"Artık hiçkimseye güvenemeyiz." dedi Galip, bir yandan da araba kullanmaya çalışıyordu. Sinirli olduğu direksiyonu tuttuğu parmak eklemlerinin beyazladığından fark ediliyordu. Intan da arka koltukta Afra'yı kucağında tutuyordu.
"Biliyorum, Galip. Biliyorum... Düşünmeme izin ver birini bulacağım." dedi.
"Intan, sen kimseye güvenmezsin. Afra'yı emanet edecek kadar güvendiğin kimse yok. Buraya da seni zorla getirdim keşke seni dinleseydim."
"Artık olan oldu. Elimizden bir şey gelmez. Şimdi yapacağımız tek şey birini bulmak. Ve haklısın ben kimseye Afra'yı emanet edecek kadar güvenmiyorum. Ama şuanda birilerine güvenmekten başka çarem yok sen daha fazla büyücü insan tanıyorsun değil mi Afra'nın içindeki vampir kanını ve bu or***u çocuğunun yaptığı şeyi bozması için birilerinden yardım alabilirsin." dedi Intan.
"Evet birilerini arayabilirim."
"Tamam o halde."***
Eve vardıklarında saat sabah 07.37'idi. Intan, Afra ile birlikte arka koltukta uyuyakalmıştı. Galip arkaya dönerek ikisine baktı uzun uzun. İkisinin arasında garip bir uyum vardı. Birbirlerine benziyorlardı. Korkuyorlardı ama sevdiklerinin başına bir şey geleceğini hissettikleri zaman içlerinde korkunun zerresi olmuyordu. Merhamet denilen şey onlar için sokakta gördükleri bir dilenciye para vermek değildi. Her gün yolda gördükleri çiçeğin solduğunu fark ettiklerinde düzenli olarak sulamalarıydı mesela.
Galip derin bir nefes alıp Intan'a dokundu. Intan anında gözlerini açıp ilk Afra'ya sonra Galip'e baktı. "Eve geldik." dedi Galip. Intan başını salladı. Afra'ya kollarını sararak eve, yatağına bıraktı. Tam odadan çıkacakken Afra,
"Intan, nerdeyim?" dedi. Bilinci daha açılmamıştı.
"Evdeyiz, Afra." dedi Intan da.
"Beni bırakma. Nolur. Korkuyorum... " dedi.
"Buradayım meleğim. Bir şey olmayacak. Merak etme."O sırada içeri Galip girdi.
"Afra, iyi misin kızım?" dedi.
Afra bir an cevap veremedi ve ağlamaya başladı.
"Baba! Canım acıyor." dedi zorlukla. "Üstümde kocaman bir yük varmış gibi kalkamıyorum. Bana ne oluyor?!" diye bağırdı.
"Sakin ol Afra." dedi Galip. Intan içindeki öfkeyi bastırmaya çalışıyordu. Afra'nın acı çekmesine dayanamıyordu ve aklına tek bir çare gelmişti.
"Bu acının geçmesini ister misin Afra? " dedi Intan.
"Evet nolur, Intan."
"Hayır Intan. 17 yaşını beklemeliyiz. Kendine hakim olamaz o daha çok küçük!" dedi Galip. Intan'ın kafasındakini anlamıştı Afra'yı erken vampir yapmak istiyordu.
"Böyle acı çekmesine nasıl dayanabiliyorsun Galip? O senin kızın!"
"Kızım olması onu bu yaşta vampir yapabileceğim anlamına gelmiyor! O benim sahip olduğum tek insan."
"Galip üzgün olduğun için mantıklı düşünemiyorsun sadece izin ver."
"Bana diyene bak! Tasya'yı kaybettiğinde kendine kazık saplamaya çalışırken buldum seni!"
"O durum farklıydı."
"Çokta farklı bir durum değildi aslına bakarsan sadece Tasya'ya aşıktın!"
Intan cevap veremedi.
"Evet aradaki tek fark bu Intan. Afra'ya aşık değilsin ama şuan sana Tasya geri dönse bizi tekrar bırakacaksın." derin bir nefes aldı Galip. "Bu yüzden şuan Afra'yı vampir yapmana izin veremem... Eğer bizi bırakırsan kızıma sahip çıkamam." dedi.
Intan Galip'in haklı olduğunu biliyordu. Afra ise Tasya'nın kim olduğunu düşünüyordu. Kintan'la ilk karışılaşmalarında da onun adı geçmişti, kimdi bu kız?* *Şarkı:Wicked Game-Ursine Vulpine ft. Annaca* *
"Haklısın... 17 yaşını beklemeliyiz. Arkadaşlarını ara onu vampire çevirmeden bu işi halledebilirler. Ben... ben çıkıyorum." dedi sessizce Intan. Gerçekler canını acıtmıştı. Tasya... Onu özlüyordu. Afra, Intan'ın yüzündeki ifadeden üzgün hatta bitmiş olduğunu anlıyordu. Tasya'nın Intan üzerinde bu kadar etkisi nasıl olabiliyordu? Tasya lafınk duydğu anda yüzü değişmişti.
Afra artık kalbinde olan fızıksel ağrıyı hissetmiyordu onun yerini ruhsal olan kalp kırıklığı almıştı... Ve bu daha çok acıtıyordu. Intan'ın gitme olaslığını düşünmemişti hiç, veya başka birini sevme ihtimalini... O sırada Intan çıktı. Galip'de "Birazdan geleceğim." diyerek çıkıyordu ki Afra "Gerek yok baba, uyuyacağım." dedi. Galip başını sallayıp "Tamam, kızım." dedi. O da gitti.
Afra odada yalnız kaldı. Yatağında, oturur vaziyette doğruldu. Hiçbir şey hissetmiyordu. Resmen boşluktaydı. Hiç böyle hissetmemişti. Her şey yavaş çekimde gibiydi. Hangi ara... Hangi ara Intan bu kadar değerli olmuştu onun için? Bu çok saçmaydı. 2 gündür tanıdığı birine bu kadar değer vermesi anlamsızdı! Diye düşündü.
Tasya'nın kim olduğunu öğrenmeliydi. Hemde hemen. İçi içini kemiriyordu... Hemen üstündeki battaniyeyi atıp salona koştu. Babası tekli koltukların birinde oturuyor ve televizyon izliyordu. Afra "Baba, bir şey sorabilir miyim?" dedi.
Galip televizyon sesini kısıp kızına döndü "Dinliyorum." dedi.
Afra babasının yanındaki koltuğa oturup "Tasya kim?" dedi.
Galip "Tasya mı? Neden soruyorsun?" dedi.
Afra "Sadece merak ediyorum baba."
Galip "Pekala... Anlatıyım. Tasya'nın tek başına bir hikayesi yok aslında. Tasya ve Intan diye bir hikaye var."
Afra "Dinliyorum... " dedi nefesini kontrol etmeye çalışarak.
Galip "Onların hikayesini anlatmadan evvel Intan'ın hikayesini bilmelisin... Intan vampir olmadan çok önce gerçek ailesi tarafından terk edilmişti. Ve Intan'ı kraliyet ailelerinden biri sahiplenmişti. Çok iyi kalpli vampirlerdi... Neyse direk olaya gireyim, Intan'ın 10'lu yaşlarında omzunda küçük iki tane pençe izi fark ettiler. Daha önce hiç görmemişlerdi bu yarayı. Çok fazla önemsemediler ilk başta, ama Intan 16 yaşına geldiğinde yara izi daha da büyümüştü ve üçüncü bir iz çıkmıştı, iki izin hemen yanına. Yaradan şüphe kapan Alexandra ve Gunch yani üvey anne ve babası, doktor çağırtıp bir çaresini bulmayı bekliyorlardı. Doktor gelip bu konu hakkında hiçbir fikri olmadığını ve bir büyücüye danışmaları gerektiğini söyledi.Onlarda hiç düşünmeden en güvendikleri büyücüyü çağırdılar. Büyücü onlara çocuğun 18 yaşında bir kurtadam olacağını söyledi. Kurtadam olayı sadece genlerde varsa olan bir şeydir. Alexander ve Gunch vampirlerdi ama Intan'ın gerçek ailesi değillerdi. Intan bunu duyar duymaz kendinden nefret etti. Çünkü kurtların bu zamana kadar bütün kötü yaptıkları olayları dinlemişti. 17 yaşına geldiğinde ailesine artık gitmek istediğini söyledi. Bir kurt olarak vampirlerin krallığında yaşayamazdı kendisini doğaya alıştırması gerekiyordu. Ailesi gitmesini istemedi ama onlar da durumun ne kadar bedbaht olduğunu biliyordu ve bunu kabul ettiler. Intan evden uzak bir mağrada yaşamaya başlamıştı. Birkaç ay geçtikten sonra mağranın biraz aşağısına bir kurt kabilesi gelmişti. Intan eğer onlarla yaşarsam ortama daha iyi ayak uydururum diye düşünmüştü ve onların yanına gitmişti. Orada Tasya'yı bulmuştu yani ruh ikizi... İkisi çok iyi anlaş-"
Galip cümlesini tamamlayamadan kapı çalmıştı.
"Hikayeye sonra devam ederiz... Ben bakarım kapıya." dedi Galip.
Afra gelen kişiye içinden küfür etti. Olayın tam ortasında gelmişti kim gelmişse... Diye düşündü.
Galip kapıyı açtı ve gözlerine inanamadı. Kapıdaki...
Devam edecek :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI
VampireOkuduğunuz bütün vampir kitaplarını unutun! Yepyeni bir aşk, yepyeni bir hayat! Afra Öz ve Intan Ade! Ateş ve barut... Yan yana gelirse ne mi olur? İşte cevabı bu kitapta! Sizcede geçmiş, gelecekten daha çok korkulan değil midir?