Bir kaç saniye içinde İrem ile aynı tepkiyi verdik.
''Hasiktir!''
Bu senkronik tepkilerimiz irkilmeme sebep oldu. Gördüklerim gerçek olmamalıydı. Olmasını istemedim. Midem ağzıma gelmişti hemen. Daha önce böyle bir şeye şahit olmamıştım. İrem'e tekrar göz ucuyla baktım. İrem gözlerini kaçırdı olaydan. Midemin bulantısı bir yandan bastırırken aklımdan onlarca düşünce geçiyordu. Neden? O bir hastalıklı mıydı ki? Bahsedilen şiddet tarafı bu muydu? Başka bir neden yok çünkü. Bir insan bunu yapacak kadar başka türlü deliremez herhalde? Ne kadar iğrensem de kendimi bakmaya zorladım. Gözlerimi kısarak sokağın ortasındaki kan gölüne baktım. Belki bir kanıt görürüm. Bu olayı açıklığa kavuşturacak bir kanıt.
''Ömer, kusacağım sanırım.''
İrem'e döndüm. Yere çömelmiş ağzını tutuyordu.
''Tuvalete koş istersen.'' dedim her ne kadar anlamsız olsa da, kendimi zorlayarak.
Kafamı tekrar adama çevirdim. Ellerini kana bulamış, ovuşturmaya devam ediyordu. Aşırı hassas bir midem yok ama cidden midemi kaldırmaya yetmişti bu. Tam o sırada adamın ensesindeki ufak morluğu fark ettim. Tahmin ettiğim gibi. Bir normallik yok. Kafamı kaldırdım. Önümüzdeki sokak çok geniş değildi. Olayların yaşandığı yer biraz meydan gibiydi sadece. Dikkat kesilince çoğu detayı görmek mümkündü. Adamımıza geri baktım. Elindeki kanları ovuşturdukça vücudu kanı emiyor gibiydi. Derisinin üstündeki kan yavaşça solup adamın ten rengini ortaya çıkarıyordu. Ufak olsa da ensesindeki morluğun yüz ölçümünün azaldığı gözle fark edilebilirdi. Şaşırma ve iğrenme duyguları yüzüme yansırken İrem'e döndüm. Hala gözlerini yere sabitlemişti. Balkonun altından sesler gelince kafamı çıkardım. Bir kadın çığlık çığlığa sokağın başından olay yerine koşmaya başladı. Kadının bağırışları kulaklarımı yırtıp, içime içime işledi bir bir. Zaten diken diken olan tüylerimin kaskatı olduğunu hissedebiliyordum.
''EKREM!.. EKREEM?! NE OLDU BÖYLE?!''
Annesi olabilir diye düşündüm hemen. Hızlı adımlarla kan göletlerinin içinden adamın yanına ulaştı. Genç bir kadın değildi. Dikkatli bakmadığım halde de kadının topalladığını anladım. Topallasa bile hışımla yürüdüğünü görmek zor değildi. Kadın ne kadar sinirlenmişse ortada cansız bir şekilde yatan çocuğa bakmadan adamın yanına gidip elindeki çantayla hırsla ve var gücüyle vurmaya başladı. O sırada İrem ayağa kalktı.
''İyi misin?''
''Harikayım.'' dedi ifadesiz bir suratla.
Kafamı daha iyi görmek için uzattığımda Emre ve Talha'nın salonun balkonundan olayları izlediğini gördüm. Dehşete düşmüşlerdi. Kımıldamadan olan biteni izliyorlardı onlar da. Kafamı tekrar olaya çevirdim.
Adam, kadının çantasını yakalamıştı. Çekiştiriyor, sağdan sola savuruyordu. Bir yandan tekme atıp yere düşürmeye çalışıyordu kadını. Fakat kadın da inat edip bir türlü çantasını bırakmıyordu. Ansızın kafasına gelen bir darbeyle bilinçsiz bir şekilde yere yığıldı. Üstü başı kıpkırmızı olan adam kadının üstüne binmişti. Aniden gelen bir çığlıkla tekrar irkildik. Sokağın diğer sonundan gelen tiz bir çığlıktı. Balkondan görmemiz imkansızdı. Kendime geldiğimi fark ettim bu çığlıkla. Bütün bunlar gerçekleşmeye başlayınca işlerin boka sarmaya başladığı düşüncesi nihayet aklıma girmişti. Titredim. İliklerime kadar korku hissettim. Bunlar yaşanırken öldüğünü düşündüğümüz Ekrem, kopmuş koluna rağmen ayağa hızlıca kalktı.
Yan camdan Talha'nın bağırdığını duydum.
''SEN CİDDİ OLAMAZSIN!''
Ekrem birden koşturmaya başladı. Elleri ve yüzünde oluşan morluklar herkesin görebileceği şekilde ortaya çıkmıştı. Hepimiz ağzımız açık bir şekilde olanları izliyorduk. Annesi olduğunu düşündüğümüz yaşlı kadının kolunu yakaladı. Ekrem'in tuttuğu yer kadında çabucak bir mor iz oluşturmuştu. Bu kadar çabuk mu yani? Ağzım beş karış açık olanları seyretmekten başka hiçbir şey yapamadım o anda. Sanırım düşündüğümüzden çok daha büyük bir bokun içindeyiz. Ekrem, tuttuğu kolu bir hamlede kırdı ve geri kalan vücudu tekmelemeye başladı. O sırada gözüm adama çarptı. Kıyafetlerindeki mat kırmızı ve bordo rengindeki desenleri anlayabiliyordum ama vücudundaki, özellikle de ellerindeki kan nereye gitti? Kafamı panikle kaldırıp etrafımdaki pencerelere çevirdim. Tanımadığım bir kaç tane endişeli ve dehşete düşmüş surat olayları göz kırpmadan izliyordu. Soğuk soğuk terlemeye başladım.