Bölüm 18

132 12 0
                                    

  Saat 16:00. Liseliler için çıkış saatiydi. İsmail Taşça okul kapısından çıkan ilk kişi oldu. Üzgün suratını gizlemek için yalandan gülüyor gibiydi. Arkadan birisi ona doğru yaklaştı ve omzuna elini koydu. Bu İsmail'in 10. Sınıf arkadaşıydı. Adı Gürkan Çelik'ti. Çok büyük bir kavga yüzünden bir daha birbirleriyle hiç konuşmamışlardı -şu zamana kadar- :

"Merhaba İsmail. Konuşmak ister misin ? Belki rahatlamana yardımcı olur."

İsmail küstah bir tavırla "Alay etmeye mi geldin ? Arkadaşımı savunduğum için benden şimdi intikam mı alıyorsun ? Unut bunu. Seninle konuşmayacağım." Dedi.

Gürkan, "Niyetim kötü değil, gerçekten. Sadece üzüldüm. Ne kadar kavgalı olsak da ölüm kolay atlatılmıyor. Ben yaşadığımdan biliyorum." dedi. Gürkan elini sıktı ve gözleri doldu. "12 yaşımda annemi kaybedince ... ölmenin ne demek olduğunu anladım. Gerçekten kolay atlatılmıyor. İnan bana İsmail sadece seni rahatlatmak istiyorum."

İsmail Gürkan'ın konuşmasına inanamadı. Okulda bir kaplan gibi davranmasına rağmen şuanda yanında bir kedi gibi davranıyordu. İsmail Gürkan'ı anlayış ile karşıladı ve gülümsedi:

"Birlikte atlatacağız." dedi. Gürkan'ın da yüzünde gülücükler belirdi. Birlikte okulun banklarında oturarak sohbet ettiler.

Kaan delirecek gibiydi. Televizyondan arkadaşının okuldan çıkmasını bekliyor ama bir türlü arkadaşı okuldan çıkmıyordu. Bugün kurs var mı diye kafasını kurcaladı. Ancak İsmail'in kursları takacak kadar dakik birisi olmadığını hatırladı. 1 veya 2 hafta kurslara gittikten sonra kursları bırakırdı. Tam odadan çıkacakken İsmail tek başına okuldan çıktı:

"Sonunda be İso. Ne yapıyordun bu zamana kadar."

Ancak arkasından birden Gürkan geldi. Kaan anında kaşlarını çattı. O çocuğu hiç sevmiyordu. Ancak İsmail'in kendi tarafında olduğunu sanıyordu. Gürkan ile niye konuşuyordu ki ? Bu soruyu o kaçırılınca ona soracaktı. Birden Gürkan'ın İsmail'e okulu işaret ettiğini gördü. Okulda bir işi var gibi duruyordu. Kaan, İsmail'in ağzından -görüşürüz-'e benzer bir kelime çıktığı gördü. Ve İsmail tek basına mezarlığın içine girdi. Girdiği anda siyah takım elbise giymiş iki tane iri yapılı adam ağaçların arkasından belirdi. İsmail daha ne olduğuna şaşıramadan iri yapılı adamlardan biri elindeki peçeteyi İsmail'e koklattı. İsmail birden oracıkta bayıldı.

Kaan arkadaşını bayılmış bir şekilde görünce sevinmek istedi ancak sevinemedi. Arkadaşı onun yanında olmak için geliyordu ancak bayılarak mı gelmesi gerekiyordu ? Kaan kafasını salladı ve sert görünmeye çalıştı. Arkadaşı kendisinin yanında çalışacaksa bayılmak o kadar da kötü olmamalıydı. Televizyonlu odayı terk etti ve Bay Adalet'in yanına gitti. Aksiyon, daha yeni başlıyordu.

Yazar'ın arkadaşı, "Kaan'ın beyni yıkanmamış değil mi ? İlerde beyni yıkandı veya ele geçirdi gibi bir şey okursam ... şaşırmam." dedi.

Yazar kararlı bir şekilde, " O, tamamen senin okumana kalmış. İpucu vermeyi sevmiyorum. Bu yüzden benden ipucu koparmaya çalışma." dedi.

Arkadaşı sırıttı, "En azından denemeye değerdi." dedi. Okumaya devam etti.

Gizli DosyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin