Miras

226 9 0
                                    

    Hogwarts ta altıncı yıllarını bitirmişlerdi ve artık ayrılma zamanıydı . Kayıklarla trene giderken bütün bir yıl başlarına gelen şeyleri birbirlerine hatırlatıp güldüler .
   Artık yanlarında Dorcas da vardı. O da onlardan biriydi ; sırlarını biliyordu. Hepsi ona sonsuz güveniyorlardı. James o sorada çocukça bir düşünceye daldı; eğer Lily onu kabul etseydi o da şimdi aralarındaydı ve tüm sırlarını o da biliyor olurdu. Ona çok güveniyordu. Belki de sadece ona deli gibi aşık olmasındandır bu güveni... Dans ettikleri geceyi düşündü. Daha önce pek çok kızla beraber olmuştu ancak Lily nin parmak uçlarını tutmak bile eşsizdi . O anları düşündükçe midesinde kelebekler uçuşuyor , yüzünde tatlı bir gülümseme oluşuyordu. İnkar edemediği , ama yanlış düşüncelere yorduğundan korktuğu bir şey vardı: Lily dans ederken ondan gözlerini ayırmamıştı.  Ona ilk defa bu kadar uzun süre kavga etmeksizin hatta tek bir kelime bile etmeksizin sadece bakmıştı ; tam gözlerinin içine. Bu derin düşünceleri Sirius un parmak şaklatma sesiyle bozulmuştu .
- Çatalak? Hala o dansı mı düşünüyorsun? Yüzünde çarpık bir gülümsemeyle ona bakıyordu .
- Sen de dans edemediğini düşünüyor olmalısın geceleri uyumayarak?
-Ah bunu fark ettin demek sevgili dostum! Senin aşk sarhoşluğunun ne kadar süreceğini bilmediğim için konuyu hiç açmadım . Ki senin de soracağın yoktu , öyle değil mi ?
- Baksana , neden bu kadar bekledin ki ? Ben senin dostunum , gerekirse Sonorous büyüsüyle bana bunu zorla dinleteceksin. Bu kadar inatçı ve gururlu olma dostum .. Zamanı ve sarışını kaçırıyorsun..
James in söylediklerini haklı bulan Sirius başını öne eğdi parmaklarını suya bıraktı:
-Ona karşı hissettiklerim çok farklı James. Sanırım ona.. aşığım.
- Hem de uzun zamandır .
-Neden beni ciddiye almıyor ?
-Tanrı aşkına , onunla bir kez bile ciddi konuşmadın ki..
Yüzünü ekşiten Sirius
- Haklısın . Ama beni tanımıyor . Yaşadıklarımı bilmiyor ve ben bir şeyleri ciddiye almaktan korkuyorum . Çünkü -
- Çünkü ciddiye alırsan bütün bu yaşadıklarının altında ezilirdin. Dedi James ona anlayışlı bir şekilde gülümseyerek . Sirius başını kaldırdı :
- Beni senden başka bu kadar iyi tanıyan yok, konuşmasak bile nelerhissettiğimi biliyorsun değil mi ? dedi.
- Evet dostum , her zaman öyleydi.
Peter ın boğazını temizlediğini duydular .
- Romantizminizi bölmek istemezdim ama kayıktan inmemiz gerekiyor .
İkisi de asasını çıkardı ve aynı anda
- Kapa çeneni Kılkuyruk dediler.
Peter daha çok gülerek:
- Aman Tanrım! Aranızdaki uyuma hayranım!  Bence bir şans vermelisiniz birbirinize .
İkisi de birer uğursuzluk gönderdi ve biri Peter ın ağzını yapıştırdı diğeri ise fare kuyruğu yarattı . Remus :
-Ona kızmayın sevgili dostlarım . Bence haklılık payı var. diye eğlenmeyi sürdürdü. Sirius:
- Bir lanet de o istiyor galiba ne dersin James ?
Remus iki elini birleştirdi:
- Lütfen zarar vermeyin diye yalvardı dalga geçerek.
Hagrid in gür sesi duyuldu.
- Hey çocuklar ! Trene binmekten vaz mı geçtiniz ? Hareket etmek üzere acele edin! Bay Pettigrew ? Size ne oldu böyle ?
- Sakin ol Hagrid , tekrar konuşabilecek . Hem o kuyruğa da alışkın merak etme dedi. İkisi de ufak bir asa hareketiyle büyülerini geri çektiler . Birbirlerini ite kaka trene bindiler .
  Trende şakalar yapmaya devam ettiler . Sirius son Zonko zulasını da birkaç kompartmana bomba atarak harcadı . Herkes çığlık çığlığa karışırken çapulcular onlara delice gülüyorlardı.
    Yolculukları sona ermiş trenden inmişlerdi . Hepsinin ailesi onları bekliyordu . Sirius un ailesi de oradaydı ; ancak sadece Regulus için . James in annesi ve babası onları görmüş koşarak yanlarına gelmişlerdi . Euphemia Black ailesini fark etmiş ; Sirius un hissettilerini tahmin edebiliyordu. Bu yüzden ilk ona sarıldı. Sirius onlardan her zaman aile sıcaklığı görmüştü ; kendi ailesinden hiç görmediği bir aile sıcaklığı .
-Nasılsın Sirius?
-Mm çok iyiyim!
Annesinin onu görmesi için el sallayan James :
- Evet , ben de buradayım anne. Ve gerçekten iyiyim . Ben de seni çok özledim ! En az senin Sirius u özlediğin kadar Diye yakınmaya başladı .
Annesi gülerek ona sarıldı :
- Ahh James ! Onu kıskanma !
- Evlat ! Annen Sirius a daha çok düşkün olmaya başladı ha ne dersin ?
- Öyle görünüyor baba . dedi
Annesi gülerek ikisine birden sarıldı. Üçü de gülüyorlardı . Ve onlara bakan herkes .
   İşte Euphemia nın amacı da buydu : Ailesinin onu görmezden gelmesine rağmen Sirius u mutlu etmek .
  Çapulcular birbirleriyle vedalaştılar . Ve ehliyet sınavı için görüşeceklerine söz verdiler . Hepsi aynı günü randevu almışlardı. Ehliyeti aldıktan sonra çılgın planları vardı .
   Eve vardıklarında Euphemia:
- Çocuklar hemen temizlenmenizi istiyorum , bu sırada ben de yemeği hazırlayacağım. Flaemont hayatım yardım eder misin ?
Sirius ve James ikinci kata , James in odasına çıktılar . İkisi de üzerlerindeki cüppeleri çıkardılar ve temizleriyle değiştirdiler . O sırada James in penceresinde bir baykuş belirdi . Bacağında bir mektup bağlıydı cama gagasıyla birkaç kez tıkladıktan sonra James onu içeri aldı. Kuş beklenmedik bir şekilde direkt Sirius a doğru uçtu.Sirius bu kuşu tanıyordu. Bu amcasının baykuşuydu. Diğer baykuşlar gibi üç tırnağı değil iki tırnak bulunuyordu pençesinde. Bu yüzden ona Sargos ismini takmıştı Alphard Black. İkisi de merakla birbirlerine baktılar . Sirius mektubu baykuşun bacağından kurtardı
- Sağ ol dostum dedi ve kuşu serbest bıraktı . Ancak baykuş pencereye uçmak yerine odanın bir köşesine tünedi.
Sirius hızla mektuba göz gezdirdi. Yüzü asılmıştı
- Kimden? diye sordu James .
- Andromeda'dan
-Kötü bir haber mi ?
- Amcam, Alphard. Ölmüş.
- Sirius , çok üzgünüm .
- Ben de dostum . O hepsinden farklıydı ve bu yüzden aileye kabul edilmezdi. Tıpkı benim gibi .
- Cenazesi ne zaman ? Mektupta bir bilgi var mı ?
- Evet yarın olacak. Andromeda benimle önemli bir konuda görüşmek istiyormuş. James sen de benimle gelir misin ?
- Tabi ki gelirim .
-Bir not daha var , kuşa benim sahip çıkmamı istiyor. Gel bakalım Sargos.

MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin