"Neden acıtacağını bildiğim halde seni sevmeye devam ediyorum?"İğrenç ve boğuk sesimle şarkı mırıldanarak ağlıyordum.
Tuvalete gitmem gerekiyordu. Kafamı gömdüğüm yerden kaldırdım ve ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda önümde duran Sehunu gördüğümde afalladım ve düşeceğimmi sanarken Sehunun bir eli belimi kavradı. Göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırdım Doğrulduğumda elini çektiğinde bir şey söylemeden tuvalete doğru ilerlemeye başladım.
Bir şey söylemek istiyorsa söylerdi, benim bir şey dememe gerek yoktu.
Elimi yüzümü yıkadım. Bugün okula gitmesem de olurdu. Zaten ailem beni takmıyordu. Derslerimi takıyorlardı gerçi. Devamsızlık yaptığımda telefonlarına mesaj gidiyordu.
Umrumda değildi. Bende bir insandım ve hata yapabilirdim değil mi? Kasıtlı yapılınca hata olmaktan çıkıyor ama ailemin beni sevmesini beklemek zaten başlı başına bir hataydı.
---------------
Saat 4 olmuştu, arkadaşlarıma hasta olduğumu söylemiştim ki olmuştum da, şuan hem ağlıyor, hem burnumu çekiyor hem de duygusal bir k-drama izliyordum.
Moralim bozulduğunda komedi filmi izlemek yerine duygusal şeyler izlerdim, aklım ona takılırdı ağlardım ve geçerdi. Şuan da olduğu gibi. Yoksa bu karamsarlıkla hayatta kalmam mümkün değildi.
Bir şeyin kırılma sesini duyduğumda önemsemedim. Birden kapım yavaşça açıldı ve Sehun içeri sessizce girdi. Laptobumu yatağa koyup diziyi durdurdum.
"Ne y-"Ağzımı kapadı ve gelmemi işaret etti. Kaşlarımı çattım.Beni uzun ve siyah perdemin arkasına sürükledi ve eğilerek eğilmemi işaret etti. Şuan çok yakındık.
Sehun dizlerini kendine çekmiş ve iki büklüm olmuştu. Bende sehun gibi duruyordum ve kafam dizine yaslıydı. Elimle de ağzımı kapıyordu.
Neler oluyordu? Elimle elini ittirdim. Arkamı dönüp yüzüne baktığımda susmamı işaret etti.
Kapı birden açıldı.
"Sen git tuvalete bak ben buraya bakarım."Dedi kalın sesli ve tahminen 40-45 yaşlarındaki adam. Yani ses tonu öyleydi. İçimde kötü bir his vardı
Ayak seslerimin çok yakınımızdan geçtiğini hissettim. Hapşıracağımı hissettiğimde bastırmaya çalıştım ama olmadı. Korkuyla Sehuna baktığımda gözleri büyümüştü.
"Buldum sizi!"Dedi ve perdeyi çekti. Adamla göz göze geldiğimizde yutkundum, elinde silah vardı.
"Hey Mike gel!"Dediğinde takım elbiseli ve silahlı bir adam daha odaya girdi.
Sehun bir kolunu belime bir kolunu da boynuma koyduğunda kafamı boynuna gömdüm, titriyordum. Bazen acayip korkak bazen de acayip cesur olabiliyordum.
"Bunlarla ne yapalım Mike?"
"Anne ve babalarınız nerede? ayrıca polisi falan aramaya kalkmayın sakın, sizi öldürmem iki saniyemi alır."Dedi
"Y-yurtdışındalar."Dedim.
"NEREDELER DEDİM. DÜZGÜN CEVAP VER."Dedi ve silahı bana doğrulttu. Sehun ayağa kalktı ve beni arkasına aldı.
"B-bilmiyorum."Dedim.
"Bizi onlara bağla, hemen. Görüntülü."Dediğinde acele ederek cebimden telefonumu çıkardım. Başımıza silah dayamışlardı.
"Alo?"Babamın sesini duydum.
"Hey selam. Naber eski dostum? Bak burada kimler var."Dedi ve telefonu bize çevirdi.
"Henüz onları bağlamadık bile. Ama kaçmaya çalışırlarsa, ne yapacağımı anlamışlardır!"
"BIRAKIN ONLARI!"
