Bölüm VI

5 2 0
                                    

Hastalığın evreleri olduğu bilinmiyordu sanırım?! Boynuz nereden çıktı? Kocaman hem de.

Hislerim yok oldu bir anda. Toparlamaya çalıştım beynimin içinden düşen düşünceleri.

Üzüntü? Hayır.

Heyecan? Belki.

Korku? Kesinlikle.

Bu boynuzlar hakkında ne haber ne bilgi aldık. Bu ilk defa oldu. Umarım daha bilmediğimiz çok bir şey yoktur. Mutasyona da uğruyorlar demek oluyor. Hala insanlarla mı karşı karşıya mıyız şüphe duymaya başladım. Bunları liste halinde tekrar not almalıyım. Günlüğüme not alabilirim. Sahi. Günlük diyorum da 2 gün içinde not defteri olup çıkmıştı. 

Günlüğüme bakıp eski anılarımı görmek hoşuma gidiyordu. Yaşadığım süre zarfı boyunca neler geçirdiğimi okumak tekrar anmak... Ne zaman bu defteri elime alsam aklımda canlanırdı. Şimdi ise elime aldığımda tek hissettiğim şey çaresizlik oluyor. Bu... pek iyi değil gibi. 

Salonda uyuduğum için defterim orada kalmıştı. Balkondan ayrılıp hızlıca gidip defterimi aldım. Yanında asılı duran kalemi çekip en son kaldığım sayfayı açtım.

*Hastalığa yakalananlar çok çok kısa bir süre sonra saldırganlaşıyor.

*Kan ihtiyacını gidermek(?) için gördükleri her canlıya saldırıyorlar.

*Gelişmiş olan evreleri var. Bildiğimiz türü sadece boynuzu olanlar.

*İnanılmaz bir güç artışı oluyor saldırganlarda.

Atladığım bir şey yok galiba. Şu an için bunlar yeterli gibi geldi. Öğrendikçe not alacağım. Elveda günlük. 

Kapıdan ses gelince arkamı döndüm. Emre, içeri girip kendini koltuğa attı. Yanındaki kumandaya uzanıp televizyonu açtı. 

Sıçayım. İşlerin bu hale geleceğini daha okulda anlamıştım. Her şey yanlış gibiydi zaten. Sanki bir filmmiş gibi ilerlediği için olabilir. Tabi ben de az hayalperest değilim. Ama maalesef bunlar artık gerçek. Ya ama sahiden! İlk sirenden çözmüştüm işi. Bir garip çalmıştı. Daha önce hiç duymamıştım. Vardı bir bokluk orada zaten. Doğrusu bu kadarını da beklemiyordum. Yine de verdiğim kararlardan memnunum. Sonuçta şu an yaşıyorsak verdiğim kararlar, daha doğrusu aldığımız kararlar yüzünden. Bunların bile heba olmaması lazım. Eskiden beridir kararlarıma güvenirim. Beni nadir yanıltırlar. Arkadaş seçimim olsun, hayatımı şekillendirecek kararlar olsun... Ah... Eski hayat dedim de. Altüstü bir kaç gün öncesi. Bu olaylar o kadar beynime işledi ki artık neredeyse dün ne yaşadığımı bile hatırlamıyorum. 

Kafamı düşüncelerimden arınmak için sallayıp Emre'ye döndüm. Gereksiz bir sakinlik vardı üstünde. Korkutucu.

''Başka kanal olmaması gayet normal.'' diye kendi kendine mırıldandı.

Kafamı televizyona çevirdiğimde garip bir açıklamayla karşılaştım. 

*YARDIM GÖNDERME ÇALIŞMALARI YAVAŞ YAVAŞ İLERLEMEKTE! BU KADAR KISA SÜRE İÇİNDE AŞIRI YAYILDIĞI İÇİN YARDIM GECİKMEKTE VE BAZI YERLERE ULAŞAMAMAKTADIR...*

Ne yani. Sadece bu yüzden mi bize yardım gelemiyor? Mantıksız da değil ama. Garip birazcık. Sadece... Sadece... Madem bizim şehir hastalığı en fazla barındıran şehirlerden birisi, sanki bize biraz daha fazla önem veya ilgi göstermeleri lazım gibi değil mi? Ne bileyim. Mesela bir güvenli bölge hiç de fena olmazdı o kadar kötülesem de. Sanki kendimiz elde edelim diye bilerek yapmışlar gibi oluyor böyle. 

13 GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin