Acel

18 2 1
                                    

Karanlık... İçmede süzülen o his... Sadece büyük bir boşluk... Beni içine çekip bırakmayacak bir boşluk... Ve yalnızlığım... Tek arkadaşım... Hislerim... Tek ailem... Korkuyorum... Mağrada uyandığımdan beri...

Ayın ışığı ağaçların yapraklarından süzülerek toprağa inmiş. Yıldızlar kendince yolu aydınlatıyor. Rüzgarın etkisiyle yapraklar bana şarkı söylüyor. Ve bir kaç kurdun uluma sesi kuşların kanat seslerine karışıyor.

Doğru ya... Dün yine buradaydım. Kurt diye düşündüğüm şeyden kaçarken bayılmıştın. Ve sonuç tekrar bir şeyden kaçıyorum. 2 gün içinde neler geldi başıma. Hiç olmayacak şeyler öğrendim.

'violetta' onu benim adımı, daha doğrusu sahte adımı, söyleşi kulaklarımda yankılandı. Sesi etkileyiciydi. Aynı o kırmızı gözleri gibi. Ama bir ortak yönü daha var. Korkutucu...

Bana hala karşımda gülümserken yüzünü ayın ışığı aydınlatıyordu. Ne zaman akşam oldu hala farkında değilim. Kaçışmalar, kovalamaca felan derken çoktan akşam olmuş.

Bana bir adım attığında geriye bende geri bir adım attım. Durdu. Ve daha çok gülümsedi.

"benden kaçamazsın violetta"
Bana tekrar bir adım daha attı. Geriye adım attım. Biliyordum. Kaçamayacağımın farkındayım ama hiç bir şey yapmayıp bekleyemezdim de.

"Ne istiyorsun benden?"
Gülümsedi. Bana doğru adımlarını biraz daha hızlandırdı. Kalbim ağzımda atıyordu. Şuan korkudan ölebilirim.

"cevap ver"
Rüzgardan dolayı saçlarım yüzümü kapattı. Geri Geri gitmeye devam ederken ellerimi yüzüme götürdüm. Saçlarımı yüzümden çektiğimde kırmızı gözleri gözlerimin hizasına görmemle çığlık attım.

Hızla geri çekilip kaçmaya çalıştım. Sol bileğimde hissettiğim baskıdan dolayı geri kaçmam mümkün olmadı. Ama en azından aramıza bir kaç adımlık mesafe oldu. Bileğimi elinden kurtarmaya çalıştım. Çok güçlüydü. Bileğim acıyordu. Ama o bana hala gülümseyerek bakıyor. Tam olarak anlayamadım ama bu sefer gülümsemesinde başka bir şey vardı.

"bırak beni!!!"

Yüzünde ki gülümseme daha da arttı. Sağ elimi bileğimi tutan eline yaklaştırdım. Ve tırnaklarımı eline batırdım. Gülümsemesi anında kayboldu. Onun yerine çatık kaşlar ve gözlerine kırmızının en koyu hali geldi. Korkum hızla büyümeye devam ediyor. Diğer eliylede sağ bileğimi kavradı.

Çok sıkıyor bileklerimi. Bileklerimden beni bir anda kendine çekince dengemi kaybettim. Gözlerimi kapatıp yere düşmeyi bekledim. Yere düştüğümü hissetmek yerine bacaklarımda ve belimde el hissettiğimde gözlerimi açtım.

Beni kucağına almıştı. Ben ona şaşkınca bakarken o bana içten bir gülümsemeyle bakıyordu. Öyle güzel bakıyordu ki içim ısındı. Bütün korkum gitti yerine sıcacık hisler geldi. O... O çok etkileyici bakıyordu...

Beni hafifçe havaya attığında refleks olarak kollarımı boynuna dolandım. Bu yaptığım onun daha çok gülümsemesine yol açtı.

Çok tatlı gülümsüyordu. Gözlerini gözlerimden çekip bir kaç adım attı. Ellerimi boyundan çekmek için havaya kaldırmıştım ki tekrar bana baktı. Bu bakış az öncekinin aksine tehdit doluydu.

"kollarını hemen geri boynuma dola!"
Sesi o kadar korkutucuydu ki kollarımı dolayacaktım. Ama hayır! Dediğini yapmıycam

"hayır."sesimin sakin çıkmasına kendim şaşırdım. Bana dönüp şaşkınca baktı. Bunu beklemiyordu sanırım.

" hemen indir beni!! " bana yine az önce ki korkunç bakışlarından atıyordu. Ve yine vücuduma korku hücum etti.

Sağ tarafımdan bir ses geldiğinde oraya baktım. Bakmam ile kalp atışlarım daha da hızlandı. Ve gözlerim büyüdü.

Yeniden Doğuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin