İçerde yanan sobanın sıcaklığı bütün odayı sarmıştı,camlar hafif buğulu ve camların arasından nazikçe giren rüzgar hissediliyordu.Cengiz 8 yaşında hafif kumral bir çocuktu.Yatağında içerisin de yorganın altında iki kat olan battaniyeye sımsıkı sarılmış gözlerini hafiften açıp duvara dikmişti.Hafifçe uzandığı yatağından kalkıp camlara baktı camda ki buğudan ve camın önünde ki hafif kar birikintisine bakınca dahi içi üşüyordu ama neyse ki her ankara çocuğunun sahip olduğu o pijamanın içinde annesinin ona giydirdiği ama kendisinin giymekten hiç hoşlanmadığı o gri taytı vardı bu onu bu soğuktan koruyan bir kahramandı.Etrafına baktı annesi henüz uyanmamıştı yavaşça yanına sokulup annesinin yanaklarına bir buse kondurdu sonra sobanın yanında duran anneannesinin ördüğü ördekli hırkasını giydi ve kapıyı yavaşça araladı,odanın dışında ki soğukla yüzleşmeye hazırdı.Yavaş ve sessiz adımlarla mutfağa doğru ilerledi önce salona baktı henüz daha anneannesi de kalkmamıştı,koridordan yürümeye devam etti,cengiz balkona yağan karlar ile kendine kardan adam yapmayı çok severdi ama annesi ona bu konuda çok izin vermediğinden bu anı iyi bir fırsat bellemişti kendine.Mutfağa girdiğin de soğuk iyice çoğalmıştı gözünü direk balkon kapısına çevirdi kapıyı yavaşça açtıktan sonra Ankara'nın o puslu ve sisli,karlı havasını ciğerlerine iyice doldurdu belli ki bugün kar tatili de olacaktı yavaşça ayaklarıyla balkona bastı ve karın narin yumuşak yüzeyinden çıkan kütürtüyü sonuna kadar hissetti.Balkona çıktığında heryerin bembeyaz oluşu onu mest etmişti ama arada da bir arkasına bakıp annesini de kontrol etmeyi ihmal etmiyordu.O ara içeriye geri girip dedesinin ona Ulus'tan aldığı japon balığı gözüne takıldı onun adı balıktı sadece balık evet garip bir isim olabilirdi ama cengiz balığı gördüğün de heyacandan ne isim koyacağını bilememiş ismi ne olsun dediklerin de birden balık demişti sonradan da balığın kafası karışmasın diye değiştirmedi ismini de.Balığın fanusunun karşısına geçip onu seyretmeye başladı ve orada hayatı sorgulamaya başladı;acaba nasıl suda öylece durabiliyordu? Acaba nasıl olurda orada boğulmadan durabiliyordu? Cengiz onun suyun altında nefesini tuttuğunu düşündü çünkü balık arada bir fanusun yüzeyine çıkıp baloncuk çıkartıyordu galiba o ara nefes alıyor olmalıydı.Cengiz de buna karşılık nefesini tutmaya başladı ama hemencecik karnı ağrır gibi olup nefesini bırakıveriyordu,bunu daha da denemesi gerekiyordu sağ tarafta plastik çekmecenin üstünde duran hacıdan gelen cami şeklinde ki saati aldı ve yanına koydu ve saniye tutmaya çalıştı ama hiç 20 saniyenin üstüne çıkamıyordu sonra bunun gerçekten çok zor olduğunu anladı ve minik balığın orada boğulmasına göz yumamazdı.Artık balkonda ki kar veya kardan adam umrunda değildi annesi uyanmadan bunu halletmeliydi.Fanusu eline aldı ve yavaşça ılık suya elini daldırdı balık sürekli kaçıyordu lakin cengiz inatçıydı onu oradan kurtarmakta,balığın kurtulmasına çaba sarf ederken onun neden bunu istemeyip kaçtığına anlam veremiyordu.Cengiz bunu eliyle yapamayacağını anladığında balığı bir önce ki gün aldığı ve çok sevdiği kinder yumurta kutusuyla yapmaya karar verdi odaya sessizce girip kutuyu aldı ve hızla mutfağa geri döndü ve fanusu yeniden önüne aldı,bu sefer kararlıydı ve balığı köşeye sıkıştırıp hızlıca dışarı çıkartı ama bu kutu onun için fazla küçüktü sanırım.Balık 'fışt' diye kayıp masanın üstüne düştü ve çılgınlar gibi çırpınmaya başladı,cengiz bu olana anlam veremiyordu onu epey bir orada çırpınırken izledi sonra çırpınması bitince parmağıyla üstüne biraz bastırıp kontrol etti,tam o sırada annesi arkadan birden geldi ve oğlum ne yapıyorsun? Ne yaptın balığa dedi.Cengiz masum bir ses tonuyla;Anne sadece onun orada boğulmasını istememiştim o yüzden onu oradan kurtarmaya çalıştım dedi.Annesi ufak bir tebessüm etti geldi cengize sarıldı,oğlum balıklar susuz yaşayamaz olur mu öyle şey onlar boğulurlar mı hiç dedi.Cengiz dudak büktü ve ağlamaya başladı annesi ona kıyamam deyip içeriye odaya götürdü ve yatağına geri yatırdı kulağına eğilip üzülme bugün gider yenisi alırız dedi ve alnından öptü.Cengiz gözleri yaşlı bir şekilde tamam dedi ve arkasını döndü,annesi önce battaniyeleri ardından da yorganı çekti üstüne.Annesi yatağına geri girince cengizin yorganın altına iyice girdi ve göz yaşlarını sildi,kaşlarını çatıp battaniyenin desenlerine bakmaya başladı,cengiz kendini bir an suçlu hissetmeye başladı ve kötü hissetmeye başladı çünkü cengiz balıkların sudan başka bir yerde yaşayamayacağını küçük kırmızı balık hikayesin de okumuştu ve biliyordu,aslında başından beri o balığınım susuz yapamayacağını biliyordu ama bilmemezlikten geldi çünkü cengiz yalnızca anneannesinin ona anlattığı ama anlayamadığı ölümün nasıl bir şey olduğunu merak etmişti ve bunun için uygun kurban da balıktı,çünkü ona anlatılan ölümde ki kurban babasıydı ve o sadece babasına neler olduğunu görmek ve anlamak istedi,Bu cengizin ölümle ilk tanışmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedenler Durağı:Ankara
General FictionYaptığımız seçimler midir bizi yanlışa sürükleyen yoksa yanlışlar mıdır bize seçimler yaptıran? Şehr-i grinin kaybedenleri.