E)4(O

132 9 2
                                    

Onu kıskanmıştım. Ben bir erkeği kıskanmıştım.

"Hayır. Kıskanmadım. Yalnızca asistanımsın ve ortaklarımla bu kadar samimi olmamalısın."

Cümlemi bitirdiğim sırada içeri Chanyeol daldı.

"Naber Ggamjong ?" Çince ismimi söyledi ve kendini deri koltuğa attı.

Soo bana döndü. Selam verdi vw gitti.

"Senin bu asistanın çok saygısız. Ama kalp şekilli dudakları için affediyorum." Dediğinde masamın üzerinde duran fanusun içinde aldığım bir topu kafasına doğru attım.

"Yavşak Park Dobi." Dedim ve önüme döndüm. Biraz sonra odaya giren Baekhyun deri koltukta Chanyeol'ün yanına oturdu.

"Benim Benben'im var." Başımı iki yana salladım ve dosyalara baktım. O sırada yine dürtüyle Soo'yu görebileceğim şekilde koltuğumu çevirdim. Camdan gördüğüm manzara ile koşarak odamdan çıktım.

Onun odasından çıktığım sırada eski sevgilim odama girdi. Onunla tartışmaya başladık.

Ondan ayrılma sebebimi merak ediyordu. Ondan ayrılma sebebim çok sert olmasıydı.

Bazen işin içine kırbaç ve kelepçeler bile giriyordu. Bunları istemediğim için ondan ayrılmıştım.

Ve erkek bir sevgilim olacaksa dikkat edecektim. Onunla uzun süre sex yapmayabilirdim.

"Neden ?" Bağırdığında onun aksine fısıldadım.

"Bunu sana söylemiştim. Şimdi buradan gider misin Woo Bin. Beni kovdurmak mı istiyorsun ?" Üzerime yürüdü. Yakalarımdan tutup kaldırdı.

"Yalan söylüyorsun ! Daha önce yalan söylememen gerektiği hakkında konuşmuştuk." Sert sesinin ardından elini kaldırdı. Bana atacağı tokadı beklerken gözlerimi kapadım.

Biraz sonra yakamı bıraktı. Tokat yememiştim. Önce tek gözümü sonra iki gözümü açtım. Önümde bir ense vardı. Ayrıca Woo Bin iki elini kaldırmıştı.

Ayaklarımın üzerinde yükseldiğim zaman Woo Bin'e doğrultulan işlemeli silah'ı gördüm. Bu silah Kim Kai'ye aitti.

Benim önüme geçnişti. Ne zaman peki ?

Ona tokat atmaya kalkışmıştı. O an tek bir şey hissettim. Onun saçının tek teline zarar vermeye kalkarsa o adamı öldürürdüm.

Odasına girdiğimde gözlerini korkuyla kapatmıştı. Yavru bir kedi gibiydi. Benim Kediciğimi korkutan bu adama karşı silahımı kaldırdım.

Ensesinde hissettiği silahla Kyungsoo'yu bıraktı. Hızla Kyungsoo'nun önüne geçtim.

Gözlerini açmasının ardından ayaklarının üstünde yükseldiğini anlamıştım. Şimdi o halini görmek vardı...

"Kyungsoo, beni bu adam için bırakmış olamassın. Sevgilim ???" Adama karşı sert bakışlarımla konuştum.

"Bir daha Asistanıma beş metreden fazla... Hayır hayır on... On beş. Evet. Asistanıma on beş metreden fazla yaklaşmana izin vermiyorum." Sert ve Soğuk(Yazar burada diğer kitabına gönderme yapar) sesimle konuştuğumda adam korktu ve başını sallayıp çıktı gitti.

Arkamı döndüğümde ona baktım. Başını eğmişti. Çok tatlı.

"Soo, bana bak." Başını kaldırdı.

"Onu gördüğün an ne zaman olursa olsun bana söyleyeceksin. Anladın mı ?" Başını salladı. Gülümsedim.

"Biraz önce yaptığın gibi yapsana ?" Gözlerini büyüttü. Anlamamıştı. Masumca ve saf saf bakarken dudaklarına yapışmak istedim.

"Boşver. Bu akşam birlikteyiz." Dedim ve odasından çıktım. Söylediğimi yanlış anladığı için donmuş bir biçimde kızarmıştı.

Odama döndüm. Ona bakıp göz kırptım. Daha fazla kızarmasıyla güldüm.

e(x)o

Akşam olduğunda şirketten çıktık ve bir bar'a gittik.

Tabii ki de patroncuğumun (!) Seçimiydi. Gittiğimiz gibi içmeye başlamıştı.

Kim bilir kaçıncı kadehi içiyordu ? Ama hâlâ sarhoş olmamıştı. Bir süre sonra ayağa kalktı.

Gayet düzgün yürüyordu. Sesi de kendinde çıkıyordu.

"Evde sarhoş olmak istiyorum. Araba da beni bekle. Hesabı ödeyeceğim." Anahtarını uzattığında başımı salladım.

Arabada onu beklemeye başlayalı birkaç dakika oluyordu ki geldi. Arabayı çalıştırdı. Ona baktığımda gülümsedi.

"Meraklanma, sarhoş değilim. Henüz."

Henüz. Henüz. Henüz.

Bu 'Sarhoş olacağım.' demekti. Düşünmeyi kesip camdan dışarıyı izledim.

Tanıdık, kavun içi renkli villa'nın önüne geldiğimizde arabadan indim.

Onun evine ilk girişim değildi. Bu yüzden ondan önce salona gitmiştim. Bana şirketten çıkarken üzerimi değiştirmem için zaman tanıması güzel bir şeydi.

Takım elbise ile asla rahat edemezdim. Kai, elinde bir şişe ve iki kadehle geldiğinde koltukta yanıma oturdu.

Üzerinde bir kot ve bir atlet varken fazla çekiciydi.

Kadehleri doldurduktan sonra birini bana uzattı.

"Ben içmesem ?" Kaşlarını kaldırdığında kadehi aldım. Gözüme sevimli görünmüştü.

Uzattığım kadehi aldı. Boydan camın ardında bulunan bahçeye bakarak içmeye başladı. Evimin çevresindeki yüksek duvarlar sayesinde bahçe gözükmüyordu.

Bende onun gibi havuzun hafifçe dalgalanan suyuna odaklandım.

"Moralim çok bozuk. Haliyle keyfim de yok." Konuştuğumda biten kadehini masaya bırakmıştı. Bende kadehi tek dikişte bitirdim ve iki kadeh daha doldurdum.

İkimiz de kadehlerimizi bitirdikten sonra Kyungsoo ayık bir biçimde bana baktı.

Kararlılıkla kucağıma oturdu. Çok narin bir bedeni vardı. Ve ben onu becerirken onu incitmekten korkuyordum. Kucağımda kaydı.

"O zaman asistanı olarak patronumun moralini düzeltmeli, keyfini yerine getirmeliyim." Tişörtünü sıyırmaya başladı. (Medya)

Yarım Kalan Aşk ||	KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin