Bölüm 10

146 14 1
                                    

  Saat 7:02. Kaan atış yapmaktan çok yorulmuştu. Her yerden dumanlar çıkıyordu. Yemek yemek için sanal eğitim odasından dışarı çıktı. Etrafına baktığında birkaç kişinin kendisini izlediğini fark etti. Utandı ve kapşonunu kafasına geçirdi. Ellerini cebine sokarak yemekhaneye doğru yol aldı. Yemekhaneye vardığında sabah kahvaltısı için sabırsızlanıyordu. Uzun zamandır midesinden bir şeyler geçmiyordu. Eline yemeğini alır almaz boş bir masaya oturdu. Diliyle ağzını yaladıktan sonra yemeğini yemeye başladı. Yemeği nefes almadan silip süpürdü. Yemeğini bitirdikten sonra daha vakti olduğunu fark etti ve etrafına bakındı. Herkes yemek yerken birbiri ile muhabbet ediyordu. Bir masada kendi yaşlarında olan bir çocuk grubu gördü. Onların yanına gitmek için ayağa kalktı. Ancak utangaçlığına yenilip sandalyesine nasıl kalktıysa öyle oturdu. Üzgün bir surat ifadesi ile tepsisini aldı ve yemekhaneden çıkarken geri dönüşüm kutusuna bıraktı. Koridorlarda yürürken değişik tablolara göz gezdirdi. Bir tabloda bir kara kedi ve kara kedi boyutundaki uğur böceği, birlikte bir kelebeğe doğru saldırırlarken yapılmış bir çalışma bile vardı. Bu tablo böyle bir yer için uygun değil gibi görünüyordu. |Bunu müzeden mi çalmışlar acaba ?| diye konuşup kendi kendine gülüşmeye başladı. Eğitim salonuna vardığında kapının girişinde Zeynep'in arkası dönük olduğunu gördü. Zeynep arkasına dönünce birden şaşırdı:

"Şaşırtıcı. Erkencisin ?"

Kaan, "Ya ... evet. Uyuyamadım diyelim." dedi ve eğitim salonuna girdi. Zeynep, Kaan'ı arkasından takip etti. Kaan, koça hazırım işareti verdikten sonra sanal eğitim odasına bir daha girdi. Koç, "Bakalım ne kadar çalışmışsın." dedi. Zeynep şaşırdı:

" Efendim tam olarak neye çalıştı ki ? Dün akşamdan sonra hep odasındaydı." Dedi. Koç sert bir gülümseme ile Zeynep'e baktı. "Göreceksin." Dedi. Bu sırada Zeynep gerekli dersi bilgisayara girmişti. Ortam ayarlanıyordu. Kaan bir göz kırptıktan sonra ortam bir anda değişiverdi. Zeynep ve koç kayboldu. Etrafına bakındığında bir çölde olduğunu fark etti. Etrafta kum fırtınaları esiyordu. Kaan rüzgarın tersine geçerek kumların gözüne kaçışını azaltmaya çalıştı. Ancak tek sorunu kumlar gibi görünmüyordu. Kaan biraz yürüdükten sonra yerden garip sesler gelmeye başladı. Kaan gözlerini dört açarak birden ters yöne doğru koşmaya başladı. Kaan koşarken arkasında birden dev bir solucana benzer canavar yüzeye çıktı ve çıktığı gibi de yerin dibine geri girdi. Kaan sorununun ne olduğunu anlamışa benziyordu. Ne yapacağını düşünmeye başladı. Bir fikir bulana kadar koşmaya devam etti. Koşarken aklına bir fikir geldi ve koşmak yerine olduğu yerde kaldı. Olduğu yerin altındaki kum renk değiştirmeye başladı. Solucanın sesi çok yakından gelmeye başlıyordu. Kaan bir anda olduğu yerden zıpladı ve sakladığı Ninja yıldızlarını olduğu yerin altına bıraktı ve kaçtı. Zeynep Ninja yıldızlarını gördüğü anda şaşkınlık ile Koç Flint'e baktı. Kaan tam zıpladığı sırada dev solucan yüzeye çıktı. Yüzeye çıktığı gibi şiddetli bir şekilde solucanın içinde çarpışan Ninja yıldızları şiddetli bir şekilde patladı. Solucan bir anda patladı ve kanı her yere saçıldı. Kaan bu sefer zafer pozu vermeden önce tedbirini aldı. Tam gülümsemeye başladığı sırada altından bir tane daha dev solucan çıktı ve Kaan'ı yuttu. Dev solucan yerin altına tekrardan girdi. Zeynep elini ağzına götürdü. Koç şaşkınlıkla ağzı açık kaldı. Kaan'ı dev bir solucan yutmuştu. Kaan hiçbir yerde gözükmüyordu. Bu sırada Kaan solucanın içinden kendi kendine |Tamam korkma. Alt tarafı dev bir solucan tarafından yutuldun! Şimdi, ben buradan nasıl çıkabilirim?| derken aklına bir fikir geldi. Bir gülümseme çaktıktan sonra ellerini açtı ve kolundan bir anda ikiz kılıçlar çıktı. Solucanın midesine inmeden et doğrar gibi solucanın boğaz kısmını doğramaya başladı. Solucan çok değişik sesler çıkarmaya başladı. Acı içinde yer yüzüne geri çıktı. Ancak çıktığı gibi kumların altına geri giremedi. Gökyüzünden çok sert bir şekilde yere düştü. Zeynep çok şaşkınlık ile bakarken koç ne olduğunu anladığı için yüzü şaşkın ifadeden tekrardan sert bir ifade aldı. Aradan yarım dakika geçtikten sonra solucanın boğazından sesler gelmeye başladı. Bir anda bir kılıç solucanın boğazını deldi ve bir kapı açar gibi yukarıya doğru derisini kesti. Kaan, İçinden solucan kanına bulanmış bir şekilde çıktı. Zeynep derin bir iç çekti. Ne kadar sevmediği birisi olsa da böyle ölmesini istemezdi. Kaan bir süre sessizce bekledi. Hiçbir tehlikenin olmadığını fark edince zafer pozu verdi. Ancak kum fırtınasını unutmuştu ve ağzına kum kaçtı. Kaan öksürürken Zeynep içinden nazik bir şekilde güldü. Koç Flint çok gururlu bir şekilde duruyordu.

Sanal eğitim odası normal haline döndü. Kaan odadan çıkmasına rağmen üstünde hala dev solucan kanı olduğunu fark etti. Kaan:

"Koç, bu dev solucan sanal bir varlıksa kanı da öyle olması gerekmiyor mu ?"

Koç sert bir şekilde konuşarak, "Teknik olarak evet. Ancak senin doktorun böylesini uygun görmüş." Dedi. Kaan'ı 2 kez uzaktan kokladıktan sonra geri çekildi. "Ve bir banyo sana iyi gelir gibi görünüyor." Dedi. Kaan, Zeynep'e bir bakış attığında Zeynep'in uzaktan kahkahalar attığını gördü. Zeynep'e kaşlarını çatarak odasına doğru yürüdü. Koridorda yürürken yerde solucan kanından ayak izleri bırakıyordu. Kaan'ı gören burnunu tıkayıp olabildiğince uzaktan geçmeye çalışıyordu. Odasına varır varmaz odasını da kirletmemek için banyoya girdi. Üstünü çıkardı ve küveti ılık su ile doldurdu.

  Yazarın arkadaşı, "Bu Kaan ne ara bu kadar çok deneyimli oldu ? He ? Hadi bunu da açıkla."

Yazar kitabını masasına koyarak konuşmaya başladı. "Sen kitabı okuyor musun ? Çocuk sıradan bir insan değil. Güçleri var." dedi. Yazar birden duraksadı, "Yani ... daha ne olduğunu bilmediğimiz güçler."

Arkadaşı "Hadi ama. Güçlerini bana söyle. Ben kimseye söylemem. Gerçekten." diye yalvardı. Ancak yazar başını iki yana sallayarak "Olmaz." dedi. "Kitabı anlamlı kılan şey bu."

Arkadaşı oflayarak kitabı okumaya devam etti.

Gizli DosyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin