Ö.E

3.3K 142 92
                                    

***Öncelikle merhaba! Biliyorum çok geç kaldım bunun için özür dilerim nedenini sonra açıklıyabilirim sanırım şimdi bölümümüze geçelim haydi...***


     ''Anne ben bu süsleri nereye koyacağım?'' dedim. Annemle  konuşmamızdan iki hafta geçmişti. ''Mutfağın oradaki eşya dolabına koy yavrum.''dedi üst kattaki holü temizlerken. Mutfağa doğru ilerlerken eşya dolabını aradım. Dolaba poşetlediğim süsleri koyarken susadığımı fark ettim. Yüksek kapaklı dolabı parmaklarımla yükselerek kaldırdım. Parmaklarımla almaya çalıştığım bardak parmaklarımla itilirken kolumu biraz daha zorladım. Kol kaslarım acımaya başlarken elimin üzerinden bardağa yetişerek bardağı  kavrayan ince uzun parmaklarla topuklarımın üzerinde durdum ve arkamı hafif bir şekilde döndüm.  Geniş cüsseli bir göğüsle karşılaştım. Kafamı yavaş bir biçimde kaldırmaya başladım. 


Aras bey!


Kafamı utançla eğdim bedenlerimizin arasındaki üç veya beş santim vardı. Ve bu yakınlık beni fazla utandırmıştı. Bir adım gerileyerek eliyle kavradağı bardağı bana uzattı. ''Al bakalım küçük hanım.'' kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Dudaklarımdaki samimi küçük bir tebessümle bardağı alarak. ''Teşekkür ederim efendim.'' dedim ve musluğa yöneldim. Yarısına kadar doldurduğum suyumla birlikte masaya oturdum. Yavaş yudumlarla içmeye başladım. Gözlerim etrafta dolanıyordu çünkü aras bey hala burdaydı ve yaptığı tek şey masanın karşısındaki duvarın çıkıntısına yaslanarak beni izlemekti. 


Utanıyordum!


Bitirdiğim suyumla oturduğum sandalyeden kalkarak bardağımı makinaya attım. Ellerimi suyun altından geçirerek mutfağın çıkışına ilerlemeye başladım. ''Babandan sürekli şiddet görüyor musun?'' Yerimde durarak kafamı aras beye çevirdim. Gözlerini bileğime sabitlemiş çattığı kaşlarıyla bu soruyu sormuştu. Gözlerim morarmış koluma kaydı üzerimdeki bordo gömleyin kolarını avuçlarıma hapis ederek bileklerimi sakladım. Çünkü eğer bu gördüğü darbe izi olurda babamın kulağına giderse daha kötü şeyler olurdu. ''Soruma cevap vericek misin?'' avuçlarımda olan gözlerimi aras beye çevirdim. ''Bu sizi ilgilendirmez aras bey!'' hızlı adımlarla mutfaktan çıktım. Kendimi çok kötü hisediyordum açıkcası çünkü insanları terslemeği hiç sevmezdim ama bu konuda yapabileceğim başka bir şey yoktu malesef.


Lanet olsun!


''Sen çok yoruldun yavrum bu gün istersen eve git ?'' kafamı balkonun manzarasından anneme çevirdim. ''Hayır anne yorulmadım.'' dudaklarıma zorla yerleştirdiğim tebessümle anneme bakıyordum. Aslında öylemiydi tabi ki değildi içim her zaman olduğu gibi kan ağlıyordu ben sadece bunu belli etmiyordum. 


O kadar !


''Peki kuzum.'' dedi yanıma gelerek saçlarımı sevdi. Bir iki adım gerileyerek geri kalan işine döndü bende kafamı balkonun manzarasına çevirdim. Karnımın acıktığını hissediyordum hafif bir derinlikle içeri geçerek mutfağa ilerledim. Annem ortalıkta yoktu  masanın üzerinde gözüme takılan meyve tabağına utanarakta olsa uzanarak bir elma aldım. Temizlerdi ama ben yinede çeşmeyi açarak yıkadım. Islak elmayı üzerime silerek ısırdım evet yıkadıktan sonra kurulamak için üzerime sürdüm.


Pek hijenik!


Kendime gülerek elmadan bir ısırık daha aldım gerçekten acıkmıştım. ''Yorulmuşsunuz belli nuriye hem nirada yorulmuş yemeğe kalın işte.'' gül teyzenin sesiyle birlikte kafamı kapıya çevirdim. Annem mahçupça kafasını salladı. ''Sağolun ama eve gidelim biz. Rahatsız etmeyelim sizi.'' Gül teyze itiraz istemez bir biçimde çenesini kaldırdı. ''İtiraz istemiyorum nuriye yemeğe birlikte oturalım.'' Annem kafasını eğmekle yetindi. Annem gerçekten yorulmuştu, bana pek bir iş vermemişti bütün yükü kendine almış ağır işleri hep o yapmıştı .

ÖĞRETMENİMLE EVLİYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin