bibaşına-p4

280 9 0
                                    


  ...Cadde boydan boya sanki korku filmlerindeki gibiydi. Çok ürkütücüydü, sanırım bunun nedeni biraz da loş aydınlatma ve caddenin düz olması sebebiyle neredeyse ufuk çizgisine kadar gözükmesiydi. İlerilerde de hiç bir hareket yoktu. Birden kendimi çok yalnız hissettim ve biraz korktum. Fakat, aklım hala sıradışı bir şeyler olduğuna inanmak istemiyordu. Belki de şehir merkezinde kutlama tarzı bir şeyler yapılıyordur diye düşündüm.
İnsanların da hepsi oraya gitmiştir. Gerçi böyle bir şey olsa benim de haberim olurdu ama bu düşünceyi hemen kafamdan attım çünkü bu beni korkutuyordu. Bowling salonu fazla uzakta değildi. Hava da bahar yeni geldiği için ılıktı ve üşütmüyordu. Bundan dolayı ben de bisikletle gideyim dedim. Bisikletime bindim ve yola koyuldum. Gerçekten bu havada bisiklet sürmek çok zevkliydi, hem bahar havası ılıktı hem de bisikleti sürerken rüzgar hafif hafif yüzümü okşuyordu, hem de yolun karşı tarafı park olduğu için baharla birlikte yeni açmış çiçekler çok güzel kokuyordu. Ben bu güzel duygular içindeyken bowling salonuna vardım. Arkadaşlarım da birazdan gelir diye düşündüm ve gelince beni görsünler diye içeri girmedim bu arada bir sigara içerim dedim. Hem arkadaşlarım gelince bir tane daha içerdik bu da bana oyun boyunca yeterdi. Sigaramı yaktım ve etraf sessiz olduğundan dolayı çatır çatır yanan tütünün sesi kulaklarıma doldu. Sigara içenler bilir, bu hoş ses insanın sigaradan aldığı keyfi artırıyor. Sigarayı içerken yine etrafa baktım ve hayalet kasaba gibi hiç kimse yoktu ortalıklarda, artık iyice garipsemeye başlamıştım bu durumu. Sigaram bitince telefonu çıkarıp saatime baktım. Bu arada söyleyeyim saat, kolye, yüzük tarzı hiç bir şey takmıyorum, nedense aşırı rahatsız ediyor beni o yüzden saate bakmak için bile telefonu çıkarıyorum. Saat yediyi çeyrek geçiyordu ve ne gelen vardı ne giden, halbuki Emre asla bir buluşmaya gecikmezdi. Fakat o bile henüz yoktu. Ben de merak edip ona mesaj atayım dedim fakat telefon çekmiyordu. Üstelik şehrin göbeğinde, tam karşımda da baz istasyonu vardı. Bunun üstüne iyice şaşırdım. Fakat bir yanım hala mantıklı sebepler üretip garip bir şeylerin olduğuna inanmamaya çalışıyordu. Belki de benden önce gelip içeri girmişlerdi beni bekliyorlardı, neden olmasın? Ben de dedim içeri gireyim, bakayım içerideler mi diye, fakat kapıdan içeri girince beynimden aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim çünkü içeride hiç kimse yoktu. Ne bir görevli, ne de müşteri vardı. Işıklar yanıyordu, hatta televizyon bile açıktı ama bir tek insan dahi yoktu. " Kimse var mı? " diye seslendim üç dört defa fakat hiç bir ses gelmedi. Salonun içinde dolanmaya başladım kadın tuvaleti de dahil her yere baktım ama kimse yoktu. Kendimi çok kötü hissettim, ve artık aklım bir bahane üretemiyordu. Ortada sıradışı bir durum vardı ve hiç bir anlam veremiyordum. Dışarı çıktım belki arkadaşlarım gelmiştir dışarıda beni bekliyorlardır diye fakat ortada kimse yoktu. Artık iyice garip hissetmeye başlamıştım ve neler olduğunu çok merak ediyordum. Farkına bile varamadan bir sigara daha yakıp hızlı hızlı içmeye ve korkuyla etrafa bakmaya başladım. Sanki koskoca şehir bomboştu ve bir tek ben vardım. Bu düşünce beni daha da korkutuyordu ve bir an önce eve gitmek istiyordum. Eve gittiğimde de tek istediğim ev arkadaşım Oğuzhan'ın evde olup bütün bu olanlar hakkında bir bilgisinin olmasıydı. Bisikletime atlayıp hızlıca eve doğru yol aldım fakat yolda giderken gözüm ileride gökyüzünde bir şeye takıldı...  

bi' başınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin