Çok yarulmuştum. Seri hareketlerle ağaca yöneldim. Ağaca vardığımda köklerini zorladım.fakat başarılı olamadım tekrar denediğimde çok rahat bir şekilde kökler havaya kalkmıştı. Ensendemde ki sık alınan nefes ile onun kaldırdığını anladım. Onu zorlamamak adına seri bir şekilde köklerin arasından kovuğa girdim. Yavaşça geriye doğru kaydım. Kovuk genişti. Fakat 2 kişi sığacak kadar büyük değildi bu yüzden onunla neredeyse iç içe girmiştim. Gözlerine baktığımda bana odaklanmış olduğunu gördüm. Bana yaklaşırken gözleri renk değiştirdi. Korkarak geriye çekildim fakat bana izin vermeyerek eli ile belini yakalayıp bana yaklaştı. Ellerimle itmem bir etki yaratmadı ve boynumdaki keskin bir acı ile nefesim kesildi..
gözlerim doldu tekrar ve tekrar denedim fakat nefesim git gide sıklaştı ve gözlerim kararmaya başladı. çığlık atamadım.. yardım isteyemedim sadice bıraktım olacakların önüne geçmeye çalışmadım. gözlerimi kapattım ve gözümden bir damla düştü. sonra onun sesini duydum. beni yakıp kül eden sesi - tadın güzelmiş aynı zehir gibi.. aynı gözlerindeki zehir gibi. iyi uykular zehir gözlü.- yavaşça gözlerimi açtım bu sırada elleri ile yüzümü avuçladı ve gözlerime odaklandı. - ben seni uyandırana kadar uyu.- gözlerim ona iteat etti ve kapandı.
"uyan uyan" gözlerimi yavaşça açtım. gözlerimin bulanıklığının geçmesi için birkaç defa daha kırpıştırdım. başımı kaldırdım ve yarı oturur pozisyona geldim. karşımda tozdan renk değiştirmiş sallanan sandelye oturmuş bir adet soğuk nevale gözüme çarptı. sinirle baktım ve olabildiğince yüksek bir çığlık attım. attığım çığlık ile pencereler parçalanıp savruldu. soğuk nevale kulaklarını olabildiğice kapatmış fakat kulak zarlarının patlamasına engel olamamıştı. "hasiktir" ellerimi ona doğru uzattım.
birkaç büyülü sözcük söyledim. bana baktı ve yavaşça yere diz çöktü. "bir daha bana yaklaşma girişiminde bulunursan kulaklarınla sınırlı kalmam canını alırım" ona baktığımda bana şaşkınlıkla bakıyordu benden bu çıkışı beklemediği kesindi.. yerinden doğruldu. bana yaklaştı. gözlerime odaklandı. ne yapıyordu bu.. yavaşça bedenim buz tutacak şekilde yanımdan geçti. gözlerimi odada gezdirdim. koyu ahşap desenleri olan yatak odası oturma odası ve mutfak birleşik olan bir yerdi benim çığlığım sayesinde 4 pencerenin camları kırılıp savrulmuş bazı bardaklar kırılmış avize ve televizyonun ekranında çatlaklar oluşmuştu. dün gece olanlar aklıma bir bir gelince elimi hızla boynuma götürdüm..elime diş izleri geldi.. elimi diş izlerinde gezdirdim. öfkem tekrar gün yüzüne çıktı...gözlerimi ona kilitledim. o sanki ben hiç yokmuşum gibi bir şeyler kurcalamaya devam ediyordu. bu oyunu bende oynaya bilirim sanırım. ona arkamı dönüp kapıya doğru yöneldim.. açtım etrafıma baktığımda heryer ağaçlarla kaplıydı. ormanın derinliklerinde biryerdeydik. dışarı çıkmak için gözlerim ayakkabı aradı birkaç göz atış sonra gözüme ayakkabılık takıldı. ilk baştaki peyaz fakat kirden gri gibi duran ayakkabıyı ayagıma geçirdim son kez soğuk nevaleya bakıp. ormanda dolaşmaya başladım. .. kulagıma dolan tazikli su sesi ile yerimde durdum ve sesin geldiği yöne doğru ilerledim.biraz süre geçtikten sonra önüme uçurum olan şelale karşıladı. biz nerdeydik. arkama bakıp gelen giden var mı diye konturol ettim.. tamam o geliyor mu diye konturol etmiş olabilirim. derin bir nefes alıp uçurumun kenarına gidip oturdum. şu ana kadar 17 yıllık hayatım boyunca görüp göremediğim en güzel manzara kaşımdaydı. gülümseyerek güneşin oluşturduğu turuncu renğin keyfini çıkardım şu anlık sadice buraya odaklandım.. acaba şu an dünyanın neresindeydik... vampirler hız konusunda çok şanslılardı. 10 saatlik bir yolu 7 veya 8 dakika içerisinde tamamlıyorlardı.
Derin bir nefes alıp uzandım. Yanımda hareketlilik hissettim fakat gözlerimi açmadım çünkü onun kokusunu aldım. Tam olarak anlatılmayan fakat pahalı parfüm olan bir marka olan kokusu. "Saat geç oldu" başımı ona doğru döndüm fakat başımı fakat gözlerimi açmadım. İç çekip bana sarıldı. İrkilip gözlerine baktım. "Üşüyorsun " dedi. Kaşlarımı çattım. Ondan böyle bir hamle beklediğim şöylenemezdi. "Yani"
"Yanisi şu bende seni ısıtıyorum. "
"Ben böyle bir şey istemedim. Senden " "istedin demedim zaten"
Bu sefer iç çeken taraf ben olmuştum. Kafamı gökyüzüne kaldırdım hava çoktan kararmıştı. Çevrede ışık olmadığı için yıldızlar daha net ve daha parlaktı. Acaba ailem şu anda neredeydi. Sonuçta onları tanımıyorum.... gerçeği söylemek gerekirse onların nasıl birine benzerliklerini bile bilmiyorum. Acaba annem mi kızıl saçlıydı babam yeşil gözlü veya tam tersi. Annem kilolu muydu yada zayıf babam iyi bir adam mıydı? Annem ile babam hala beraber miydiler? yoksa ayrımı? bende büyük abim veya ablam var mı? Benden küçük kardeşlerim onlar bana benziyor muydu. Ben.. bu soruların hiçbirini bilmiyorum. Korkuyorum ya ailemi bulamazsam.. yada beni kabul etmezler de sonuçta ben bir canavarım. Sonunda dayanamayıp soğuk nevalenin boynuna sarılıp ağladım hiçbir tepki vermedi. Bana sarılmadı yada itmedi. bu beni daha da cesaretlendirdi. Ve sıkı sıkı sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEYLER : Diriliş
Science Fiction.... Bir insanın iradesini çalarsanız ne olur. Peki yıllarca iradesiz bir şekilde yaşadıktan sonra size irademiz geri iade edilse... Peki ya dünyadaki en tehlikeli canlısı olsanız ilk işiniz ne olur.. Bunu sana yapanlardan İNTİKAM alır mısın? Yo...