Umut meleğim, umut.
Aşkım, benim tek umudum.
Senin aşkın ise hayatım.
Bebeğimiz de bizim geleceğimiz.
Karan karısının evlenmeden önceki yattığı yatak odasına derin bir nefes alarak girdi. İçinde endişe, korku ama aynı zamanda da aşk ve umut vardı. Tüm duyguları aynı anda yaşıyor ve bu yüzden soğuk soğuk terliyordu. Hangisi galip gelecekti bu konuşmadan, korku ile bekliyordu.
Genç kadın, son gördüğü o feci günden daha sağlıklı daha iyi görünüyordu. Hala yatağında yatağın başına sırtını dayamış olarak yatıyordu ama ayağa kalkıp giyinmiş ve biraz da makyaj yattığı belli oluyordu. Demek ki kendisi için hala süsleniyordu. Bu genç adamın umudunu biraz daha arttırdı ve kendine güveni geri geldi. Karısı hala kendisini önemsediğine göre hala kazanmak içinde şansı vardı. Zaten bu genç adamın elindeki tek şeydi.
Miray kocasının odaya girmesi ile biraz daha dikleşti ifadesiz bakışlarını genç adama çevirdi. Kocasının geleceğini biliyordu ama genç adamın odaya girmesi ile kalbi hızla atmaya başladı. Şu anda duygularını göstermesi için doğru an değildi. Daha değil. İlk önce kocası tüm gerçekleri ve en önemlisi ise ağabeyi haklı ise aşkını itiraf etmesi gerekiyordu. Şu anda konuşulacak her kelime her duygu belirtisi hem karı kocanın hem de doğacak olan bebeklerinin geleceğini belirleyecekti.
Karan elindeki çiçekleri yatağın yanına bıraktı. Her ne kadar içinde bit unut olsa da genç kadının gözlerindeki duygusuzluk güvenini sarsıyordu. “Bunlar senin için Miray.”
“Teşekkür ederim Karan.” Çiçekleri kucağına almadı sadece çiçeklere eli ile dokundu. Sonra da kocasına karşıda ki tekli koltuğu işaret ederek “Oturmaz mısın?” dedi.
“Tabi.” Dedi genç adam ve karısının tam karşısına ona bakmayı bırakmadan oturdu. Ama sanki diken üzerine oturmuş gibi rahatsızdı. Karısı kendisini affedinceye kadar da rahat edemeyecekti.
Çift bir süre konuşmadan sadece birbirine baktı. İnceledi, düşündü sonunda da sessizliğe son noktayı genç adam koydu. “Nasılsın? Ağrın var mı?” dedi ilk önce meleğinin sağlığını merak ederek.
“İyiyim.” Dedi genç kadın. Daha fazla ayrıntıya girmeye gerek görmeden.
Genç adamın gözleri acı, hüzün, pişmanlık ile bakıyordu genç kadına çekinikçe. “O gün sana, bebeğimize bir şey olacak diye ödüm koptu. Sizi kaybedeceğimi düşünerek ben de her saniye ölüp ölüp dirildim. İkinizi de kaybetmeye dayanamazdım, dayanamam.”
“İkimiz de artık iyiyiz, iyi olacağız.” Genç kadın ise bir o kadar kendine hakim, duygusuzmuş gibi bir tavır ile buz gibi bakıyordu genç adama.
“Üzgünüm Miray. Ben …..”
Ama genç kadın konuşmasını böldü gen adamın. “Üzgünsün demek. Ne için peki? Beni aldattığın için mi? Bana verdiğin sözlerden döndüğün için mi? Benim geleceğimi bile bile aşığınla odanda oynaştığın, benim varlığımı tamamen unuttuğun için mi?” dedi genç kadın sinirli bir şekilde. Sonun da gözlerin bir duydu belirtisi belirmişti işte. Ama o da öfkeydi.
Karısının sinirlenmesinin ona ve bebeğe iyi gelmeyeceğini bildiği için gen adam alttan almaya karar verdi. Sonuçta karısı gerçekleri bilmiyordu ama yine de bu kadar çabuk ona ihanet ettiğine inanması genç adamın kalbini kırmıştı. O kadar zaman hiç mi güvenini kazanamamıştı da bir anda güveni yerle bir olmuştu genç kadının. “Lütfen Miray sakin ol. Kendini, bebeği düşün.”