#4 Şeref siz misiniz?

86 37 53
                                    

Medya:Fazel

Naz'dan

Son dersin verdiği yorgunluk ve heyecanla dakikaları sayarken Dürdane Hoca konuşmaya başladı.

" Performans ödevlerinizi verdikten sonra boş bırakıyorum. Konusu oldukça basit, sokak röportajı diyebiliriz. Gruplar halinde yapılacak ve grupları ben ayarlıyorum. Gruplar hakkında şikayette bulunan "-10" puan ile başlayacak ve sadece o değil onun takımındakiler de "-10" puan ile başlayacak. Yani kısaca bir kişinin suçu diğerlerini etkileyecek." dediği an sınıfa bir göz attım.

Bunların hepsi fazla şeydi...

Şey işte...

Aptal,Gerizekalı and Mankafa -_-

Bence benim gibi mükemmel biri tek başınada hallederdi bu işi.

Hoca isimleri okumaya başlayınca bütün sınıf pür dikkat hocayı dinlemeye başladı.

(15 dakika sonra)

40 kişilik sınıftık alt üstü.Yoksa 50 miydi? diye düşündüm biraz sonra beyin nöronlarımın verdiği savaşı görünce kan çıkmasın diye bu konuyu sıranın altına kaldırdım.Beklemeye devam ettim ama hoca hala benim ismimi okumamıştı.

Hissediyordum bu sefer adım okunacaktı.
Dürdane Ablacığım derin bir nefes aldı ve elindeki kağıdı okumaya devam etti.

"Naz Yavşar, Faz- "

Dürdane hoca'nın sözünü kesen kapı sesi ile hoca gel emrini verdi. İçeri giren Zengin zübbe Fazel ve en az onun kadar zengin olduğu belli olan bir oğlan ile içeri girdi. Ardındanda çok sevgili müdür beyciğim. Hoca onlara bir bakış atıp elindeki kağıda bakmaya devam etti. Sonra kimin geldiğini fark etmiş olacak ki kağıdı kenara koyup kendine biraz çeki düzen verdi.

(Çok bok yerde bitmiş ama tm)

Müdür yanında gelen iki çocuğu işaret edip "Yeni öğrenciler," dedi sırıtarak . "Fazel PARASAÇAR ile zaten tanışmıştınız. Bu evladımda -diyerek yanlarındaki oğlanı gösterdi- Barkın PARABABASIGİL."

Dürdana Hoca gülümseyip onlarla bir şeyler konuşurken başımı sıraya koydum. Uykum gelmişti yine.

"Evet, en son kimde kalmıştık," dedi ve listeye göz gezdirdi. "Hah! Naz sen, Fazel, Eylül Solmaz ve Tuğba Bilmemne."

Ağzım sinir ve şaşkınlıkla aralanırken diğer kızlarında benden farkı olmadığı aşikârdı. Yumruklarımı sıkıp ayağa kalkacakken beynimin içinde '-10' kırmızıyla yanıp sönüyordu. Sinirle nefes alıp gözlerimi yumdum.

Fazel ise sınıfta göz gezdirirken bende takıldı. Dudakları düz bir çizgi halini alırken yavaş adımlarla yanıma geldi.

(...)

Meydandaydık.

İki grup gelmiştik ve Hep birlikte meydandaydık.

Gereksiz bir sürü insanın olduğu meydandaydık.

MEYDANDAYDIK İŞTE!...

Fazel'den

Bir sürü sıradan insanın olduğu ortamları severdim ama burası meydandı. Meydanlar sevilmezdi. Hele ki yanımda bulunan insan israfları varken asla sevilmezdi...

"Meydan'a gelme fikrini kim sunmuştu?" diye bir soru yöneltti Yavşak Berkecan.

İlk defa haklıydı.

Yani onu tanıdığım günden beri söylediği tek mantıklı kelime buydu sanırım.

Sol tarafıma dönerek Barkın'a baktım. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki bir kaç dakika geçmeden oda bana doğru döndü. En mal sırıtışı ile bakıyordu. Aynı yüz ifadesini takındım bende. Tabi dışarıdan kim bilir nasıl gözüküyordum.

SAAT 9 YÖNÜNDE DÜŞMAN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin