Dört

398 18 4
                                    

Omzuma bir el dokunuyor.

İrkiliyorum. Nereden girdi eve? Kim o? Bilmiyorum. Cesurca arkamı dönüyorum. Bir kız var, rengârenk. Ona gülümsüyorum. O da gülümsüyor. Kız, ona benziyor. Kırmızı’ya. Sonra gece oluyor, kız ağlayarak köşede oturuyor. Ona dokunmak istiyorum, olmuyor. Uzak duruyorum.

Ağlamasına dayanamıyorum. Elleri kanamış. Onun renginden. Kırmızı.

Kırmızı geliyor, ona o adı ben verdim. Omzuma dokunuyor. Elleri çok güzel. O harika bir kadın.

Beni seviyor.
Kız gidiyor.

Onu seviyorum. Gece boyu birbirimize bakıyoruz. Sabah oluyor, geceler artık çok daha kısa oluyor; onu sevdiğim için.

“Birazdan gideceğim,” diyor.
“Burası özgürlük kokuyor.” diyorum. Boynu harika kokuyor.

“Çok farklısın,” diyor, sonra gözleri ağlıyor.

Güneş odaya doluyor. Boynumu öpüyor ve gidiyor.

Gün, anlamını yitiriyor.

Hiç KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin