Gece yarısı oluyor.
O yanımda. Üzerinde peri elbisesi var. O gerçek mi, değil mi çözemiyorum. Yalnızca omzuna yaslanmak, dünyanın ne kadar kötü bir yer olduğunu konuşmak istiyorum.
Omzuna yaslanıyorum. Bedeninden harikulade bir koku yükseliyor. Ben omzuna yaslanınca önce gözlerini huzurla kapatıyor; sonra ben öldürülen çocukları anlatıyorum.
Ağlamaya başlıyorum. Elimde değil.
“Çok güzel bir kadınsın, Mor.” diyor. Mor rengine aşık olmam için yeni bir sebep doğuyor. “Zihnin çok güzel.” Saçlarımı öpüyor.
“Hoş geldin.” diyorum. “Kirli zihnime hoş geldin.” Tekrar başımı öpüyor. Boynuna sokuluyorum.
“Ben hep oradaydım,” diyor. “Sen fark etmedin ama hep seninleydim.”
“Seni seviyorum.”
“Gitmem gerek.”
“İyi ki varsın.”
“Dolunay indi. Canım acıyor.”
“Ruhum yok.”
“Senin ruhun benim.”
Gidiyor.
Gecenin yarısında,
Kalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kırıkları
Cerita Pendek"Bugün ağlamak yok," dedi sahneye çıkar çıkmaz. Ağlama. O burada, Omzumda başını hissediyorum. Nefesi kesik kesik geliyor kulağa; Sağır olacağım bu doğaüstü sesle. "Özgürlük sadece ölümde." Sevgilim, Burada çocuklar ölüyor.