3. BÖLÜM
Merhaba tekrar! Bu tür konusmalardan o kadar çok nefret ederim ki anlatamam. Ama hikayeme olan bütün bu ilgisizlik bütün şevkimi kırıyor açıkcası lutfen sizlerden tek istedigim hikayeyi bir kenarda durup bekletmeniz degil birazda olsa goz atıp elestirmeniz. Gerçek okuyucularım belirli bir kitle olduysa eğer bunu hissetmeyi o kadar çok istiyorum ki. Son birkaç hafta sınavlarım oldugu için yeni bölümü geciktirmiş olabilirim. Arada böyle uzun boşluklar olucaktır. Ve son olarak , iyi okumalar :)
Not : Bölüm ithafı Nisa'm a <3
Bölüm Şarkısı : Beyoncé - Pretty Hurts
Daha fazla beklemek istemiyordum Ortam yeterince beni bunaltmıştı. Aramızdaki bu uzun sessizlik sürerken dalgalarin kıyıa vuruşu 'Ölüm Sessizligi' gibi geliyordu. Kendimi toplayarak boğazımı temizleyip tekrar konuya giris yaptim gerginligi ortadan kaldırmalı ve yeniden o oyuncu kimliğime bürünmeliydim.
"Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Jason Parker icin buraya geldim.. Acaba onu cağırabilir misiniz? " Bir süre bekledikten sonra gözlerinde ani bir tedirginlik gordum. Kısa sürede kendini toparlamaya çalıştı oldukça netti. Tekrar konusmaya basladığında yine o ses tonuna bürünmek için beklerken beklenmedik birsey oldu. Ve tabiki en kötüsüde arkadan o daha önceden duyduğum o tanıdık ses bir kez daha kulaklarımı doldurdu.. Bu kez değil. Kolay kızı oynamayacağım! Kapının önünden hızla gecerken "Sen!" diye bağırdım.
Gülmeye başladı. " Hmm...Sen Jason için gelmis olmalisin pekala madem bu kadar merak ediyorsun onun yanına gidebiliriz. " Hadi ama biraz daha oyun oynayabilirdik değilmi kolay yolu seçmişti. İçimden 'Sürtük ' diyerek iç geçirip göz devirdim..
Yüzüne o berbat gulusu takınıp kolumu çekiştirdi. Joker bile daha iyi gülümserdi eminim. Yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu biliyordum. Ama olanları öğrenmezsem asla rahatlayamazdım. Uzun bir koridordan gecerken.. Bu sırada ayakkabıların sesleri yankı yapıyordu. Bulunduğumuz konuma göre ve evin dış yüzünü hatırlamaya çalışınca burası daha çok büyük bir oda yada çatı katı olmalıydı.Işıklar tamamen kapalıydı. yanimdaki kadının bir anda yokluğunu fark edince içimde bilmediğim o korunma içgüdüsü açığa çıktı. Artık tamamen yalnızdım burası az önce huzurlu ve güvenli olduğunu düşündüğüm yer olamazdı değil mi? Telefonumu çıkarıp en azından önümü görmemi kolaylaştırması için fenerini açtım...
Odadaki pencereler siyah perdelerle ile güneş ışığını kamufile etmişti. İçeride pastel renklerinde oldukça uzun bir halı döşenilmiş, duvarlarda bu renge uygun bir şekilde boyanmıştı. 'Ürkütücü'.. Birkaç koltuk dışındada pek fazla eşya olduğu soylenemezdi. Duvarlarda oldukça modern birkaç tablo da vardı. Resım sanatıyla ilgiliydim.. Bir zamanlar Jason 'da benim gibiydi ve o hala bildiğim kadarıyla da devam ediyor. Tabloları şuanda izlemenin sırası olmadığını biliyorum ama yine lanet merakıma yenik düştüm. Sanki bir anda nerde olduğumu unutmuş gibiydim. Bunlar fazla.. Epik idi.. Soyut birçok şekillerin müthiş birleşimi. Altında bir tür imza vardı. Yapan kişinin oldukça karışık bir psikolojiye sahip olduğunu içimden dile getirdim. Konuşucak biri olmadığına gore ve bende deli olmadıgıma göre böylesi daha iyiydi. Neden yalnızdım ki ?
Beğendiğim ve gözüme kestirdiğim birkaç tablonun resmini kısa sürede çekip telefonu önümden indirmeden notu daha önce varlığından haberdar olmadığım masanın üzerindeki alıp okumaya başladım...
'Saat 6 yönünde olan kapıya doğru ilerle ve orda beni bekle. Bu arada kendini görebileceğin her türlü şeye hazırla. Bu seni oldukça şaşırtabilir'
Bu da neyin nesiydi? Tamam kendimi toparlayıp oraya gidebilirdim yada tekrar aşağı inip o çok kibar olan(!) iki bayanla bir fincan kahve içebilirdim. Belki iki
belkide üç. Yada dışarda görmüş olduğum gençlerle biraz eğlenebilirdim. '
'İkinci seçenek oldukça cazip' Ne diyorum ben? Aman tanrım. Gerginlik beni delirtiyor. Biraz cesaretimi toplayabilirsem o kapıya ulaşmam zor olamazdı değil mi? Sadece basit bir hareket ama bu kapının ardında beni aslinda neyin beklediği gerçeğini değiştirmiyor.
Belkide yeraltı labaratuvarı gibi bir yerdir. Resident Evil 'deki gibiyse istediklerini yapmalarına izin verebilirdim. Çünkü bu harika!
Kapınının onüne geldim ve beceriksizce kapıyı açtım. Arkada iple silahı tetikleyici bir platform yoktu. Ölmeyecektim. Şimdilik.
Bekledim. Bekledim ve bekledim.
Gelen yoktu ne de bir ses. Hey bekle. O da neydi ? Aşağıda bir yerlerden hafif bir müzik sesi geliyordu. İlerlemeye devam ettim. Ayağımı bir yere çarpınca ufak bir çığlık süzüldü dudaklarımdan ister istemez. Işığı o yöne tuttum ve bir kapak buldum. Eğilip açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hollywood Rüyası.
Fiksi PenggemarOldugu yone dogru kosarken : " jason!" diyerek bagirdi. O hizla onune donerken ufak çaplı bir şok yaşadı. Sanki onu bulmasını bekliyormus gibiydi. Bu sirada onu kollarinin altindan tutarak havaya ka...