Bütün sınıf yakışıklıya döndüğünde herkes gülmeye başladı. Yakışıklı sabır çekerek bana baktı.
"Burak mı?" dediğinde Mehmet hoca adının Burak olduğunu öğrendim.
Piç smile:
Buldum seni pikaçu.
Fizik hocası gülerken anlamayan gözlerle "Oğlum bunu nasıl becerdin?" diye sorduğunda bütün sınıf (bende dahil) bakınca gözlerini benim üstümde kilitledi. Sert sert bakınca ürperdim, bakışlarımı yere çevirdim.
"Hocam kazara oldu isteyerek değil" dediğinde hoca daha fazla üstünde durmadı. Hoca ders anlatmaya başlayınca bana verdiği kağıtları doldurmaya başladım.
Hoca beni öğretmen sandalyesine otuturttu. Arada tabii bizimkine bakmayı ihmal etmedim.
Adı demek ki Burak'mış.
Bir yandan kağıdı doldururken salak salak gülümsediğimi Mehmet hoca bana soru sorunca anladım.
"Cansu iyi misin?" diye sorduğunda rezil olduğumu anlamam çok sürmedi. Aferin yani rezil oldum.
Ders bitince işimde bitmişti yani sıkıcı derslere devam. Sınıftan çıkarken birini kolumdan tutmasıyla otomatikman ona döndüm.
Bizim yağuşuklu. Efendim?" diye sorduğumda ağırlığımı sol ayağıma verip ellerimi göğüs hizada birleştirdim.
"Derste yaptıklarında neydi?" dediğinde anlamazlıktan geldim.
"Neymiş?" diye sorduğumda yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Bunun bedelini ödeyeceksin" deyip yüzümüzü birbirinden uzaklaştırdı.
Kıkırdadım. "Bunu yapabileceğini sanmıyorum" dediğimde bu sefer o kıkırdadı "Bunu bilemezsin minik" dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Bana minik dedi.
"Benim nerem minik be!" dediğimde arkadaşları yanına gelmiş ve gülmüşlerdi.
"Boyuna bakmadın sen galiba" dediğinde onun sadece omuzlarına yakın bir yerde olduğumun farkına vardım.
Bir kere ben kısa değilim o çok uzun.
"Bakıyorum ve kısa olmadığımı görüyorum" dediğimde güldü.
Size güneş doğdu demişmiydim.
"Neyse boş insanlara ayıracak vaktim yok. Görüşmemek üzere" deyip sınıftan çıktım.
Arkamdan umarım dediğini duydum. Sınıfa geldiğimde bizimkilerin kendi halinde buldum. Yerime geçip sıkıcı derslerin geçmesini bekledim.
Yanımda oturan Mert'e baktığımda her zamanki gibi İnstadaydı.
Canım sıkıldı ders boştu. Önümde oturan Zuhal ve Selin 'i dürttüm. Kızlar bana dönünce yanaklarım şişirdim.
"Canım çok sıkılıyor" dediğimde nefesimi geri verdim. Selin beni onaylarcasına "Aynen ya hiç bir hareket yok." dediğinde çıkıp sıraya yatasım geldi.
Zuhal telefonunu açıp "Hadi fotoğraf çekilelim." dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım.
Alnım şişikti ama olsun can sıkıntısı insana her şeyi yaptırıyor. Kafamı Zuhal in omzuna koyup Selin'le aralarında yer alıp fotoğraf çekilmeye başladık.
10 dakika sonra fotoğraf çekilmemeiz bitmişti. Dersin bittiğini anladığımda sevinç dansı yapabilirdim acıkmıştım ve kızlarla kantinde gitmezsek açlıktan ölebileceğimi anlatan bir karın gurultum duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Direk
Short StoryKafamı direğe çarpıttığında hayatıma giren bir öküz olacağını tahmin bile edemezdim.