-BÖLÜM 5- Taş

16 0 0
                                    

Afra'nın, kapıda daha önce hiç görmediği, tanımadığı bir kadın duruyordu. Sarışın, buz mavisi gözleri vardı. Uzun bacaklı ve kocaman göğüsleri olan bir kadın... "Hoşgeldin Mila." dedi Galip, nedeni bilinmez ama gözlerinin içi gülüyordu. Afra da onun tam tersi olarak onu gördüğünde gözlerinin ışığı sönmüştü. "İçeri geçsene, Mila." dedi kadının kolundan nazikçe tutarak, Galip. Mila Galip'e bakarak "Tabii... " dedi. İçeri geçerken Afra'yı fark etti. "Kızın bu mu?" dedi.
"Evet, söylediğim gibi... İsmi Afra." dedi Galip.
"Memnun oldum, ben Mila." dedi yapmacık gülümsemesiyle...
"Tabi, bende 'çok' memnun oldum." dedi Afra da. Bu kadının kim olduğunu merak ediyordu. Ve Intan gelirse bu göğüsleri görünce ne tepki vereceğinden korkuyordu...

Mila, Galip ve Afra salona geçerek koltuklardan birilerine oturdular.
"Ee, Mila. Nasılsın? Uzun zaman oldu."
"Pek iyi değilim Galip."
"Bir sorun mu var Mila? "
"Hayır, kötü bir şey yok. Sadece Intan'ımı göremedim. Onu özlemiştim... " dedi Mila içini çeke çeke.
Afra,bir an Mila'nın dediğini tam anlayamadı... "O Intan'ım mı dedi?" diye konuştu kendi kendine, içinden.
"Merak etme birazdan gelecektir." dedi Galip'de gülümseyerek.
Afra daha fazla dayanamayacağını anladığında mutfağa gidip bir soğuk su içme gereksinimi duydu. O sırada Mila ve Galip sohbet ediyorlardı. Afra, ayağa kalktı mutfağa adımını attığında kapı çaldı. Biri koşarak kapıya gitti. "Mila!" diye bağırdı tanıdık bir ses. Bu Intan'dı. Yarım saat önceki halinden eser kalmamıştı sanki diye düşündü Afra. Acaba Mila'yı görünce mi öyle olmuştu?

"Seni çok özledim, Intan!" dedi Mila sesini incelterek.
"Bende se-" diyebildi Intan. Cümlenin devamı neden gelmemişti? Afra salonun kapısına geldi yavaşça ve kalakaldı. Mila Intan'ı öpüyordu! Intan bundan çok hoşnut değil gibi gözüküyordu lakin Afra bunun farkında değildi. Ağzına gelen kusma dürtüsü, onu koşarak tuvalete götürtmüştü. Öğürerek kusmaya başlayan Afra ne olduğunu anlayamamıştı. "Mila yüzünden mi olmuştu?" Diye düşündü, kusarken.

Afra'nın koştuğunu duyan Intan bir an için önemsememişti. Mila'dan ayrılmaya çalışıyordu o sırada. Daha sonra öğürme sesleri gelince onun için endişelenmişti. Mila'yı ittirip vampir hızı ile tuvaletin önüne gelmişti. Kapıyı tıklatıp,
"Afra, iyi misin?"
Afra cevap vermiyordu.
"Afra içeri geliyorum... "
"İyiyim, gelme sakın! " dedi telaşla Afra.
"Benden utanma Afra."
"Gelme dedim!" Afra Intan'nın onu bu halde görmesini istemiyordu.
Intan umursamaz bir tavırla içeri dalmıştı.
"Intan!" diye bağırırken içinden yeniden kusma isteği gelmişti Afra'nın.
Intan Afra'nın saçlarınu geri tutarak dizlerinin üstünde yanına çöktü.
Afra kendini çok bitkin hissediyordu. Gözleri kararmaya başlıyordu... Intan bunu fark eder etmez Afra'yı kendine çekerek uyanık tutmaya çalıştı, "Afra sakın! Sakın bayılma!" diye yalvarırcasına söyleniyordu Intan. Afra kendine hakim olamıyordu... "Intan yalvarırım, öldür beni. Canım yanıyor!" Afra'nın gözlerinden sıcak yaşlar akmaya başladı o sırada. Afra karnına inen bir bıçak varmışçasına bağırıyordu.

Intan'ın kulağında "Yalvarırım öldür beni. Canım yanıyor!" diyen Afra'nın sesi yankılandı bir an. Afra'yı kucaklayıp salona götürdü hemen. Koltuğa koyup cebinde sakladığı taşı çıkarttı ve Mila'ya verdi. "Bulmuşsun!" dedi Mila'da. "Konuşup kafamızı şişirme Mila! İşini yap. Neden burda olduğunu da unutma! Hemen yap şunu." dedi Intan bağırırcasına. Mila bu tepkiyi beklemiyordu ondan. Elini çabuk tutup taşı Afra'nın eline koyup bir şeyler söylemeye başladı. Taş havalandı. "Galip, taşa elini koy!" dedi Mila. Galip hemen ona denileni yaptı. "Ve şimdi bastır!" dedi Mila. Olmuyordu. Galip taşı tekrar Afra'nın içine ittiremiyordu. Ne olduğunu anlayamayan Intan ve Galip birbirine baktılar. "Yapsana şunu artık!" diye bağırdı Intan. "Olmuyor!" dedi Galip. Intan iyice sinirlenmişti... Galip'in eline hızlıca vurdu ve taşı kendi aşağı doğru ittirmeye başladı. Evet, bu sefer işe yarıyordu. Taş, Afra'nın kalbine doğru girmişti.

"O da neydi öyle?" dedi Mila.
"Ney, neydi? Onun gücü yetmedi ve ben yaptım. Bir sorun çıkacağını sanmıyorum." dedi Intan'da.
"Onun gücünün yetmesi gerekirdi. O, onun babası!" dedi Mila, Galip için.
"Ne alakası var, Mila?" dedi Intan'da. Babası olması ne fark ediyordu ki? Diye geçirdi içinden.
"Sadece arasında kan bağı olanlar bu taşı kolaylıkla ilerletebilir, Intan." dedi Mila.
Galip ve Intan birbirine baktılar.
"Galip, bu da ne demek oluyor?" dedi Intan.
"İnan bana, bende senin kadar şaşkınım, Intan." dedi Galip de.
"Mila, emin misin sadece aralarında kan bağı bulunanlar bunu yapabilir değil mi?"
"Evet Intan. Başka hiçbir yolu yok. Varsa da kitaplarda yazmıyor." dedi Mila.

O anda Afra çığlık atarak uyandı. Sonra derin derin nefes almaya başladı. Kalbinin deli gibi attığını hissediyordu.
"Bana, bana naptınız?" dedi nefes nefese.
"Afra, iyi misin?" dedi Galip.
"Bana naptınız?!" diye bağırdı o da.
"Sana her şeyi anlatacağız, sakin ol!" dedi Intan. Onu, sakin olması için etkisi altına alamıyordu.
"Sakinim Intan... " dedi Afra. İçinde uçuşan değişik şeyler hissediyordu.
"Pekala. Bunun için senden izin alamadık ama senin iyiliğin içindi." dedi Intan.
"Intan. Anlatır mısın artık. Bana ne yaptınız?" dedi Afra. Sabrı kalmamıştı.
"Tamam... Bu ağrılarının sebebi yavaş yavaş ölüyor olmandı. İç organların yavaşça iflas ediyordu. Bunun sebebi de o or***u çocuğu Kintan'ın büyücüsü yüzünden oldu..." Biraz durdu Intan.  Ve devam etti. "Bu olayın bir çaresi olabileceğini düşündük ve Mila'yı çağırttık. Şuan içinde, 17 yaşına girdiğin anda seni vampir yapacak bir taş bulunuy-"
"Ama tabi bunun bazı riskleri de var Afra. Herhangi bir şekilde kimseyi öldürmeyecek ve zarar vermeyeceksin." diyerek böldü Intan'ın lafını Mila.
"Yaparsam?" dedi Afra da.
"O anda vampire dönüşürsün." dedi Mila'da.
"Bu taş benim organlarımı nasıl iyileştirdi?" diye sordu.
"Vampirlerin herhangi bir yerine zarar geldiği anda orası iyileşmeye başlar. Senin içindeki taşta senin en ufak bir hatanda vampire dönüşmek için bekliyor, bu sebeple senin kalıcı bir hasar alıp kendine zarar vermemen için seni koruyor. Çünkü vampir bir vücudun tek amacı acısız bir şekilde hayatta kalmaktır." dedi Mila.
"Vücudumda başka herhangi bir değişiklik olacak mı?" diye sordu korkarak.
"Bilmiyoruz. Şuan tek bildiğimiz birinin canına kast edersen o anda vampire dönüşeceğin ve vücudunun kalıcı hiçbir yarası olmayacağı. "
"Pekala. Şimdi biraz uyumak istiyorum. Biraz sessiz olur musunuz ?" dedi Afra, uyuyamayacağını bile bile.
"Tamam." dedi Galip de.

Afra oturduğu yerden kalkıp odasına doğru gitmeye başladı. Ayaklarının karıncalandığını hissediyordu ama önemsemedi.

Odasına gelip kendini yatağına attı. İçerden gelen sesleri dinlemeye başladı. Her ses sanki yanlarında konuşuluyormuş gibi çok yakından geliyordu. Babası, "Onu yalnız bırakmalıyız Intan." diyordu. "Evet, zaten onu yalnız bıraka bıraka bu hale geldi, Galip." demişti Intan'da. "Artık onun yanında olduğumu bilmesini istiyorum. Ve de senden en az 50 yaş daha büyüğüm bana ne yapacağımı söyleme." dedi sinirle Intan.

Afra iyice seslere odaklanmıştı, Intan'ın yanına geliceğini duyunca da üstünü toparlayıp uyuma pozisyonuna geçti.

Intan kapıda durup bir süre Afra'nın nefesini dinledi. Huzurlu geliyordu ama düzensizdi. Uyuyan insanlarda nefes düzenli olurdu demek ki Afra daha uyumamıştı. Yavaşça içeri girdi ve kapıyı kapattı. Afra'nın kulağına yaklaştı ve "Seni asla bırakmayacağım. Yanındayım Afra, yalnız değilsin." dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 19, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin