#3 Vat dı fak?

97 40 108
                                    

Medya:Aykut

İyi Okumalar!

Eylül'den

Ertesi gün okula geldiğimde,tüm gözler bana dönmüştü.

Gözlerimi devirdim.

Etrafa baktım.

Naz ve yanında herhalde yeni öğrenci bildiğim çocuk,Bağcık,Batı ile duvara yaslanmış,Fazel ise makyaj yapıyordu.

Berkecan yanıma gelerek kolunu omzuma atınca kolunun altından çıktım.

''Yavşayacak kişi mi bulamadın?'' dediğimde gözlerindeki pişmanlığı görsemde omzumu silktim.

Zil çalarken koridora geçtim.

Naz ve o çocuk yanıma geldi.

Evet,yeniden tüm gözler bizdeydi.

Fazel ve Berkecan oradan bize bakıyordu.

Bağcık ise umursamaz bir şekilde bakıyordu.

''Sonunda bir boka yaradın, aferin.'' dedi Naz.

Fazel'den bahsediyordu sanırım.

''Seni de becerebilirim?'' dediğim sırada kavga edecekken Fazel araya girdi.

''Benim için kavga etmenize gerek yok canlarım,ben hepinize yeterim!'' dediği sırada Naz ile aynı anda birbirimize baktık.

Aynı anda ise Fazel'in kafasına vurduk.

Fazel düşerken çocuk elini uzattı.

O değilde,

Neden herkes Fazel'e bakmak yerine bize bakıyordu?

''Aykut ben.'' dediğinde uzattığı eline ve bana bakarken gözleri parlayan çocuğa ve gülümsemesine baktım.

Bende içtenlikle gülümseyerek uzattığı eli tuttum.

''Eylül,memnun oldum.'' dediğimde gülümsemesi genişledi.

''Bende memnun oldum.'' dedi ve elimizi ayırmadı.

Bende çekmedim.

Berkecan'a döndüğümde,elini yumruk yapmıştı.

''Haydi!Şimdi birde bunun aşkını çekeceğiz.'' dedi Naz homurdanarak.

Sırıttım.

''Yakışıklıymış.'' dediğim zaman sırıtması daha fazla büyüdü.

''Güzelsin..Hemde çok..'' dediği zaman benimde gülümsemem büyüdü.

Etki bırakmak için ve cidden etkilendiğim için,ayrılmayan ellerimiz üstünden baş parmağım ile elini okşadım ve elimi çektim.

Sırıttım ve sınıfıma girdim.

Im şey,

Sanırım çocuktan hoşlanmıştım.

Fazel'den

Kimseyi umursamadan yerden kalktım ve sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Sanki zengin olmayı ben seçtim lan. Aman tübe tübe zengin olmak çok güzel bir şey...

En iyisi koruma tutmak ama bu seferde tek buldukları yerde döverlerdi. Yani sanırım döverlerdi. Acaba dövüş kurslarına mı gitsem?
Neyse diyip saçlarımi savurarak sınıftan içeri girdim. Daha doğrusu girdiğim gibi yumruk yemem bir olmuştu. Burnumun acısı ile gözlerim anında dolarken kimin yaptığına baktım. Geçen beni düşerken tutan taş çocuğun yanındaki kızdı bu. Sanırım adı... Adı sanırım hmm... BAĞCIK. Evet kızın adı Bağcıktı...

Kıza sinirle baktığımda kızın bana sırıtarak baktığını gördüm. Takmamaya çalışarak sınıftan çıkıyordum ki saçımın çekilmesi ile geri geri gittim. Tam düşecekken bu sefer saçımın ön tarafa doğru çekilmesi ile ön tarafa doğru gittim.
Tekrar arkaya doğru saçımı çekecekti ki bu sefer ben atağa geçerek ikisininde saçını tuttum ve çektim. Onlar benim ben onların saçını çekerken birinin belimden tutup havaya kaldırması ile hem saçlarım kurtuldu hemde onların saçları kurtuldu. Ben hala inip onların saçını başını yolmak isterken aklıma dayak yeme şansımda gelince kendimi serbest bıraktım. Bir 5 dakika sonra beni hala kucağında tutan biri olduğu aklıma geldi . Dönüp baktığımda geçen gün ben düşerken tutan kişi olduğunu gördüm. Ben ona,o bana, tekrar ben ona, tekrar o bana baktı.
Sonunda sıkılınca ayaklarımi yere indirmeye çalıştım ama başaramadım.Tabi bu boyumla biraz zor olur. Ne yani kısaysam. Hem ben kısa değilim o uzun tamam mı?
En sonunda beni yavaşca yere bıraktı.

Sinirle solurken Berkecan denen karizmatik yavşağın az önce beni tutan taşa öldürecek gibi baktığını fark ettim. Sırıtarak lavaboya gittim.

Saçlarım yine bozulmuştu!

Kesinlikle saçlarımı kıskanıyorlardı.

Bağcık'tan

Batı'nın Fazel'e olan bakışlarını görünce, biraz sinir, biraz da kırgınlıkla soluyarak yürümeye başladım. Batı hala beni fark etmemişti, Naz'ın ise hemen arkamdan çıktığını görmüştüm. Batı benim tek arkadaşım, tek ailem, tek varlığımdı. Şu ana kadar birbirimizden hiç ayrılmamış, aramıza birini katmamıştık. Fazel aramıza girerse, Batı beni unuturdu. Şimdi bile farketmemişti. Belki de, umursamamıştı.

Yine her zamanki gibi bir yavşak bakıyım kimmiş hah Berkecan, omzuma kolunu atınca, gözleriminde dolmasının verdiği sinirle yumruğu geçirdim. Küçüklükten beri dövüş eğitimleri alıyordum. Bu çocuk ise hala akıllanamamıştı. Bir iki adım sendeleyip köşeye geldiğinde, bir kere daha yumruk attım. Yani hayır atamadım.

Dırırırım!

Buna biz sıçtık diyoruz sanırım. Az önce Berkecan'ın eğilmesiyle, yapılı bir taşa yumruk atmıştım.

"Vat dı madafaka! Bir dakika, ne dedim lan ben şimdi? Bunun türkişçesi neydi? Batı!" Batı'nın beni unuttuğu aklıma gelince, tüm adranelin, heyecan gitmiş, hüzün gelmişti. Gözlerim tekrardan dolarken, çocuğa baktım.

"Özür dilerim ya, gerçekten yanlışlıkla oldu." diye mırıldanıp, bir iki adım geri gittim. Tam o sırada Batı koşarak buraya geldi.

"Bağcık! Ne oldu lan?! Bu çoçuk mu bir şey yaptı?!" eliyle yapılı taşı işaret ettiğinde, çocuk göz devirip ilerlemeye devam etti. Bir kaç adım atmıştı ki, aniden durdu.

"Bu arada, elin ağırmış. Bu yumruğun hesabını senden sonra alacağım, değişik isimli kız." parmağını sallayarak konuşurken, Fazel gelip şok içinde bize bakmaya başladı.

"Barkın? Senin burada ne işin var?!"

"Hay aq! İyice pembe diziye döndü olay. Şuradan ablam çıksa şaşırmam." tam arkamı dönücektim ki, merdivenlerden çıkan kişiyi görünce olduğum yerde donakaldım. Vat dı fak? -Y. N. şşş, çaktırmayın ne demek olduğunu bilmiyorum.-

"Abla?"

   Bölüm  ortak yazılmıştır...

SAAT 9 YÖNÜNDE DÜŞMAN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin