Seçenekler

25 3 0
                                    

Kate, ikinci tablette de benzer işlemler yaparak görüntüyü duvara yansıttı. Ve o bilindik parantez gülüşüyle yeniden anlatmaya koyuldu:

"Bu da hobi turumuz. Bunun için size önceden bir form doldurtuyoruz. Sevdiğiniz yemeklerden, beğendiğiniz aktör veya aktristere kadar sorularımızı cevaplandırmanızı istiyoruz. Sonrasında da beğenileriniz doğrultusunda bir tatil programı hazırlıyoruz. Yani programına uyuyorsa hayranı olduğunuz bir aktörle sabah kahvaltısı veya akşam yemeğine katılabiliyor, hoşlandığınız sporları bu işin uzmanları ve dönemin efsane sporcularıyla birlikte yapabiliyorsunuz."

Arzu Mey, bu seçeneği de çok beğenmişti. Ancak böyle bir tatil için kendini çok yaşlı hissetmişti. Zaten 51 de ufak bir yaş sayılmazdı. Belki 30 yıl önce olsa bu teklifi hiç düşünmeden kabul edebilirdi ama şimdi her şey için çok geçti sanki. Yine de "Çok eğlenceli gözüküyor" demişti, bir yorumda bulunmak ihtiyacı hissederek. Kate üçüncü tableti duvara yansıtmadan, dördüncüsüne geçti ki bunu da şöyle açıkladı:

"Arzu Mey, üçüncü seçeneği göstermiyorum çünkü bu yeni evlenen çiftleri kapsayan bir paket. Bir balayı tatili diyebiliriz. Açıkçası inanılmaz aktiviteler var. Muhasebe müdürü, "Nikâh tazelesek olmuyor mu?" diye espri yaptı. Kate de bu espriye içten olmayan sahte bir kahkahayla karşılık verdi. Dördüncü seçenek için gerekli kodlamaları giren personel sorumlusu, "Bu da boğazına düşkün olan çalışanlarımız için" diyerek görüntüyü duvara verdi.

"Seçenek kendi içerisinde ayrıca farklı seçeneklere ayrılıyor. Çikolata bağımlıları için Belçika ve İsviçre turumuz var mesela. Burada 5 yıldızlı bir otelde konaklama ve dünyanın en iyi çikolatalarını yeme fırsatı elde edeceksiniz."

Arzu Mey, İsviçre ve Belçika'daki çikolata düşkünlüğünü gençlik yıllarında bir makalede okumuştu. 19. yüzyılın sonlarında çikolata ile tanışan İsviçre'nin bu konuda öncü ülkelerden olduğunu anımsıyordu. Ama hatırladığı kadarıyla ilk çikolatayı bir İngiliz imal etmişti. Bu konunun üstüne fazla kafa yormadı çünkü tatlı şeylerle arası pek yoktu. Kate de, Arzu Mey'in isteksiz hallerini görünce bir diğer seçeneğe geçti hızlı hızlı:

"Eğer alkolle aranız iyiyse Almanya ve Belçika'ya düzenlenecek bira turuna da katılabilirsiniz. Ama bu sadece bir bira tadım turu olmayacak elbette ki. Biranın tarihçesi ile ilgili konferanslara da katılacaksınız. Yani Sümerler'den, Danimarkalı bilim insanı Christian Hansen'in maya hücresini izole edişine kadar ve sonrasında kurulan bira fabrikalarının işlevselliğinin aktarıldığı bilgilendirici bir tur olacak bu. Ayrıca Fransız, İtalyan ve Japon mutfaklarını tanıtan farklı turlarımız da mevcut. İsteğe göre herhangi birini seçebiliyorsunuz. Siz karar vereceksiniz yani."

Kate'in 5. tabletinin yansımasında ise ışıklı tabelasıyla "Robo City" yazısı belirdi. Arzu Mey tabelayı görür görmez:

"İşte bunu biliyorum" dedi, diğer seçeneklere gösterdiğine göre daha samimi bir ifadeyle. Robo City 4 yıl önce Alabama'da hizmete girmiş, teknoloji harikası ufak bir şehirdi. Robo City'nin özelliği tüm hizmetlilerinin insana bire bir benzeyen robotlardan oluşmasıydı. Otellerin güvenliğinden restoran personellerine, sokaktaki satıcılardan dükkân sahiplerine kadar herkes yeni sürüm CX1.5 türünün son örneğiydi. Üstelik şehrin orta yerinde Robo Park adlı bir eğlence platformu vardı ki burada robot dövüşlerini bile izleme şansına sahip olabiliyordunuz. Arzu Mey, kendisi için fazla aksiyon barındıran bu fırsat ile ilgili kararını aslında daha ekranda tabelayı görür görmez vermişti. Bu yüzden eliyle Kate'e devam etmesi yönünde işaret yaparak:

"Bunun için de fazla yaşlıyım Bayan Lewis. Nedense hep genç çalışanlarınızı düşünmüşsünüz" diyerek de inceden inceye sitem etti.

Kate ise ondan beklendiği üzere yine basit yalakalık sözleri sarf etti. Robo City için yaşlı olmadığını, kendisine haksızlık ettiğini, bu seçeneğe daha yaşlı insanların bile katılım gösterdiğini söyledi. Ardından da 6. tabletin başına geçti. Ancak bu sefer duvara bir görüntü yansımadı. Bunun yerine Arzu Hanım'dan tablete eğilip okumasını rica etti. Tablette, "Time Travel" yazıyordu. Kate:

"Açıkçası bu seçeneğimiz hala deneme aşamasında. Zaten kimse de henüz tercih etmedi" dedi ve ellerini yeniden arkasında birleştirerek şöyle devam etti:

"Şunu söylemeliyim ki aslında bu aktivite tüm bu öneriler arasında en ilginci. Ancak süresi sadece 2 saatlik bir zaman dilimini kapsadığından kimse itibar etmiyor. Maksadı ise şu. Hologramınız sayesinde geçmişte yeri, zamanını ve koordinatlarını belirlediğiniz herhangi bir güne dönme fırsatı yakalıyorsunuz. Kırk yıl önceye kadar gidebilme şansınız var. Hatta gittiğiniz yerin koordinatlarını ve zamanını tespit edebilirseniz gençliğinizi izleme fırsatınız bile bulunuyor. Bu seçenek için çeşitli kereler deneme yolculukları yapıldı ve başarıya ulaşıldı. Fakat henüz sürenin çok kısa olması sebebiyle kimse başvuruda bulunmadığından hiçbir çalışanımızı geçmişe gönderme fırsatı elde edemedik. İnsanlara hak veriyoruz çünkü 1 haftalık zaman dilimine sıkıştırılmış 1 aylık tatil mi, yoksa 2 saatliğine geçmişe yolculuk mu deseniz ben de ilkini tercih ederim."

Arzu Mey, "Çok ilginçmiş" dedi. "Gençliğimi görmek iyi gelebilirdi. Ama dediğiniz gibi 2 saatlik süre çok az. Üstelik o halimi gördükten sonra daha da moralim bozulabilir."

"Evet, böyle bir durumda var tabii."

"Bu yüzden ben kararımı verdim galiba. "Sıkıştırılmış Sanal Tur" en cazibi gözüküyor. Yani ilk seçeneğiniz."

"O halde listeye adınızı yazıyorum. Ne zaman katılım göstereceğinizi bana bildirirseniz size en yakın süreçte bir cevap verebilirim. Arzu Mey, "Teşekkür ederim" diyerek Kate'in elini sıktı. Bu tatille en azından biraz kafasını dağıtabilecekti. Belki bu sayede eşiyle de eskisi gibi vakit geçirme fırsatı bulabilirlerdi. 

ŞIRANKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin