Wooyoung
13.03.2018
Tanıdık bir yüz Wooyoung'a doğru bakıyordu. Etrafına bakındı Wooyoung. Hastanedelerdi. Kolunu kaldırmak istedi ama olmuyordu. Sanki yatağa bağlanmıştı.
Korkuyordu.
Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş olan adam ona yaklaştı. Bir şey diyordu, dudaklarını okumaya çalıştı. Ah, bu işte cidden berbattı.
İki hemşire girdi odaya. Adama bir şey söylediler, bir anda sinirlendi, söyledikleri şey her neyse onu reddediyordu, kabul etmek istemiyordu.
Hemşireler, adamın ince belini tuttu. Kapıya doğru sürüklemeye çalıştılar. Adam çırpınıyor, bağırıyor ve ağlıyordu.
Sıçrayarak uyandı. Yine aynı rüyayı görmüştü. Saate baktı, 03.18. Sıkılmıştı artık her gece aynı saatte aynı rüyayı görmekten. Olabilecek en içten şekilde oflayıp yataktan kalkı. Komodinin üstündeki lambayı açtı. Odasını inceledi bir süre, duvardaki tablo yamulmuştu. Tabloya yaklaşıp düzeltti ama pek bir faydası olmamıştı. Hala yamuktu. Birkaç kere daha denedi, her seferinde tekrar yamuluyordu.
Umursamaz bir şekilde omzunu silkti. Bu sırada tren her gece olduğu gibi evini sarsarak geçmişti.
Yatağına geri yattı.
°•°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
railway station | woosan ✔️
Fanfiction"San?" İsmini duymasıyla başını kaldırdı, gözyaşları daha fazla tutunamamıştı kirpiklerinde. İsmi hiç bu kadar güzel gelmemiş, hiç bu kadar iyi hissettirmemişti.