Restoranın içine girdiğinde genç kadın etrafa hayran oldu. Çok sık dışarıda yemek yemezdi saten. Ya ailecek bazı akşamlar dışarı çıkarlar ya da büyük ağabeyi Kerem genç kadını gezdirirdi. Daha önce ise hiç buraya gelmemişti. Restoranın duvarları başak sarısı ve kornişler ise İstanbul yeşiliydi. Masalar ise gülkurusunun en koyu tonu olan hafif kahverengi çevirmeler arasında camın olduğu kare masalar idi. Camın etrafındaki renk ile aynı olan rahat koltuk modelindeki sandalyelerde masanın etrafında yer alıyordu. Ortamın ışıklandırılması ise her masanın üzerinde tavana gömülü olarak düşünülmüş beyaz loş ışık sağlıyordu. Başgarsonun masalarının yerini göstermesi ile diğer masalar arasından geçip yerlerine oturdular. Menüden yemekler seçilip sipariş edildi ve yemeklerinin gelmesine rağmen genç adam tek kelime etmedi hala.
“Karan seni kırdığım için özür dilerim. İstersen bir taksi ile eve dönebilirim.”
“Hayır, buna gerek yok Miray. Arabada konuşulanlar orada kaldı merak etme. Sana kızgın ya da kırgın değilim. Sadece ne konuşacağımıza karar veremedim. Seninle ne zaman konuşmak istesem yanlış anlaşıldım. Yeniden başlamışken bunu bozmak istemedim sadece. Ama bana biraz kendinden bahsetmek istersen buna sevinirim.”
“Çok fazla çalıştım, azmettim ve sonunda iç mimar oldum. Yaptığım deneme çalışmalarından sonra profesyonel olarak ilk dizayn ettiğim ev ağabeyim Kerem’in eviydi. Hem ilk olması hem de babam gibi gördüğüm ağabeyimin evi olması nedeni ile çok fazla titiz davrandım ve sonuç görmeye değerdi. Aslında ağabeyimin bunu evini düzenletmek için değil de benim için yaptırttığını biliyordum. Ben de onu hayal kırıklığına uğratmadım. Her zaman işimde titizimdir merak etme ama o evin yeri başka idi. Önemi tartışılmazdı.”
“Kerem ya da diğer ağabeyine, annene olan sevginin, bağlılığının ilk günden beri farkındayım zaten. Seni anlayabiliyorum. İşinden şüphen asla olamaz.”
“Teşekkürler.”
“Kızmazsan bir şeyi merak ediyorum. Şimdilik babanı anlatmanı istemiyorum ama Kerem’i baban yerine koyduğun belli. Bu her zaman böylemiydi?”
“Sevgim, bağlılığım her zaman vardı ama babam olarak on ikinci yaş günümde görmeye başladım ağabeyimi. O gün babam beni evden yollayıp yatılı okula göndermeye niyet etmişti ama ağabeyim ona kafa tuttu. Benim için babamı tehdit etti ve bana sıkıca sarılıp beni asla bırakmayacağını söyledi. İşte o zaman ben ağabeyime baba dedim ve pastamı birlikte kestik.”
“Kerem zaten sana çoğunlukla sanırım bebeğim diyor. Bu ikiniz içinde zor olmamıştır.”
“Evet. Beni bebekken kucağına alınca bana bebeğim demiş ve işte o zamandan beri ben Miray’dan önce bebeğiyim. Ama artık yalnızken bana o şekilde sesleniyor. Başka kimsenin bana her hangi bir takma ad takmasına izin vermedim.”
Genç adam teslim oluyormuş gibi ellerini yukarı kaldırdı. “Bu bir uyarı ise sana bebeğim ya da başka bir ad ile seslenmeye niyetim yok şimdiden söyleyeyim. Ben ismini beğendiğim için sana Miray demekle yetineceğim.”
Genç kadında tehdit eder gibi işaret parmağını gen adamın gönsünü gösterecek şekilde salladı. Ama bir yandan da gülümsüyordu genç kadın. “Buna sevindim. Hayır sonradan uyarmadı diyemezsin ona göre.”
“Tamam tamam. Anlat bakalım Miray hanım hiç sevgilin oldu mu?” genç adam olmadığından emindi ama kızınca gözlerindeki ateş hoşuna gidiyordu genç adamın.
“Hey özel konulara geçiş yapıyorsun. Yine de olmadığını bilmende sakınca görmüyorum.”
“Hiç mi?”