5

767 123 21
                                    

Wooyoung

14.03.2018

Saat 03.19. Wooyoung, yine aynı kabusla korkarak uyandı. Derin bir nefes alarak doğruldu.

Bıkmıştı artık, geçmiş hayatıyla ilgili hiçbir şey hatırlamamasına rağmen peşini bırakmamasından bıkmıştı.

•••

Tren sesini duyduğunda garip bir şey hissetti, galiba mutlu olmuştu. Meraklı bir şekilde kalkıp pencereden trene baktı.

Trenin kapıları yavaşca kapanmaya başladı. Birazdan tren hareket edecekti. Trenin büyük bir gürültü ile hareket etmesini bekliyordu. Daha sonrasında yatabilirdi.

Bir adam koşarak kapanan kapıların arasından sıyrıldı. İki kapının arasında montu sıkışmıştı fakat bu pek de umrunda gibi gözükmüyordu.

"Acaba nereye gidiyor?" diye düşündü. "Belki de sevdiğine gidiyordur." "Neden bu kadar hızlı koşuyordu?"

Adam, evinin olduğu köşeye doğru yönelince Wooyoung onu takip etmek için diğer pencereye koştu.

Adamı gözden kaybetmişti, ortalarda yoktu.

Bu adam bir yerden tanıdık geliyordu. Bir süre düşündü, acaba gerçekten tanışıyorlar mıydı yoksa tanıdığı birisine mi benziyordu? Gözleri açıldı birden. Fotoğraflardaki adama benziyordu. "Belki o olabilir." diye geçirdi içinden.

Kapıya doğru koştu, amacı koşan adamı yakalamaktı. İyi de, yakaladıktan sonra ne yapacaktı? Adama ''Tanışıyor muyuz?'' diye soracak değildi. Boş verdi bu konuyu, onu adamı yakaladıktan sonra düşünürdü.

Kapı koluna uzandı, sadece çevirmesi yeterliydi ama neden yapamıyordu? Korkuyor muydu? Eli titriyordu, sanki beyninin emrine karşı geliyordu. Ağzına gelen tuz tadı ile ağladığını anladı. Elini indirdi, adımları ondan izinsiz geriye gidiyordu.

Hatırladı.

Bahar, en sevdiği mevsimdi. Kuşlar cıvıldıyor, kelebekler uçuyordu. Her taraf rengarenkti. İçini huzurla dolduruyordu bu mevsim.

Gözleri parlıyordu, mutlu olduğu çok belliydi. Sevgilisine bakıp gülümsedi. Wooyoung, onu ne kadar çok sevdiğini düşünüyordu. Tanrıya şükretti böyle bir sevgiliyi ona layık gördüğü için.

Wooyoung, elindeki bavulu sevgilisine verdi. Sevgilisi bavulu yerleştirirken o da kapıyı kitliyordu.

"Bu tatili hak ettik." dedi kapıyı kitlerken.

Sevgilisine döndü, "Hadi gidelim."

Şehirden çıkmışlardı. Radyoda Dreamcatcher'ın Jazz Bar şarkısı çalıyordu. Son zamanlarda bu şarkıya kafayı takmıştı. İkisi de çok mutluydu, gülüp eğleniyorlardı.

"Varınca ilk ne yapmak istersin?" diye sordu sevgilisi. Wooyoung, sevgilisine cevap vermek için ağzını araladı fakat nereye gitmek istediğini söyleyemedi. Karşıdan gelen korna sesi ile kafasını önüne çevirmişti çünkü. Dehşet ile gözleri büyüdü. Kamyon, koca bir kamyon onların üzerine doğru geliyordu. Belki de hiç söyleyemeyecekti nereye gitmek istediğini.

Zil sesi ile anılarından ayrıldı.

°•°

Buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Görüşlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum.

railway station | woosan ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin