Aşk. Ne tuhaf kelime değil mi? Sadece üç harf ama o üç harften neler çıkartıyorlar... A-ş-k. Kimilerince aşk çok kötü bir şey. Kimilerine göre herkesin mutlaka tatması gereken bir duygu. Bunun üzerine üç sezonluk bir dizi bile yapıyorlar. Sadece üç harf. Yalnızca üç harf ile üç sezonluk bir dizi. Burada alkış tutulması gereken şey; senarist iken, insanlar her zaman olduğu gibi aşka alkış tutuyorlar. Kimileri yazıya döküp romanlar yazıyor, kimileri şiirler. Bana göre ise aşk şu: Ay-Şiştim-Kaldım!
'Neymiş ya bu aşk!' diye sitem ettiğimde henüz 12 yaşımdaydım. Annem ve babam sadece gülüp geçmişlerdi. 17 yaşıma geldim hala bana o sorumun cevabını vermediler, komiklik yaptım sandılar her halde. Sahi, neydi bu aşk? Nasıl bir duyguydu, nasıl anlardın aşık olduğunu? Herkesin cevabı aynı: Kalbinde kelebekler uçuşuyor gibi olur. Bu kelebeklerin suçu ne peki? Sen aşık olacaksın diye neden senin kalbinde sıkışıp kalmak zorunda? Aşkın artık farklı bir tanımı olmalıydı. Aşık olduğumda buna yeni bir tanım getirecektim. Belki de getiremeyecektim, gerçekten kalbinde kelebekler uçuşuyor gibi oluyordu. Ama aşık olacaktım. 17 yaşında hatta yakında 18 yaşına basacak olan bir genç kız bence artık aşık olmalıydı. Aşkı didik didik arıyordum ve aşk benden köşe bucak kaçıyordu sanki. Ama o aşkı bulacaktım. O aşk bana mutlaka uğrayacaktı!
Çarşamba 00:12
Sevgili Canım Günlük;
Bugün de o herkesin anlata anlata bitiremediği aşkı bulamadım. Bence canım sağ olsun.
Seni seviyorum.İyi geceler...
Perşembe 00:45
Sevgili Canım Günlük;
Bugün aradığım aşka gerçekten çok yaklaşmıştım ama hayat son anda bana kıçıyla güldü. Anlatmak için sabırsızlanıyorum...Aynı Gün 16:45
Okuldan çıkmış, İzban'daydım ve eve gidiyordum. Okuldan çıkınca beraber Kordon sahile gidip, çimenlerde oturacağım ya da boyoz yiyebileceğim tek bir arkadaşım bile yoktu çünkü. 17 yaşımdaydım ve bir flörtüm bile yoktu. Ama sanırım olacaktı: o çocuk beni mi kesiyor?! Göz ucuyla oturduğum koltuktan, tam karşımda ayakta dikilen, çok da uzun olmayan, kıvırcık ve kumral çocuğa diktim bakışlarımı. Bir gideri olduğu kesindi. Mor renkteki beats kulaklıklarını çıkardıktan, on bilemediniz yirmi saniye sonra indi. Tabii ki ben de peşinden indim.
"Hey!" diye bağırdım arkasından. Bu kesinlikle benden beklenecek cesurca bir hareketti. Ama çocuk dönüp bakmadı bile. "Hey, kıvırcık!" diye tekrar bağırdım. Bu sefer durup bana döndü. Yanına vardığımda gülümsedim. "Selam!"
Hafifçe kaşlarını çattı. "Selam?"
"Şey, bugün takılabileceğim birini arıyordum.. bence sen doğru kişisin. Hem.. hem biraz yalnız gibisin, benim gibi."
Gülümsedi. Alaycı bir şekilde. "Teklifin için sağ ol ama ben yalnız değilim." Kaşlarımı çattım. Hassiktir, yine rezil olmuştum.
"Berk!" Yanımıza koşarak gelen esmer kıza baktım. Adının Berk olduğunu yeni öğrendiğim çocuğun yanağından öptü. "Nerede kaldın aşkım ya?" Daha sonra beni süzdü. "Bu kız kim?"
Boğazımı temizleyip dik dik Berk'e baktım. "Bundan sonra İzban'da kız keserken aklına sevgilinin olduğunu getirirsin." Yüzümü buruşturduktan sonra kıza bakım. "Sevgiline sahip çık bence bebeğim."
"Ne diyor bu kız Berk?!" diye cırladı aniden.
"Aşkım bak ben tanımıyorum bu kızı ya, saçmalıyor!" dedi ve sinirle bana döndü. "Seni reddettim diye yapıyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Tutulması *ASKIDA*
Teen Fiction*Bir tutulma, ancak bu kadar mükemmel olabilirdi.. ve aşk, ancak bu kadar farklı yaşanabilirdi.* Yıllar boyu aşkı bulma umuduyla aranıp durdu. O da her genç kız gibi sevmek, sevilmek ve aşkı tatmak istiyordu.. ama hesaba katmadığı bir şey vardı: aş...