Bir akşam Kerem ve karısı İnci, Demir, Karan ve Miray akşam yemeği ve biraz da eğlence için dışarı çıkmışlardı. Küçük Kerim de yine arkadaşında kalıyordu. Her kesin tek bir amacı vardı eğlenmek. Kerem çok önemli bir anlaşmayı imzalamıştı hatta bir gece önce toplantı için gittiği Kıbrıs tan geri gelmişti. Demir yeni bir davasını kazanmış ve Karan ile Miray da işinde çok başarılıydı. Bir grup arkadaş ve hepsi birbirinden başarışlıydı yani. Ve işte kutlama zamanıydı.
Masadaki iki kadında şahane gözüküyordu bu gece. İnci üzerine üç renkli bir elbise giymeyi tercih etmişti. Mavi, sütlü kahve ve toprak rengi. Yuvarlak yakası ve uzun kolları tam dizlerinin hizasında olan ve genç kadının tüm güzelliğini gözler önüne seren bol kesim bir elbise ile boy gösteriyordu. Kocasının haran bakışları ile daha da şahane gözüküyordu genç kadın çünkü kocasının bakışlarından dolayı yanakları al al olmuştu. Kulaklarında da adı gibi küçük inci küpeler yer alıyordu.
Miray da elbise tercih etmişti haliyle. Sonuçta lüks bir restoranda kutlama yemeğiydi. Yengesi gibi uzun kolu ve dizlerinin biraz üstünde biten bir elbise tercih etmişti. Ama onun elbisesi göğüslerinin arasına inen bir v yakaya sahipti. Siyah ve koyu gümüş renginde çizgiler ile desen verilmişti elbiseye. Aksesuar olarak da kalın bir siyah kemer elbiseyi tamamlıyordu. Ama genç kadın ayrıca iki sıralı siyak inci boncuklardan oluşan uzun bir kolyede ilave etmişti elbisesinin üzerine.
Genç bayanlara eşlik eden üç erkekte bu gece ayrıca bir yakışıklıydı. Kerem ve Karan siyah takım elbiseden yanayken Demir gri takımı tercih etmişti. Kerem aslında tam olarak karalar içindeydi. Gözleği ve kravatı da siyah renkti. Demir ile Karan ise Beyza gömlek seçmişti. Ve onlarda biraz daha rahat haldeydiler çünkü kravatları yoktu. Daha doğrusu sonradan kravatları çıkarmayı tercih etmişlerdi ve masada koyabilecekleri tek yerde Miray’ın omuz çantası olmuştu.
Demir masanın üzerindeki kadehini eline aldı ve masanın ortasına uzatarak havaya kaldırdı. “Hepimizin aynı ana denk gelen başarısına.” Dedi. Ve diğerleri de kadehleri ile genç adama eşlik etti hiç vakit kaybetmeden.
Bu arada İnci’nin telefonuna bir mesaj geldi ve genç kadın telefonuna masa altından kimseyi rahatsız etmeden bakmayı seçti. Ekranda gördükleri karşısında da şok oldu. Elleri titremeye ve gözleri yaşarmaya başladı ama herkesin içinde tabi ki ağlamayacaktı.
Masada oturan arkadaşlarına ve yanında ki kocasına baktı ve sonra ayağa kalktı çok hafif sendeleyerek. Sonra da elindeki telefonun kocasının önüne koydu ve hemen çıkışa yöneldi hiçbir şey dememeyi başararak.
“İnci.” Dedi Kerem ne olduğunu anlayamadan karısının arkasından. Ve sonra telefonu eline aldı.
Miray da yerinden kalktı ve “Neler oluyor ağabey?” dedi endişe ile.
Kerem ne olduğunu anlamıştı ve kardeşine açıklamaya vakit kaybetmeden karısının peşinden koştu ama tam ona ulaşacakken genç kadın bir taksiye binerek gitti. Kerem de hemen arabasına yöneldi ve karı kocanın arkasında diğerleri de onları takibe başladı.
Kerem burnundan soluyordu ve İnci ise taksinin arkasında ağlıyordu. Demir, Miray ve Karan ise ne olduğunu bilemedikleri için endişeliydi. Ne zaman varıldığını hiç kimse anlamadı ama arabadan indiklerinde Emine Hanımın evindeydiler.
İnci taksiden inerek artık annesi gibi gördüğü kayın validesin yanına gitti ve kendisini yaşlı kadının kollarına attı.
“İnci….ne oldu kızım? Neden ağlıyorsun yavrum sorun ne?” yaşlı kadında endişelenmişti kollarında hıçkırıklar ile ağlayan gelinine sarılarak.