korkuyorum.
hâlâ burada olabilme ihtimalinden,
hâlâ sesini duyuyor olmaktan,
her şeyden.yeraltından tokat gibi inen tüm şiirler, sana sarılıyor sanki. ruhun bana tutunuyor. sesler büyüyor, dalgalanıyor, bizi boğuyor.
oradasın, değil mi?
beni öldürebilmek için bakıyorsun yeryüzüne.
ama bak, bana bak.
sesimi duyma sakın.
bak sadece.ölmüyorum, sen beni öldüreceksin diye.
bilmiyorum kaç gün geçti. bilmiyorum. harfleri bilmiyorum. kelimeleri bilmiyorum.
sadece ölümü biliyorum.
beni almaya geleceğini.
sahi, gelecek mi?gelsin. kalbime mezarını açarım, rahat edersin orada. gece korkarsan; pembe, loş ışıklı gece lambasını yakarım. en olmadı, sokak lambalarını yakarım sen rahat et diye, bir gün de olsa kabuslardan sıyrıl diye.
kabuslar beni hiç bırakmıyor. adım atıyorsun odaya, ya da geceye; elini boynuma yerleştirip, sımsıkı tutuyorsun. asla boğmuyorsun ama. asla.
ellerine kanım bulaşıyor. duvar dibine bitkince çöküyorsun. yoruluyorsun, bu kaçıncı ölümüm diye. anlatamıyorum. seni izliyorum, ellerindeki ölümümle. ağlamak istedikçe sen ağlıyorsun.
kalkıp gitmeden son bir kez daha öldürüyorsun, son bir kez, son bir kez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kırıkları
Short Story"Bugün ağlamak yok," dedi sahneye çıkar çıkmaz. Ağlama. O burada, Omzumda başını hissediyorum. Nefesi kesik kesik geliyor kulağa; Sağır olacağım bu doğaüstü sesle. "Özgürlük sadece ölümde." Sevgilim, Burada çocuklar ölüyor.