Önüne Bak!

3K 41 6
                                    

-Hadi ama.. Hava almalısın.. -Anne ısrar etme. Insanların bana ucube gibi
baktıklarını görmek istemiyorum. -Kimse sana öyle bakmıyor hayatım. Bunlar
sadece senin kuruntuların. Sende normal birisin. -Onlar gibi değilim anne. Ben tekerlekli
sandalyeye mahcup bir ucubeyim.

Bütün ısrarlarıma rağmen annem beni dinlemedi. Yıllardır bu sandalyeye
bağlıyım. Bende normal bir insan olmak istiyorum. Diğerleri gibi. Yürümek
istiyorum. Sevmek istiyorum. Aşık olmak istiyorum ve tabiki sevilmek
istiyorum.. Normal bir insan gibi... Gitmeyi sevdiğim tek yer park. 18 yaşına
gelmiş olmama rağmen parka gelmeyi seviyorum. Hiç kendi kendime binemediğim
salıncaklardaki çocukların kahkahalarını duymayı seviyorum. Benim yaşımdaki
insanlar gelmezler parka. Bu yüzden ucube gibi hissetmiyorum orada. O
çocuklarla bende mutlu oluyorum. "Anne.. Sen git biraz yürüyüş yap. Ben
çocukları izleyeceğim." "Emin misin tatlım?" "Evet. Onları
izlediğimde huzur buluyorum." Annemin biraz da kendine vakit ayırması
gerek. Ben artık 18 yaşındayım. Bu sandalyeye mahkum olsam bile kendi kendime
yetebilmeliyim.

* * * * *

"Abla. Gel sende bizimle oyna!" "Gelemem ablacım. Siz
oynayın, bende sizi izleyim." "Neden sen yürümeyi bilmiyor musun?
Hahaha yürümeyi bilmiyor!" "Evet.. Ben yürüyemiyorum.." Çocuklar
ilk defa benimle dalga geçiyorlardı. Ilk defa onları böylesine hırçın,
patavatsız, kaba gördüm. Ilk defa masumlullasını yitirmişlerdi.. Başımı önüme
eğdim. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Bir süre sonra hıçkırıklar başladı. Kendimi
toparlayamıyordum. 18 yılın acısını çıkarırcasına , bir ucube gibi ağlıyordum.
Birden sandalyem harekete geçti. Kafamı kaldırdım.. Ama annem yok! Tanımadığım
bir adam tekerlekli sandalyemi hareket ettiriyor..

"Ne yapıyorsunuz? Bırakın beni lütfen!" "Sizin gibi güzel bir
bayan neden ağlatılır ki?" "Bu sizi ilgilendirmez! Lütfen bırakın
beni! Ayrıca sanırım gözlerinizde bozukluk var yada güzelliğin tanımını
bilmiyorsunuz. Güzel dediğiniz işte onlar!" Karşıdaki kızları gösterdim. Ama
o onlara bakmadı bile. "Eğer beni bırakmazsanız bağıracağım!"
"Eğer burada ağlamak istiyorsanız sizi bırakacağım." Burada ağlamak
istiyor muyum? Sanırım hayır. Ama bu adamla da gitmek istemiyorum. Başımı
kaldırdım ve adamı biraz süzdüm. Siyah bir ceket altına da kot giymiş. Ceketinin
içine giydiği mavi bluz gerçekten çok yakışmış. Bakımlı olduğu her halinden
belli. Simsiyah saçları ve bembeyaz teni ile mükemmel bir uyum sağlamış
simsiyah inci gibi gözleri... Gerçekten çok yakışıklı.. Neden benimle
ilgileniyor? Benim gibi bir ucube ile! Üstelik bana iltifat bile etti!

"Ne tarafa gitmek istersin?" "Bilmiyorum.." "Bana
bir yön söyle lütfen.." "Tamam.. Öyleyse sağ taraftan gidelim."
"Isminiz nedir?" "Hanna.. Sizin?" "Geun Suk.
Tanistigima memnun oldum güzel bayan!" "Bende!"

* * * * *

Artık her gün aynı yerde aynı saatte buluşuyorduk. Hep benden önce oraya
gelmiş oluyordu. Hep benim arabamı sürüyordu. Ben ona gitmek istediğim yönü
söylüyordum o da beni götürüyordu. Ve artık onu her gördüğümde kalbim yerinden
fırlayacak gibi atıyordu. Ilk defa aşık oluyordum. Normal bir insan gibi..
Bende aşık oldum.. Ama o bana sadece yardım ediyor. Sadece arkadaş. Benim gibi
bir ucube ile arkadaş olması ciple bir mucize. Karşılıksız da olsa aşık
olmuştum. Şimdi mükemmel bir bahar günündeyız. Bu havanın tadını onunla
çıkaracağım. Acaba onun hiç arkadaşı yok mu? Neden benimle geziyor? Onun bir
sevgilisi yok mu? Annem beni onun yanına götürdü. O her zaman ki gibi erken
gelmişti. Benim sandalyemi tuttu ve birlikte yürümeye başladık.

"Neden bu güzel bahar gününün tadını arkadaşların ile birlikte
çıkarmıyorsun?" "Benim tek arkadaşım sensin Hanna.Ama eğer arkadaşın
olmamı istemiyorsan.." "Yoooo hayır. Ben çok mutluyum böyle... Ilk
defa bir arkadaşım oldu." Ilk defa aşık oldum. Keşke sana söyleyebilseydim.
Söyleyemedim. Tek yapabildiğim gülümsemek oldu. Sana bakıp gülümsediğimde sen
tepki vermiyorsun ya, o an sana çok sinir oluyorum. "Hanna.. Sana birşey
söylemem gerekiyor."

Ne! Yoksa benim ona olan duygularımı anladı mı? Hemen konuyu değiştirmeliyim.
Tam o sırada çocuğun biri caddeye atladı. Neredeyse araba çarpacak. "Geun
Suk! Çocuk! Araba çarpacak!" "Ne! Nerede?" "Sol tarafta!
Caddede! Onu kurtar!" Geun Suk koşarak caddeye atladı. Etrafındaki
arabaları görmezden gelerek. Önüne bakmadan.. Çocuğa bile yetişemedi.
"Olamaz! Geun Suk! Önüne bak! Araba! Geun Suk! Kör müsün? Çekil oradan!!!
" Geun Suk dediklerimi duymadan ona araba çarptı! Olduğum yerde
kalakalmıştım! Ona araba çarptı! Hareket edemiyordum! Ilk defa bu kadar aciz
olduğumu hissettim. Ilk aşkıma araba çarptı! Etraftaki insanlar hemen koştular.
Ama artık çok geç... Çığlıklarımın biri bitmeden diğeri başlıyordu. Benim
yüzümden!!!

~~~ 1 saat sonra ~~~

Hastanedeyiz.. Geun Suk öldü! Benim yüzümden! Benim yüzümden! Biraz sonra
onun cesedini göreceğim! Morg'un önünde bir hemşire belirdi. Yanıma geldi..
"Cebinden bu mektup çıktı.Sanırım size.." Bana mı? Mektubu titreyerek
aldım. Onun kan lekeleri vardı üzerinde..

"Hanna... Bu mektubu sana açılamadığımda vereceğim. Umarım
söyleyebilirim.. Seni hissettiğim ilk günden beri sana aşığım. Seni hiç
görmedim. Ama seni çizdim hayalimde.. Bana kör müsün dedin ya tanıştığımız ilk
gün.. Evet ben körüm... Peki beni böyle kabul edecek misin? Seni seviyorum
Hanna! Aşkından gözlerim kör oldu^^ " ..... SON .....

Tek Bölümlük HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin