Ö.E

7K 195 321
                                    


    Okumaya başladığınız tarih!?


    Gözlerimi ovuşturarak kalktım yataktan banyoya giderek . Elimi ve yüzümü dikkatlice yıkadım çünkü yüzümdeki yaralar halla geçmemişti. Kanla karışık su gidere akıp giderken öylece suyu izledim böyle olmayacaktı. En iyisi duş almaktı , üzerimdekileri dikkatlice çıkartarak suyun altına girdim dikkatli olmak zorundaydım çünkü vücudumdaki yaralarda hala geçmemişti . Gergin vücudumu ılık ve mayıştırıcı suya bıraktım mermere bağdaş kurarak oturdum ve suyun saçlarımdan vücudumu akmasına izin verdim. Sağ tarafımdaki sampuanlardan kendi çilek kokulu şampuanımı alarak avucuma döktüm şampuan kutusunu yerine koyduktan sonra  avucumdaki şampuanı saçlarıma karıştırarak yıkamaya başladım. Ellerimi saçlarımdan çekerek suyla birlikte durulanmasına izin verdim. Su saçlarıma geldikçe ellerimi saçlarımda geriye atarak, köpüklerin gitmesini sağladım. Şeker kokulu duş jelimi vücuduma dökerek vücudumu da dikkatlice yıkadım yavaşça ayağa kalkarak bütün vücuduma ve saçlarıma su tuttum musluğu kapattıktan sonra bornozuma sarılarak odama geçtim . İç çamaşırlarımı giydikten sonra siyah kotumu ve mor kazağımı giydim boy aynamın karşısına geçerek , saçlarımı ikiye ayırarak taramaya başladım . Tarakta kalan saçları çöp kutusuna atarak saçlarımı salık bıraktım. Yavaş adımlarla merdivenlere yöneldim demirliklere tutunarak sessizce aşağıya indim.  salona bakmadan direk mutfağa girdim . 

Annem!

 Kahvaltıyı hazırlamış çayları koyuyordu.    ''Günaydın anneciğim '' annemin yanağına büyük bir öpücük kondurdum oda yüzümdeki yaralara  dikkat ederek öptü ve sıkıca sarıldı sadece karşılık verdim .  ''Ne bu! sabah sabah sevginizi sonraya saklayın!!'' duyduğum sert ses vücudumu titremesine neden olurken yavaşça ayrıldım  annemden . Sofranın uç köşesine oturarak annemin oturmasını bekledim babama bakmıyordum. Yüzünü görmek bile istemiyordum .  Çünkü ben nedenli yada nedensiz şiddet gören daha 17 yaşında bir genç kızım adım Nira çelik  ve şimdiden nefes almaktan nefret eden bir genç kızım tek tutunacak dalım annem her ne kadar beni koruyamasa da  varlığı yetiyordu.

 Kahvaltımı bitirdikten sonra anneme  dışarıya çıkıp çıkamayacağımı sordum babama sormamı söyledi kafamı usulca sallayarak babamın yanına ilerledim kafamı kaldırmadan   '' şey baba biraz dışarıya çıkabilir miyim ?''  yüzüme tersçe baktı ve tekrar gazetesine döndü   ''Defol!''  gözlerim dolmuştu yine.  Neden böyleydi neden sürekli  hıncını benden çıkarıyordu anlamıyordum. Montumu giyerek , telefonumu ve anahtarımı cebime attım. Kapıyı çekerek çıktım,  belkide kız çocuğu olduğum içindi.  Bilemiyordum daha doğrusu anlayamıyordum çözemiyordum... 

  Kendimi bildim bileli babamdan hem ruhsal hemde tensel  şiddete mağrus kalmışımdır.  Gözümden akan damlayı elimin tersiyle sildim.  Ayağımın takılmasıyla önüme gelen ilk şeye tutundum . Bunun bir kol olduğunu anladığımda utancımdan yerin dibinde olmayı, yerin dibine girmeyi diledim ellerimi hemen çekerek .     ''Özür dilerim! ''  dedim . Kafamı hafif kaldırdığımda kaşları havada bana bakan yakışıklı bir beyefendiydi . Kafamı tekrar eğerek .

''Özür dilerim bayım!''

Yoluma devam ettiğimde arkamdan bağırmasıyla gülümsedim.

''Daha dikkatli olmalısınız bayan!''

Sesi kızgın yada katı değilde sanki gülerken söylemiş gibiydi ve buda benim yüzümde belkide fazla nadir görünen bir  sıcak  gülümseme oluşturmuştu.  Biraz ilerideki eski parka girdim  ve eski demir salıncaklardan birine oturarak hafifçe sallandım. Birden aklımda yeniden yeşeren anılarla doldu gözlerim...

ÖĞRETMENİMLE EVLİYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin