Her şey ana rahmine düşmem ile başladı. Evet, evet! Yanlış duymadınız. Öncelikle sizlere kendimi tanıtayım.
'' İsmim Büşra Soyadım Çivicioğlu. Otuz altı yaşındayım. Üç çocuk annesiyim. Kendi yarattığı karakterlere eziyet edip sövmekten büyük keyif alan bir şizofrenim. Çok şükür ki deliyim! Yarışmaya Antalya'dan katılıyorum. Tüm yarışmacılara tabii ki başarılar dilemiyorum. ''
Şu konuşmayı hep yapmak istemişimdir. Bu konuşmayı yapabilmek için önce bir yarışma programına başvuru yapmak gerektiğini söyleyenler olsa da ben ayna karşısında bu repliği atıp ardından Yeşilçam filmlerinin kötü kadın karakteri Aliye Rona kıvamında kahkaha atarak kendimi pohpohladığımda çok daha mutlu, çok daha saygın ve çok daha enerjik hissediyorum kendimi. Neden mi? Çünkü hiç fotojenik değilim yahu! Hentbol oynamak sevdasına burnumu bir top bir dirsek ve bir kafa darbesiyle üç defa ayrı yerlerinden kırdığım için profilden bakınca oldukça asimetrik bir yüz hattına sahip oluyorum. Benim gibi simetri takıntılı bir kadının o şekilde poz verdiğini, fanların o görüntülerden ss aldığını ve sosyal medya hesaplarında; '' İşte bizim hunili kraliçe bir milyonluk soruda spikerle halay çekiyor! '' diyerek paylaştığını bir düşünsenize.
Ahanda düşününce bile taşıkardim azdı bana soldan soldan gelmeye başladılar. Ne diyorduk? Her şey ana rahmine düştüğüm o kara geceyle başladı...
Flashback yapıp geçmişe dönmeden önce gelmiş olduğum son noktadan azıcık bahsetmem gerekiyor sanırım. 20 Temmuz 2017 perşembe günü sağ gözümde yaşadığım ani görme kaybıyla kendimi hastanenin acil servisinde buldum. Ben retinamın yırtıldığını düşünürken yapılan testler sonucunda beynime minnak bir pıhtının attığı ve bu yüzden geçici felç geçirdiğimi söyleyerek beni nöroloji servisinde tedavi altına aldılar. Ben her ne kadar ; '' Doktorcum boşuna uğraşmayın benim deliliğim beyinden değil benliğimden. '' desem de onları bir türlü ikna edemedim.
Bunun sonucunda bir dizi fantastik testten geçerken kendimi Hoagvarts büyücülük okuluna yeni kabul edilmiş Harry Potter gibi hissetsem de önüme çıkan sonuçlar aslında başka bir şeyi söylüyordu bana.
Beynimde olması gereken ana post kominikian arter denen bir damarın bulunmadığı yine ona karşılık gelen ama gelişmesi gereken bir ana damarımın da ana rahmindeki haliyle kaldığı, Kalbimde doğduktan sonra kapanması gereken bir deliğin 36 yıl boyunca kapanamadığını, kalıtsal trombofili denen bir hastalığım olduğunu ve kanda protein s denen zımbırtının benim vücudum tarafından yeterli miktarda üretilemediği için vücudumun olması gerekenden fazla pıhtı ürettiğini, karaciğerimin büyüdüğünü o da yetmezmiş gibi iki böbreğimin birden büyüdüğünü, vücuduma yayılmış lenf nodları denen kitlelerimin olduğunu, tiroit bezlerimde yıllardır ellerimle besleyip büyüttüğüm yirmi civarında kist ve kitle olduğunu öğrendim.
Tabi tüm bunları öğrendiğim üç aylık süreç içinde iki adet ameliyat beş adet de biyopsi geçirdim. Boğazımdan ultrason probu sokulmasından tutun da üzerinde klozet kapağı bulunan bir sandalyeye oturup altına takılı olan huninin içinden bir kaba işemek gibi de aklınıza hayatta gelmeyecek bir sürü fantastik testten geçtim. Nihayetinde tüm bu test sonuçları ile karşı karşıya gelince aklımda sadece bir tek şey belirdi!
Beni yapmışlar ama olmamışım! Adeta dalından koparılmış ham meyve kıvamındayım. Şu saatten sonra beni kutuma geri koyun üstüne de açılmadan iade yazın demek gibi bir şansım kalmadı pek tabii.
Ama ben tüm bu süreçte çok fena bir şey yaptım...
Beni normale döndürmeye çalışan tüm sağlık personelini çok şükür ki delirttim!
Bu hikaye benim hikayem!
Ben kim miyim?
'' Dışarıdan baktım yeşil türbe içine girdim estağfurullah tövbe! '' nin yaşayan son örneğiyim.
Hazır mısınız?
Hadi hep beraber üçe kadar sayıp benim çocukluğuma inelim...
***
Canlarım ve hunicanlarım!
Herkese kocaman merhabalar kokulu öpücükler gönderiyorum. Yepyeni bir çalışma ile karşınızdayım. Bu bir kurgu ya da hikaye değil. Bu tamamı ile benim. Düşündüm ki tüm aksiyon ve macera dolu günlerime sizlerde benimle birlikte ortak olun. Bu kadın neden kendisine hunili, okurlarına ve sevenlerine hunicanlarım diyor öğrenin. Başımdan geçen her şeyi ilk ağız olarak benden dinleyin ve gerçek beni tanıyın.
Hepinizi çok seviyorum.
İyi ki varsınız ve beni ben yapıyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Akıllanmam Doktor SEN DELİR! ( KİTAP OLACAK )
HumorAslında her şey ana rahmine düştüğüm o kara günden itibaren başladı. Dokuz ay on dört günü doldurduktan sonra ebenin; '' Hadi artık! Doğacaksan doğ gari doğmayacaksan doğacaklar var ! '' demesine bir anlık gaflet ve delaletle cevap vermeye çalışınc...