma devam etmeliydim. Duştan çıkıp bir havluyu vücuduma bir havluyuda sıkıca saçlarıma sardım. Dolabımdan siyah iç çamaşırlarımı ve mavi elbisemi çıkardım. Tekrar banyoya doğru ilerleyip hepsini üzerime geçirdim. Saçlarımı tarayıp olduğu gibi bıraktım. Bir de kurutmakla uğraşamayacaktım. Buradaki işlerimi tamamlayıp aşağıya indim. Karşılaştığım görüntü sayesinde hiç aşağı inmemeyi dilerdim. Fakat her şey için fazlasıyla geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troublemaker Styles!
Fanfikce''Sevmediğin ot burnunun dibinde bitermiş.'' sözünün anlamını benimle birlikte öğreniceksiniz. Nasıl mı? Gelin size birazcık bahsedeyim. Siz hiç nefret ettiğiniz bir grubun ''ukala, arsız, uyuz ve en kıvırcık'' üyesiyle başa çıkmaya çalıştınız mı? ...