3rd rose

1.3K 162 62
                                    

Sert bir rüzgar daha estiğinde Chaeyoung ince kıyafetlerine rağmen bunu umursamadı. Koluna girdiği Lalisa ile beraber hızlı adımlarla hastaneye ilerliyor, bir yandan da elindeki papatyaları esen rüzgardan korumaya çalışıyordu. Üstüne siyah bir tişört geçirmiş, son zamanlarda zayıflayan bedeni yüzünden kot pantolonunun üstüne siyah bir kemer takmıştı. Jisoo için güzel görünmek isterdi ancak Lalisa ona sadece ziyarete gideceklerini hatırlatmıştı, fazla abartılı giyinmesi absürt kaçabilirdi.

Lalisa'nın yönlendirmesiyle hastaneden içeri girdiklerinde, yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve asansöre ilerledi. Jennie'den Jisoo'nun odasının nerede olduğunu öğrenmişti, böylece danışmayla vakit kaybetmeyecekti. Lalisa'ya basması gerektiği katı mırıldanıp sadece ikisinin bulunduğu asansörde geriye yaslandı. Son birkaç günde yaşadıklarına kendisi de inanamıyordu. Uzun zamandır hoşlandığı Jisoo'ya sonunda mesaj atabilmiş ve bunun yanında onunla yüz yüze konuşmayı da başarabilmişti. Jennie sanki bir şeyler sezmiş gibi duruyordu ama Chaeyoung bunu umursamıyordu. Onun için önemli olan tek şey sevgisini Jisoo'ya verebilmesiydi.

Düşünmeyi bir kenara atıp siyah tişörtüyle kollarını gizledi ve asansörden indi. Papatyalara bir bakış atıp Lalisa'nın kapıyı tıklatmasını bekledi. Onu buraya sürüklememesi gerektiğinin farkındaydı ancak yalnız kalmak istememişti. Lalisa her ne kadar Jisoo'yu merak etse de fazla yakın olmadığı biri için buralara kadar gelme niyetinde değildi, sadece Chaeyoung yalnız kalmak istemediğinden gelmişti.

Kapıyı gri bir eşofman takımı giymiş Jennie açtığında gülümsedi ve kızları içeri davet etti. Oda büyük sayılmasa da küçük de değildi. Pencere kenarında yatak yapılabilen bir koltuk, onun karşısında minik bir buzdolabı vardı. Kapının hemen solunda olan lavabonun yanında duran dolabın kapakları açıktı, içinde muhtemelen Jennie ve Jisoo'ya ait kıyafetler vardı. Televizyonda kısık sesle bir drama açıktı ve odanın ortasında bulunan yatakta, tüm baş döndürücü güzelliğiyle Jisoo duruyordu.

Siyah saçları dağılmıştı. Kısa kollu tişörtünün üzerine bol bir hırka geçirmiş, her zaman taktığı kolyelerini çıkarmıştı. Bu görüntüsü Jisoo'nun kendisinden utanmasına neden olsa bile, Chaeyoung'u yaşadığı duygu karmaşasından ağlatabilecek etkiye sahipti.

Jennie yavaşça sandalyeye oturdu ve kızlara koltuğu gösterdi. "Otursanıza," ardından mahcupça gülümsedi ve başını kaşıdı. "Odaya biraz fazla yerleştik sanırım. Her yer dağınık, kusura bakmayın." Lalisa gülerek sorun olmadığını belirtirken Chaeyoung'un gözleri Jisoo'daydı.

Papatyaları kucağına bıraktı ve gülümsedi. "Unnie, en yakın zamanda iyi ol." Jisoo da ona karşılık gülümsedi ve papatyaları kavradı. Yorgun düşmüş yüzü ve titreyen elleriyle tuttuğu papatyalar, Chaeyoung'a dünyadaki en güzel tablo gibi görünmüştü. Önüne gelen saçını kulağının arkasına attı ve Jisoo'nun dudaklarına kayan gözlerini engellemeye çalıştı.

"Teşekkürler Chaeyoung-ah, papatyaların sayesinde her zaman iyiyim." İkisi de gülümsedi ve ortamda hakim olan sessizliği kimse bozmaya niyetlenmedi. Lalisa elindeki çikolataları masanın üstüne çoktan bırakmış, gözü her ne kadar televizyondaki dramaya kaysa da Jisoo ile konuşması gerektiğini kendine hatırlatmıştı.

"Jisoo-sshi, Chaeng senin içi- yani ikimiz de senin için çok endişelendik. Umarım bundan sonra kendine daha iyi bakarsın!" Jisoo Lalisa'ya bakıp gülümsedi. Sadece bir iki kere konuştuğu bu kızın samimiyeti ona fazlasıyla sevimli gelmişti. "Teşekkür ederim, ayrıca resmi konuşmamıza gerek yok. Bana unnie diyebilirsin."

Chaeyoung'un kaşları çatıldığında bunu fark eden Jennie duraksadı. Her ne kadar Jisoo ve Lalisa'nın öyle bir niyeti olmadığını bilse de ondan başka birinin Jisoo'ya unnie demesi Chaeyoung'u rahatsız etmişti. Kimseye fark ettirmemek adına toparlandı ve hafifçe kıkırdadı.

Jennie derin bir nefes alıp muhtemelen önemsiz bir şey demeye başlayacakken kapı tıklandı ve içeri Jisoo'nun doktoru girdi.

Kızlar ayağa kalkıp doktoru selamlarken doktor gülümsedi ve Jisoo'ya baktı. Jisoo hastaneye ilk geldiği güne kıyasla oldukça iyiydi. Sararan yüzü kendi rengine kavuşmuş ve ayağa kalkabilir hale gelmişti, hala hastanede kalmasına kendisi de bir anlam veremiyordu.

"Sabah yapılan son kontrollerinde her şey iyi gözüküyor Jisoo-sshi. Seni taburcu etmememiz için hiçbir sebep yok," Jisoo teşekkürlerini iletirken doktor taburcu işlemleri ile ilgili birkaç şey daha söyleyip odadan ayrıldı. Jennie sevinçle odadaki bazı eşyaları çantasına tıkarken Jisoo'nun düşen yüzü Chaeyoung'un dikkatini çekmişti. Jisoo duygularını fazla dışarı vurabilen biri değildi, genellikle sorunlarını içinde yaşardı ancak Chaeyoung ne zaman üzülse anlayabilecek kadar iyi tanıyordu onu.

"Jennie Unnie, Jisoo Unnie'yi birkaç günlüğüne senden çalabilir miyim?" diye tedirgince sorup gülümsedi Chaeyoung. "Doktor ev ortamında dinlenmesi gerektiğini söyledi. Hastane kısmını sen hallettiğine göre, ev kısmı için Jisoo Unnie ile gayet iyi anlaşabiliriz."

Chaeyoung Jisoo'nun kendini Jennie'ye yük oluyormuş gibi hissettiğini biliyordu. Ailesiyle olan bağları uzun süre önce kopmuştu ve Jisoo Jennie ile birlikte yaşamaya başlamıştı. Gerek sağlık durumu gerek de psikolojik sorunlarıyla onu yoruyormuş gibi hissediyordu. Her ne kadar Jennie bunların lafını yapacak biri olmasa da kendini rahatça teslim etmek, Jisoo'ya göre değildi.

Chaeyoung da böyle düşünmemesi için onu birkaç günlüğüne de olsa Jennie'den uzaklaştırmak istemişti. Böylece kendini eskisi kadar borçlu hissetmek zorunda kalmazdı. Bu teklifi sunarken çokça utansa da Jisoo ile birkaç gün geçirecek olmak ona cazip gelmiyor değildi.

Jennie gülümsedi. "Oh, aslında onu bu halde bırakmak hiç istemiyorum ama.." dedi ve Jisoo'ya baktı. Ardından Chaeyoung'a döndü. "Sana güveniyorum Chaeyoung-ah. İyileşmediği sürece onun ebeveynleri olduğumuz için Jisoo'nun da itiraz hakkı yok."

Jisoo somurturken Lalisa kıkırdadı. Chaeyoung rahatlamıştı. Jennie sorun çıkarmadığı için mutluydu, ayrıca Jisoo'nun onun evinde kalacak olması midesindeki kelebekleri durmadan uçmaları için uyarıyordu.


beğeniyorsanız/devamını istiyorsanız belli edin lütfen kendim yazıp kendim okuyormuşum gibi hissediyorum:(

white roses ; chaesooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin