Bir hafta sonraydı ve genç adamın bir heyetle birlikte girdiği bir ameliyat başarısız olmuş ve hastasını kaybetmişti. Daha doğrusu bir doktor arkadaşı ile ortak bir vakaydı bu. Çünkü hasta daha beş yaşında bir çocuktu. Bu yüzden hem kendisi hem de çocuk doktorunun yanında çocuk cerrahı da bu vakada yanındaydı ama başarılı olmamışlardı.
Karan bu gün hastaneden erken ayrıldı ve direk eve gitti karısının gelip kendisini kollarına aldığının hayalini kurarak. Şu anda sevdiği karısının anlayışına, sakinleştirici ipek sesine ihtiyacı vardı. Karısına ihtiyacı vardı. Ama karısının işten çıkması için daha zaman vardı. Yine de evde olmak bile hastaneden olmaktan daha iyiydi. Yıllardır doktordu ve elinde ne hastalar iyileşmiş niceleri de ölmüştü. Ama bu seferki hastası çok küçük, çok tatlı ve masum bir çocuktu daha. Görecek güzel günleri, ailesi ile yaşacağı anları olmalıydı.
Genç adam anahtarı ile kapıyı açıp içeri girdi. Fatma Hanımın mutfakta olduğunu anlayınca kadını sonradan korkutmamak için ilk olarak mutfağa uğradı sonra odasına gidip duş alacaktı. “Merhaba Fatma Hanım, ben geldim.”
“Hoş geldiniz Karan Bey, erken geldiniz bu gün. Ben de yemeklerin altını şimdi kapadım.”
“İşiniz bittiyse o zaman çıkmak için Miray’ı beklemenize gerek yok, gidebilirsiniz.”
“Tezgahı toplayı çıkarım.”
“Tamam, ben odadayım, duş alacağım. Bana haber vermeden kapıyı çekip çıkabilirsiniz.”
“Bir şey mi oldu Karan Bey, pek iyi görünmüyorsunuz?”
“Bir şey yok.” dedi genç adam ve arkasını dönerek gitti.
Fatma Hanım da pek üstelemedi ama genç adamın sorunu olduğu yüzünden belliydi. Neyse artık karısı gelince konuşurlardı. Çok kısa zamanda son işleri de yaparak çıkıp gitti Fatma Hanım da böylece. Genç adam da duşunu alıp yatağa uzandı. Karısını yatarak beklemenin daha iyi olacağını düşündü çünkü canı ayağa bile kalkmak istemiyordu. Ve yarım saat tavanı izleyip düşünürken uykuya yenik düştü.
Bir buçuk saat sonra da Miray kapıyı açıp eve girdi ve Fatma Hanımın kendisi gelmeden gitmiş olduğunu anlayınca şaşırdı. Kadına bir şey olup olmadığını merak etti ama telefon açmadan önce üzerindekilerden kurtulup daha rahat giyinmeye karar verdi. Tam yatak odasına girmiş dolaba gitmişti ki yatağın üzerinde uyumakta olan kocasını fark etti. Sadece altını giymiş üzeri çıplak bir şekilde öylece arka üstü yatıyordu.
Nenen bu saat evde olabilirdi ki? Gelmesi için daha zaman vardı halbuki. Üstelik kendisi de bu gün iki yirmi dakika erken gelmişti eve. Yoksa hastalanmıştı da haber vermemiş miydi kendisine? Korkarak kocasının yanına gidip yatağın köşesine oturdu ve elini kocasının alnına koydu. Neyse ki ateşi yoktu.
“Karan.” Diyerek seslenmeye başladı yavaşça.
“Karan”.”
Genç adam gözlerini açtı ve tavana bakan gözlerini yana yönelterek karısına baktı. “Geldin mi?”
“Geldim de sen neden bu saatte evdesin. Hasta mısın yoksa?”
“Hayır.”
“O zaman sorun ne? İzin aldıysan bana neden söylemedin ben de işten erken çıkardım.”
Doğruldu genç adam ve yataktan ayaklarını sarkıttı ama ayağa kalkmadı. Karısının hemen yanında oturdu. “Zor bir ameliyattan sonra bakmam gereken bir hastam yoktu ben de çıktım.”
Genç kadın kocasının kolunu tuttu. “Neyin var Karan? Anlat bana lütfen.”
Derin bir nefes aldı genç adam. “Beş yaşında bir kız çocuğunu kaybettim ameliyatta, ne yaptıysam geri gelmedi.”