sıfır | Sıfırlandı |
Erhan
Kafamı kaldırıp karşıdan bize el sallayan kıza baktım. Öykü’ye.
“ İyi geceler.” Sırıttım. Elif’le tutuşan ellerimizi ayırıp ona el salladık. Bize gülümseyip arkasını döndü ve yürümeye başladı. Elif omzuna sarılı koluma dokundu. Tam tersi yöne doğru adım attık. Kafamı çevirip arkama baktım. Göz göze geldiğimizde sırıtarak ağzımı oynattım. İyi geceler, dedim. Güldü ve yürümeye devam etti.
Elif beni bir mağazaya soktu.
“ Ablamın düğünü var ya hani. Onun için,” diye açıkladı. Kafamı salladım.
“ Oldu.”
Mor bir elbise denedi. Eteğinde yırtıklar vardı.
“ Bununla açlık oyunlarındaki o kadına benzedin.” Dil çıkarıp tekrar kabine girdi.
Kabinden çıktığında üzerinde deri pantolon ve kot ceket vardı.
“ Bence gayet güzel.”
“ Erhan düğünde deri giyilmez.” E giyme o zaman?
“ Tabi ya.”
Üç elbise daha denedikten sonra mağazadan çıktık. Saat yedi buçuğa geliyordu. Elif’le evine kadar yürüdüm. Kapının önüne geldiğimizde bana sarıldı. Kollarımı ona doladım.
“ Zamanını çaldım.”
“ Zaman hırsızlarını severim.” Yanağına küçük bir öpücük bıraktım ve kollarımı çektim. Elif’e el sallayıp arkamı döndüm ve apartmanın kapısını kendime çektim.
“ İyi akşamlar,” dedi arkamdan Elif.
“ Sana da.” Merdivenleri inip otobüs durağına doğru yürüdüm. Yüzümde bir ıslaklık hissettiğimde başımı kaldırıp kararmaya başlayan gökyüzüne baktım. Adımlarımı hızlandırarak durağa ilerledim. Otobüs çabuk geldi ve şansıma otobüs boştu. Kartımı basıp cam kenarı bir yere oturdum. Cama düşen yağmur damlalarını saydım. Aklıma Öykü geldi. Üşüyen teni ve üzerine tam olan gömleğim. Otobüse binişimiz. Minik kafasının omzuma düşmesi. Her nefes alıp verişinde boynum gıdıklanmıştı. Gömleğimi hala vermemişti. Benimle uzun süredir konuşmuyordu. Bende onunla konuşamıyordum, Elif hayatıma girdiğinden beri. Elif onu sevmiyordu. Elif onu hayatımın merkezine koyduğumu sanıyordu. Ama ben hayatımın merkezine hep kendimi koyardım. Bu hayatımda yaptığım en doğru şeylerden biri işte. Merkeze kendini koymak.
Belki bir ara ona uğrayıp gömleğimi istemeliydim. Bunun sadece bir mazaret olduğunu biliyorum ama kabul etmeyi reddediyorum.
Mayıs en sevdiğim iki aydan biridir. Neden bilmiyorum ama Mayıs’ın son günleri içimde hep bir mutsuzluk hissi oluyor. Bir sıkılma geliyor. Yatmak bile sıkıcılaşıyor.
Ama bugün diğer günlere göre daha mutsuz ve daha sıkılganım. Daha mutsuzum çünkü Elif’le aramızda kötü durumda. Sıkılıyorum çünkü bugün Öykü’ye gitmeyi planlamıştım. Ama İrem bana bugün dershanece pikniğe gideceklerini söylediğinde ortada plan falan kalmadı. Yandı bitti kül oldu. Tam tersi de olabilir. Hayır, Öykü’yle buluşamayacağım için mutsuz olduğumu kabul etmedim.
Saat altıyı dört geçiyordu. Muhtemelen piknik bitmişti. Komidinin üzerinden telefonumu aldım.
Konuşabilir miyiz?
Televizyonun kumandasını elime alıp kanalı değiştirdim. Birkaç dakika sonra miyavlama sesi geldi. Önce içeri kedi girdi sandım. Sonra Öykü’nün mesaj sesinin bu olduğunu hatırladım. Telefonu açtım.