2.Bölüm

46 6 1
                                    







Alya

Her zamanki gibi dişlerimi fırçaladım ve ardından uyku hapımı içtim. Birkaç gecedir duyduğum tıkırtılar hala hafızamdaydı. Uykum hafif olduğundan her seferinde sıçrayarak uyanıyordum.

Neyse ki eczacının verdiği bu ilaçla az da olsa uyuyabiliyordum. Evet böylesine kocaman daha doğrusu saray yavrusu bir yerde yaşamak oldukça heyecan vericiydi (özellikle de ilk günlerde) ama böylesine ıssız bir ormanın içinde olması da insanı ürpertiyor, belki de sadece beni paranoyaklaştırıyor bilemiyorum.

Pandalı pofuduk terliklerimi çıkarıp ayaklarımı uzattım. Bu gece biraz kitap okuyacaktım, taşınma işlerinden dolayı kitap okumayalı uzun zaman oluyordu.

Yeni sipariş ettiğim kitabımın kapağını açtım. Ve okumaya çalıştım, ne kadar da sıkıcıydı öyle, oysaki alırken ne kadar da heveslenmiştim. Büyük bir hayal kırıklığıyla gözlerimi satırların üzerinde gezdirmeye devam ettim. Belki uykum gelir de uyuyakalır kurtulurum diye.

Ama içeriden geldiğini düşündüğüm bir tek tıkırtı bütün umudumu yitirmeme sebep oldu.

Panikle ayaklarımı battaniyeden çıkardım ve yatakta doğruldum nedense çocukluğumdan beri fazla yaklaşırsam yatağın altından bir elin beni çekeceğini düşürüm. Aklıma izlediğim korku filmlerinden gelen korkunç sahneler beni iyice korkutmuştu. Nefes nefese Selin'e  mesaj attım:

A-Evden tıkırtılar geliyor hemen yanıma gel ben gelmeye korkuyorum! Hemen gel!!
S-Saçmalama Alya çok uykum var...
A-Selin nolursun korkuyorum diyorum
A-Selin
A-Seliiiiiiiiin

Dehşetle ışığı açtım gece lambasının ışığıyla -loş bir ortamda- olaylar daha da korkutucu oluyordu. İkinci bir tıkırtı geldiğinde neredeyse korkudan altıma ediyordum. Hemen bardağımdaki suyu yere döküp bardağı duvara dayadım. Sesin nereden geldiğini anlamak için.

Ses duvardan gelmiyordu. Belki de ormandan geliyordur diye düşünüp tereddütle camdan bakmaya karar verdim.

Yavaşça ayağa kalktım. Fakat o sırada yere döktüğüm suya basıp kaydım. Ve işte o an farkettim, ses ne duvardan ne de ormandan geliyordu ses yerden geliyordu! Yerden gelen derin bir uğultu vardı. Hatta o kadar ki yer titriyordu.

İşte bu yüzdendi, bu yüzden lanet halı kırışıp duruyordu. Bir anda başım döndü ve panikle yere iyice oturdum. Her şeyi ben kuruyordum. Kendime geldikçe görüntü netleşiyordu. Sanki tıkırtılar gitmiş yerine uğultular ve fısıltılar gelmişti. Hayır Alya sakinleş bunarı da sen kuruyorsun. Ama fısıltılar devam ediyordu. Aslında tıkırtıları tercih ederdim.

Korkudan ne yapacağımı bilmezken bir anda yer titremeye başladı. Yer zangır zangır titrerken göz yaşlarım sel oldu aktı. Hayır ben titriyordum korkudan kasılmıştım. Artık durumu kabullenmiş ne zaman bitecek bu işkence diye bekliyordum.

Ardından kafamı kaldırdığımda camda gördüğüm kan lekeleriyle ve zeminin soğukluğuyla içim ürperip titredi. Yer altımdan çekildi ve üstüme cesetten farksız bir kadın atladı o an anladım ki bu ev korku filmlerindeki evlerden farksızdı.

Gözlerimi tekrar araladığımda gözümde inanılmaz bir acı hissettim, gözüme bir şey olmuştu. Galiba bir şey batmıştı. Ya da... biri bir şey batırmıştı.

Ve arkada aniden başlayan o müzik...

Karanlık KöşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin