26 Gün Önce;
Okul biteli 2 saat olmuştu ama Daniel ile Benjamin ıssız sokaklarda aralarında bir adımlık mesafe ile yan yana yürüyorlardı.Onların üç adım arkalarından da ben geliyordum.Daniel ile Benjamin'in bir an elleri birbirine değmişti.Benjamin hemen ellerini koyu yeşil ceketinin içinde sakladı.Dokunduğu yeri yakıp kendi kül oluyordu.Aynı şey Daniel içinde geçerliydi.Dokunamıyorlardı birbirlerine.Yürümeye devam ettiler.Birden Daniel'in telefonu çalmaya başlamıştı.Telefonun üzerinde babam arıyor yazısını görünce hiç açmak istemedi ve telefonu arka cebine koydu.Benjamin'e baktı.Yüzüne batan güneş vuruyordu.Ona bakmak bile yüzümde büyük tebessümlere neden oluyordu.Telefonu ikinci kez çalınca açtı...Eve gitmesi gerekiyordu ama Benjamin ile kalmak istiyordu.Ona sarılmak istiyordu.Kollarının arasında hissetmek istiyordu onu ama tek yapabildiği normal,sıradan bir günmüş gibi veda etmek oldu.
Eve geldiğinde annesi ağlıyor babası ile abisi ondan iğrenircesine bakıyorlardı bende pencerenin altına oturmuş birazdan olacakları seyrediyordum.Babası yanına gelip ona sertçe bir tokat attı.Canını yakmamıştı ama;
"Bu ne içindi?"
"İbne oluğun için."
İbne kelimesi kafasına balyozla vurulmuş etkisi yarattı.Birini sevmek ibnelik miydi babası için?Oğlu birine aşık olduğu için ağlanılcak birşey miydi?Yanımda ki masadan kırmızı kaplı deri defteri eline aldı.Daniel'in günlüğününden bir paragraf okudu;
"Sevgili günlük:Benjamin bugün beni sevdiğini itiraf etti ona bende seni seviyorum diyemedim ama söz yarın karşısına çıkıp ona seni seviyorum,seni çok seviyorum diyeceğim."
Babası birkaç sayfa çevirdi yine rasgele bir paragraf okudu;
"Gözleri gözlerime bakıyordu.Gözleri kahverenginin en güzel tonuydu ya da bana öyle geliyordu.Bütün gün derste Benjamin'i izledim ona sarılmanın,öpmenin,dokunmanın hayalini kurup durdum.Ona onu öpmek istediğimi söyledim.Bunu yapamacağını hak etmediğini söyledi tam o an dudaklarına yapıştım.Alt sınıflardan biri bizi gördü hemen çekilip kaçtık oradan ama buna pişman olmadığını söyledi.Bende pişman değildim,asla."
Abisi tekmeler savurmaya başladı.Kendi ailesinden dayak yemişti.
Bazen oturup bunları yaşayan değilde bunları yaşatanların en acı verici intihar şekilleri ile kendilerini öldürmelerinin hayalini kurarım.
Daniel o günden sonra psikiyatrist'e gitmeye başladı.Hormon testleri yapıldı ve ailesi okuldan aldılar;
Okula girdiklerinde Daniel'in gözü Benjamin'i aradı sadece.Parmak uçlarına basıp bahçeye göz attı ama ortalıklarda yoktu.Koyu kahverengi deri koltuklarda otururken önündeki sehpanın örtüsünün püskülü ile oynuyordu.Artık Benjamin yoktu.Derslerde onu izleyip hayal kuramayacaktı...Ailesi nakil işlemlerini yapmış odadan çıkacakken kapıdan Benjamin girdi.O an Daniel'in kalbi öyle bir ritimde attıki o odadaki herkes biraz kulak verse,duyabilirdi kalbinin sesini.Benjamin'in elinde bir liste vardı titreyen elleri ile uzattı okul müdürü Bay Noah'a.O an Ben ile Daniel'in gözleri buluşmuştu.Ben Daniel'in kırmızı gözlerini görünce oracıkta ölmek istedi.Onun acı çekmesinden nefret ediyordu.Ben'in elinden listeyi alan Bay Noah;
"Sağol Benjamin."dedi onaylarcasına.
Benjamin ismini duyan Daniel'in babası Benjamin'e öldürücü bakışlar atıyordu.Benjamin Daniel'e bakıp zoraki bir şekilde gülümsedi.Ve gitti...
20 Gün Önce;
Saat gecenin üçüydü.Daniel önceden Benjamin ile oturup,gezdikleri sokaklarda yürüyordu aylak aylak.Bu iki gençle neden bu kadar vakit harcadığımı bilmiyorum ama onlarda beni çeken birşey vardı.Saatlerce yürümekten sıkılan Daniel bir apartman girişine girip geceyi orada geçirdi.Ertesi sabah Daniel direk okula gitti Benjamin ile tanıştıkları okula.Her sabah okula erkenden gelen Benjamin olurdu.Sınıfta kimsecikler yoktu sadece orta sıralarda oturan Benjamin dışında.Daniel ona doğru koştu.Daniel'i fark eden Benjamin hemen ayağa kaltı.Birinin eli yüzünde diğerinin eli boynundaydı.İkisininde gözyaşları ağzına giriyordu.Bu yüzden konuşamadılar ilk başta.Sessizliği bozan Daniel oldu;
"Ben,seni seviyorum.
Özür dilerim uzun bir süre boyunca buralarda olamayacağım.
Üzgünüm ve seni seviyorum...
Tanrı'm seni seviyorum nasıl ayrı kalıcağım ben oralarda senden..."
Bu sözler Benjamin'in ağlamasını şiddetlendirdi.
"Ağlama lütfen.Yalvarıyorum sana ağlama ikimiz yerinede ben ağlarım."
Benjamin hala ağlıyordu onun ağlayan yüzünü görmemek için Daniel ona sarıldı.Birkaç dakika sonra kendini biraz olsun toplayan Benjamin;
"Bende seni seviyorum.
Söylememeliydim.
Sana seni sevdiğimi söylememeliydim..."
Daniel son bir kez baktı onun yüzüne gözyaşlarını eli ile silip;
"Kendine iyi bakmalısın ben yokken."
Benjamin beni de götür diyemedi.Ağzına geldi o kelimeler ama Daniel çoktan arkasını dönmüş gidiyordu oradan...
Bir üst geçitteydik.Aşağıda arabalar son hızda gidiyorlardı.Ona ondan hikayesini anlatmasını istemedim.Onlara acımıştım,üzülmüştümde galiba ama son bir kez Daniel ile konuşmazsam olmazdı.
"Merak etme sevgilini gerçekten seviyorsan diğer dünyada bulabilirsin bence."
Daniel yere bakan yüzünü bana çevirdi.Bir adım bana doğru gelerek;
"Söylesene buradan attıktan sonra kendimi paralel evrende falan mı bulacağım yoksa bir hayvan olarak mı?Imm ya da cehennemde mi?"
"Bunun cevabını sana ben veremem ama atlayarak öğrenebilirsin."
Birkaç adım daha yaklaştı bana.Cesaretliydi.
"Sen şu şifozren hastalara beliren şeytansın öyle değil mi?Bana intihar etmemi söylüyorsun.Delirmişim."
"Hayır,ben ne şeytanım ne de sen delirdin."
Başka sorusu yoktu.Öylece attı kendini geçitten aşağıya.Cesetini arabalar ezdi ve gitti çok uzaklara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri İntiharsızlık
FantasíaHergün intihar edenlerin yanında usulca beriliyor,onları usulca izliyor ve son anlarında onlarla konuşuyor. O ne bir insan ne de Tanrı tarafından görevlendirilmiş bir melek.O kimse.Çoğu kişi onu zihninde yarattığı bir kişilik olarak görüyor ama sade...